Deneme Günlüğü #17#
Brecourt Esprit Mondain: Subversif isimli parfümünü denemiştim ilk olarak ve başarılı bir harman kalmıştı aklımda. Bana göre tek eksisi tarçının biraz fazla ön planda olmasıydı. Bu parfümden hareketle denemeye karar verdiğim ikinci tarsımı Esprit Mondain oldu. Klasik aromatik tatlı baharatlı odunsu gibi görünüyor. Açılışı biraz sentetik sucul notalarla yapıyor. Aromatik hava yerleşir yerleşmez bir anda limon, lavanta, karabiber ve üzüm kalıyor geriye. Dolayısıyla hafif tatlı, yumuşak bir aromalı odunsu çıkıyor ortaya. Orta kısımlardan itibaren bitişe kadar aynı havada neredeyse. Yumuşak bir tatlı aroma, amberimsi odunsular. Ben bu parfümü yüksek derecede Hugo Boss Bottled’a benzettim. Koku güzelliği olarak efsane bir yere gitmese de genel beğenisi çok yüksek ve çok hoş bir aromaya sahip. Odunsu parfümlerden oldum olası hoşlanmışımdır. Bu nedenle Esprit Mondain benden torpilli. Bir ara parfumaria.com da indirimde idi. O tür uygun fiyatlara bulunabilirse alınmalı. Tam bir keyif kokusu. Boss Bottled’ın biraz daha niş hali diyebiliriz. Ona göre çok daha dolu bir içeriği var. Ofis ortamlarında dinlendirici, keyiflendirici, gevşetici hissettirebilir yumuşak yapısından dolayı. Performansı ortalama gibi. Kalıcılığı fark edilirliğine göre bir iki basamak daha yukarıda. Bu parfümü yeniden inşa etme yeteneğim olsa yeşil notaları biraz daha ön plana çıkarır, lavantayı biraz daha baskılar, biraz daha reçine katar, tabanı da amber ve sedir üzerine kurardım. Hayali fena olmadı. Serin havalarda kullanımının çok daha iyi sonuçlar vereceğini düşündüğüm Esprit Mondain bence vermeye çalıştığı şeyi veriyor. Uyumsuzluk barındırmıyor. Tam bir genel beğeni tasarımı. Risksiz. Aromatik baharatlarla süslenmiş his veren odunsular kategorisiyle ilgileniyorsanız denemekte yarar var. 8/10.
Arte Profumi Artissima: Araştırmalar yaparken rastladığım ve tamamen merak üzerine denemeye kalktığım bir parfüm oldu Artissima. Merak nedenim ise tamamen fragrantica.com daki verilerinde dikkatimi çeken ve en çok hissedildiği söylenen solar notes, yani güneş notası idi. Güneş notası da nedir? Hadi güneş notası diye bir nota var. Bu parfümü deneyenler bu notayı nasıl tanımlayabildi peki? Aa bak bu güneş kokuyor? Hayır efendim. Hiç de güneş falan kokmuyor. Bu ne saçma bir şeydir. Bu parfüm tatlı aromatik beyaz bir çiçeksi o kadar. Buna varım. Ama güneş notası da algılayamadım yani. Benim burnumdan bir şey olmaz demek ki. Artissima, yüksek oranda sümbülteber (tuberose) içeriyor bana göre. Hafif yanık ve sentetik bir temaya sahip. Sümbülteber kullanımı Franck Boclet Cocaine’dekinin hafifletilmiş hali gibi. Sonlarının amber üzerine kurulu olduğu belli oluyor. Buna yaseminin beyaz tatlılığı ve mandalinanın da tatlımtrak aroması eklenince ortaya değişik bir tablo çıkıvermiş. Sıradan bir parfümden öteye de gidememiş. Hayallerimi yıktın Artissima. Ben güneş gibi kokmak istiyordum hâlbuki. Performansı başlarda iyi ama sonrasında sönüyor. Kapanışı ise tende limon çiçeği gibi bir koku ile yapıyor. Burası enteresan geldi bana. Sümbülteberin bu kadar çekilip de miskli bir limoninin kalması. Kokusu yine de benlik değil. 5/10.
Vilhelm Parfumerie Black Citrus: Amerika merkezli ve gördüğüm kadarıyla çok fazla nota kullanıp bulaştırmadan, az ve öz maddeyle tasarımlar yapan bir marka. Parfümlerinin fiyatlarının yüksek olması sebebiyle, nota olarak da sınırlı içeriklere sahip olduklarını görünce nedense “az ise kalitelidir en azından” algısı oluştu bende ve denemeye karar verdim. Black Citrus, isminde olduğu gibi bir tasarıma sahip mi bakalım diyerek, bolca can sıkıntısı ile ilk fıslatmamın ardından yoğun bir limon-bergamot arası bir açılış yaptı. Bu açılışa bir süre kakule de eşlik etti ve hafif rutubetli bir citrus başlangıcı hoşuma gitti. Sonrasında ise Aventus ile çok benzer bir huş ağacı (birch) kullanımı dikkatimi çekti. Bunu ise demli ve karanlık bir çay efekti kapatıyor. Bu çayı biraz demlenmiş sinameki çayına benzetir gibiyim. Mate denen nota olsa gerek ama mateyi de çayını da bilmiyorum henüz. Tecrübelerimden ötürü şunu diyebilirim ki, Lorenzo Villoresi Yerbamate’deki o karanlık kuru çay havasını bunda da aldım ve sanırım ikisi de mate notasından kaynaklı. Yerbamate daha sabunsu olarak ön planda (dip not: Yerbamate çok çok daha derin, zengin ve güzel bir parfüm bana göre). Black Citrus ise daha odunsu ve aroma ekleri var. Değişik bir tasarım. Orta kısımlarda menekşe de belli belirsiz geliyor gibi. Ama asıl merak ettiğim paçuliyi (silhat) seçemedim. Koku üst düzey değil ama kaliteli ve genel beğenisi yüksek gibi. Bence ismine de yakın bir havası var. En sevdiğim huş ağacı kullanımlarından birine rastladım. Benim için en olumlu yanı oydu. Gerisi pek etkilemedi ya da bayıltmadı desem yeridir. Rutubetliye yakın bir ekşilik ve odunsuluk, sarımtrak aromayla birleşince değişik bir iş çıkmış ortaya. Denemeye değer ama yüksek fiyatı dolayısıyla (100ml 210€) edinmeye gerek duymayacağım bir parfüm. Performansı ortalama. Bunda da yine kalıcılık, fark edilirliğinin bir iki basamak üzerinde seyrediyor. Şimdi sıra bir diğer tasarımı olan Purple Fig’de. Onu da deneyip marka ile ilgili bir yargıya varacağıma eminim. 7/10.
Laboratorio Olfattivo Alambar: Daha önce denediğim Daimiris, Alkemi ve Nerotic gibi parfümleri ile beklediğim o İtalyan zarafetini, çizgisini bulamadığım ve resmen Bois 1920, Acqua di Parma, Ermenegildo Zegna, Carthusia, Farmacia S.S., Lorenzo Villoresi, Nobile 1942, Profumum Roma ve daha nicelerine bir tepki olarak çıkarılmış olduğunu düşündüğüm bir marka oldu Laboratorio Olfattivo. Son şansı ise Alambar’a verdim. Nedeni ise kendimce çok açık; içerisinde kakao, tarçın, amber ve vanilya var. En azından gurme bir şeyler bekliyorum. İtalyan çizgisini vs geçtim zaten. Tek çekincem ambergris. Hadi bakalım deyip ilk fısı attım. Çok hafif bir limon ferahlığında, net bir amber vanilya karşıladı beni. O kadar benzer ki haliyle. Birçok amber vanilya bileşimli parfüme benzetebilirsiniz. Keza ben de farklı olmasını beklemiyordum. Peşinde olduğum doneler kalite ve uyum (kendi çapımdaki, öznel kalite anlayışım). Ama amber de vanilya da pek merak ettiğim notalar değiller. Bu parfümde sevmediğim o tarçının ve gurme işlerde özellikle dikkatimi çeken ve bana göre bulunduğu parfümde vezir-rezil çizgisinde bir yerde duran kakaonun olayına bakmakta kararlıyım. Parfüm orta kısımları geldikçe çok da bir değişim olmuyor gibi. Sadece kuru bir tarçın eklentisi alabiliyorum sanki. Kakao ise bilindik yapısında değil. Bu çok net. Ama parfümde bir tür ferahlık hâkim. Boğucu değil. Hatta tam bir unisex amber. Olgun ve dengeli de. Pek sevemediğim o tarçın notasıyla bile barışık durumdayım Alambar’da. Kış ya da serin hava parfümü olduğu kesin. Performansı da iyi. Kalıcılığı özellikle tenimde 12 saati geçti. Orta kısmın epey canlı ve yayılımlı olması beni çok mutlu etti. İçine kapanık bir koku değil kesinlikle. Ama her amber temalı parfümün kaçınılmaz sonuna sahip. Klasik tatlımsı amber ve ten kokusu olarak ayrılıyor, gidiyor. Kesinlikle kullanılabilir bulduğum bir amber parfümü. Bu tarz tatlı baharatlı amber kokuları genelde tekdüze oluyor. Alambar’daki tekdüzeliğin önüne bergamot ile küçük bir geçiş yapılabilmiş gibi. Kakao belli belirsiz ve çok kuru iken hafif bir esinti hali bence bergamottan kaynaklanıyor. Biraz çiğ bir koku da gelip geçiyor aslında. Bunu da atlamamak gerek. Orta kısımdan sonra ortaya çıkıyor bu. Bu tadı ambergrise benzetiyorum ben. Ambergrisi pek sevmesem de bu parfümdeki kullanımı yine de fena değil. Biraz nostaljik ve olgun bir kokuya sahip olsa da ben çok beğendim. Durdukça daha da güzelleşiyor kokusu. Uygun fiyata bulabilirsem bir ambersever olarak, çok özellikli bir parfüm olmasa da kullanılabilir olmasından ötürü şişe/dekant olarak alabilirim. Güzel ve kullanılabilir bir Olfattivo buldum sonunda. 8/10.
Profumum Roma Ichnusa: Onlarca incir temalı parfüm denedikten sonra, Profumum Roma’nın incirlisine bakmamak olmaz diyerek başlayayım. Öncelikle şunu belirteyim. Parfümümüz oldukça lineer ilerliyor. Zaten belirtilen içeriğine göz attığınızda incir dalı ve yaprağı, myrtle (mersin çiçeği diye biliyorum), saman ve çimen notalarını görüyorsunuz. Parfümün en önemli özelliği tüm bu notaları ayrı ayrı size sunuyor olması. Açılışı bol yeşil ve hafif tatlı bir incirle yapıyor. Sonrasında giderek odunsulaşıyor ve yaş kuru arası bir saman hissediliyor. Belki de kurudur ama çimen notası nemli hissettiriyor olabilir. Çok zarif de bir aroma katıyor tam da bu kısımdaki mersin çiçeği ve incir yaprağı. Tertemiz, taptaze… Mersinin o temiz beyaz havası ile incirin muhteşem odunsu aromatik tadı birleşmiş. İncir toplarken bir incir dalının kırılıp elinizde kalmasından sonra elinize bulaşan incir reçineleri ve sütünün verdiği odunsu ve buruk-tatlı kokudan kurtulmak isteyip ellerinizi taze çime sürterseniz yolu yarılamış, hatta gidip bir ıhlamur çiçeğini alıp avucunuzda ezer ve elinizi koklar iseniz kompozisyonu tamamlamış olursunuz. Mersin bizim buralarda olmadığı için bence ona yakın bir çiçek gibi ıhlamur çiçeği ya da hanımeli. Bu arada botanik bilgim de kıttır. Benzetmede hata varsa af ola. Ichnusa, her zamanki Profumum Roma parfümleri yoğunluğunda ve sıkıldığı yerde bir miktar yağ bırakıyor. Açık renk elbiselerde yakından sıkarsanız, sıktığınız yerde bir yağ lekesi bırakabilir. O yüzden biraz uzaktan ve küçük dozlarda kullanımı, zaten güçlü bir koku olduğundan dolayı fazlaca işinizi görecektir. Sevgili üyemiz Herod un bir incir sever olduğunu bildiğim için yakın zamanda buna da bir göz atmasını tavsiye ederim. Parfümün en büyük handikabı maalesef yüksek fiyatı (100ml 219€). Aslında Profumum Roma parfümlerinin fiyatı uzun yıllardır aynı seviyede neredeyse. Malum kur dalgalanmaları yüzünden şu sıralar 1600₺ gibi bir rakama geliyor ve yeşil aromatik bir odunsu olarak kendi adıma güzel bir anı olmaktan öteye gidemiyor Ichnusa. Kalıcılığı çokça yeterli fakat fark edilirliği daha iyi olabilirmiş. Performansı ortalama üstü diyebilirim yine de. 8/10.
Carner Barcelona Botafumeiro: Biz dönem ülkemizde oldukça uygun fiyatlara bulabiliyorken belki de kıymetini bilemediğimiz markalardan birisi oldu Carner Barcelona. Deneme fırsatı bulduğum parfümleri bana hep bir ışık veriyordu ve ben de devamını getirme kararı alıp Botafumeiro’yu sipariş ettim. Açılışında yoğun bir bergamot, pembe biber bileşimi var. Oldukça tatlımsı aromatik bir açılış. Bu kısım çok çabuk geride kalıyor ve koku rengi beyazlaşmaya başlıyor. Beyaz çiçekler giriyor devreye ve tatlımsılık devam ediyor. Burada amberi andıran bir koku gövdesi belirmeye başlıyor. İçerisinde amber yok. Ama yoğun bir tütsü kullanımı var. Sevmediğim kilise tütsüsü havasında değil. Gayet odunsu ve balzamik hissettiriyor. Zaten bu nedenle amber içeriyor sandım. Beni yanıltması çok hoşuma gitti. Kült notaları kullanmadan da o hissiyatı verebilmek bence bu sanatın en önemli gizemi. Tütsü aromasında hafif bir yanıklık da var ve bu beni çok fazlaca çekti kendisine. O tatlı beyazlık bir süre devam ediyor ama orta-alt kısımlarda beyazlık griye dönüyor ve topraksılık da hissedilmeye başlıyor. Labdanum balzamik bir hava katarken, tütsü ise müthiş bir odunsu hava yaratıyor. Güçlü bir parfüm Botafumeiro. Kalıcılığı da fark edilirliği de ortalama üstünde. Sonbahar ve kışa çok yakışacak bir parfüm. Tam da tanımlayamadığım bir his veriyor bana ve bu balzamik, hafif reçinemsi, kuru tütsülü, tatlımsı aromatik kokuyu gerçekten çok beğendim. Şimdiye kadar denediğim hiçbir tütsü temalı parfüme benzemiyor. Fiyat handikabım olmasa (100ml 150€) hiç düşünmeden bir şişesini alırdım. İlerisi için hayırlısı diyerekten 9/10.
Deneme Günlüğü #18#de görüşmek üzere. Saygılar...
Brecourt Esprit Mondain: Subversif isimli parfümünü denemiştim ilk olarak ve başarılı bir harman kalmıştı aklımda. Bana göre tek eksisi tarçının biraz fazla ön planda olmasıydı. Bu parfümden hareketle denemeye karar verdiğim ikinci tarsımı Esprit Mondain oldu. Klasik aromatik tatlı baharatlı odunsu gibi görünüyor. Açılışı biraz sentetik sucul notalarla yapıyor. Aromatik hava yerleşir yerleşmez bir anda limon, lavanta, karabiber ve üzüm kalıyor geriye. Dolayısıyla hafif tatlı, yumuşak bir aromalı odunsu çıkıyor ortaya. Orta kısımlardan itibaren bitişe kadar aynı havada neredeyse. Yumuşak bir tatlı aroma, amberimsi odunsular. Ben bu parfümü yüksek derecede Hugo Boss Bottled’a benzettim. Koku güzelliği olarak efsane bir yere gitmese de genel beğenisi çok yüksek ve çok hoş bir aromaya sahip. Odunsu parfümlerden oldum olası hoşlanmışımdır. Bu nedenle Esprit Mondain benden torpilli. Bir ara parfumaria.com da indirimde idi. O tür uygun fiyatlara bulunabilirse alınmalı. Tam bir keyif kokusu. Boss Bottled’ın biraz daha niş hali diyebiliriz. Ona göre çok daha dolu bir içeriği var. Ofis ortamlarında dinlendirici, keyiflendirici, gevşetici hissettirebilir yumuşak yapısından dolayı. Performansı ortalama gibi. Kalıcılığı fark edilirliğine göre bir iki basamak daha yukarıda. Bu parfümü yeniden inşa etme yeteneğim olsa yeşil notaları biraz daha ön plana çıkarır, lavantayı biraz daha baskılar, biraz daha reçine katar, tabanı da amber ve sedir üzerine kurardım. Hayali fena olmadı. Serin havalarda kullanımının çok daha iyi sonuçlar vereceğini düşündüğüm Esprit Mondain bence vermeye çalıştığı şeyi veriyor. Uyumsuzluk barındırmıyor. Tam bir genel beğeni tasarımı. Risksiz. Aromatik baharatlarla süslenmiş his veren odunsular kategorisiyle ilgileniyorsanız denemekte yarar var. 8/10.
Arte Profumi Artissima: Araştırmalar yaparken rastladığım ve tamamen merak üzerine denemeye kalktığım bir parfüm oldu Artissima. Merak nedenim ise tamamen fragrantica.com daki verilerinde dikkatimi çeken ve en çok hissedildiği söylenen solar notes, yani güneş notası idi. Güneş notası da nedir? Hadi güneş notası diye bir nota var. Bu parfümü deneyenler bu notayı nasıl tanımlayabildi peki? Aa bak bu güneş kokuyor? Hayır efendim. Hiç de güneş falan kokmuyor. Bu ne saçma bir şeydir. Bu parfüm tatlı aromatik beyaz bir çiçeksi o kadar. Buna varım. Ama güneş notası da algılayamadım yani. Benim burnumdan bir şey olmaz demek ki. Artissima, yüksek oranda sümbülteber (tuberose) içeriyor bana göre. Hafif yanık ve sentetik bir temaya sahip. Sümbülteber kullanımı Franck Boclet Cocaine’dekinin hafifletilmiş hali gibi. Sonlarının amber üzerine kurulu olduğu belli oluyor. Buna yaseminin beyaz tatlılığı ve mandalinanın da tatlımtrak aroması eklenince ortaya değişik bir tablo çıkıvermiş. Sıradan bir parfümden öteye de gidememiş. Hayallerimi yıktın Artissima. Ben güneş gibi kokmak istiyordum hâlbuki. Performansı başlarda iyi ama sonrasında sönüyor. Kapanışı ise tende limon çiçeği gibi bir koku ile yapıyor. Burası enteresan geldi bana. Sümbülteberin bu kadar çekilip de miskli bir limoninin kalması. Kokusu yine de benlik değil. 5/10.
Vilhelm Parfumerie Black Citrus: Amerika merkezli ve gördüğüm kadarıyla çok fazla nota kullanıp bulaştırmadan, az ve öz maddeyle tasarımlar yapan bir marka. Parfümlerinin fiyatlarının yüksek olması sebebiyle, nota olarak da sınırlı içeriklere sahip olduklarını görünce nedense “az ise kalitelidir en azından” algısı oluştu bende ve denemeye karar verdim. Black Citrus, isminde olduğu gibi bir tasarıma sahip mi bakalım diyerek, bolca can sıkıntısı ile ilk fıslatmamın ardından yoğun bir limon-bergamot arası bir açılış yaptı. Bu açılışa bir süre kakule de eşlik etti ve hafif rutubetli bir citrus başlangıcı hoşuma gitti. Sonrasında ise Aventus ile çok benzer bir huş ağacı (birch) kullanımı dikkatimi çekti. Bunu ise demli ve karanlık bir çay efekti kapatıyor. Bu çayı biraz demlenmiş sinameki çayına benzetir gibiyim. Mate denen nota olsa gerek ama mateyi de çayını da bilmiyorum henüz. Tecrübelerimden ötürü şunu diyebilirim ki, Lorenzo Villoresi Yerbamate’deki o karanlık kuru çay havasını bunda da aldım ve sanırım ikisi de mate notasından kaynaklı. Yerbamate daha sabunsu olarak ön planda (dip not: Yerbamate çok çok daha derin, zengin ve güzel bir parfüm bana göre). Black Citrus ise daha odunsu ve aroma ekleri var. Değişik bir tasarım. Orta kısımlarda menekşe de belli belirsiz geliyor gibi. Ama asıl merak ettiğim paçuliyi (silhat) seçemedim. Koku üst düzey değil ama kaliteli ve genel beğenisi yüksek gibi. Bence ismine de yakın bir havası var. En sevdiğim huş ağacı kullanımlarından birine rastladım. Benim için en olumlu yanı oydu. Gerisi pek etkilemedi ya da bayıltmadı desem yeridir. Rutubetliye yakın bir ekşilik ve odunsuluk, sarımtrak aromayla birleşince değişik bir iş çıkmış ortaya. Denemeye değer ama yüksek fiyatı dolayısıyla (100ml 210€) edinmeye gerek duymayacağım bir parfüm. Performansı ortalama. Bunda da yine kalıcılık, fark edilirliğinin bir iki basamak üzerinde seyrediyor. Şimdi sıra bir diğer tasarımı olan Purple Fig’de. Onu da deneyip marka ile ilgili bir yargıya varacağıma eminim. 7/10.
Laboratorio Olfattivo Alambar: Daha önce denediğim Daimiris, Alkemi ve Nerotic gibi parfümleri ile beklediğim o İtalyan zarafetini, çizgisini bulamadığım ve resmen Bois 1920, Acqua di Parma, Ermenegildo Zegna, Carthusia, Farmacia S.S., Lorenzo Villoresi, Nobile 1942, Profumum Roma ve daha nicelerine bir tepki olarak çıkarılmış olduğunu düşündüğüm bir marka oldu Laboratorio Olfattivo. Son şansı ise Alambar’a verdim. Nedeni ise kendimce çok açık; içerisinde kakao, tarçın, amber ve vanilya var. En azından gurme bir şeyler bekliyorum. İtalyan çizgisini vs geçtim zaten. Tek çekincem ambergris. Hadi bakalım deyip ilk fısı attım. Çok hafif bir limon ferahlığında, net bir amber vanilya karşıladı beni. O kadar benzer ki haliyle. Birçok amber vanilya bileşimli parfüme benzetebilirsiniz. Keza ben de farklı olmasını beklemiyordum. Peşinde olduğum doneler kalite ve uyum (kendi çapımdaki, öznel kalite anlayışım). Ama amber de vanilya da pek merak ettiğim notalar değiller. Bu parfümde sevmediğim o tarçının ve gurme işlerde özellikle dikkatimi çeken ve bana göre bulunduğu parfümde vezir-rezil çizgisinde bir yerde duran kakaonun olayına bakmakta kararlıyım. Parfüm orta kısımları geldikçe çok da bir değişim olmuyor gibi. Sadece kuru bir tarçın eklentisi alabiliyorum sanki. Kakao ise bilindik yapısında değil. Bu çok net. Ama parfümde bir tür ferahlık hâkim. Boğucu değil. Hatta tam bir unisex amber. Olgun ve dengeli de. Pek sevemediğim o tarçın notasıyla bile barışık durumdayım Alambar’da. Kış ya da serin hava parfümü olduğu kesin. Performansı da iyi. Kalıcılığı özellikle tenimde 12 saati geçti. Orta kısmın epey canlı ve yayılımlı olması beni çok mutlu etti. İçine kapanık bir koku değil kesinlikle. Ama her amber temalı parfümün kaçınılmaz sonuna sahip. Klasik tatlımsı amber ve ten kokusu olarak ayrılıyor, gidiyor. Kesinlikle kullanılabilir bulduğum bir amber parfümü. Bu tarz tatlı baharatlı amber kokuları genelde tekdüze oluyor. Alambar’daki tekdüzeliğin önüne bergamot ile küçük bir geçiş yapılabilmiş gibi. Kakao belli belirsiz ve çok kuru iken hafif bir esinti hali bence bergamottan kaynaklanıyor. Biraz çiğ bir koku da gelip geçiyor aslında. Bunu da atlamamak gerek. Orta kısımdan sonra ortaya çıkıyor bu. Bu tadı ambergrise benzetiyorum ben. Ambergrisi pek sevmesem de bu parfümdeki kullanımı yine de fena değil. Biraz nostaljik ve olgun bir kokuya sahip olsa da ben çok beğendim. Durdukça daha da güzelleşiyor kokusu. Uygun fiyata bulabilirsem bir ambersever olarak, çok özellikli bir parfüm olmasa da kullanılabilir olmasından ötürü şişe/dekant olarak alabilirim. Güzel ve kullanılabilir bir Olfattivo buldum sonunda. 8/10.
Profumum Roma Ichnusa: Onlarca incir temalı parfüm denedikten sonra, Profumum Roma’nın incirlisine bakmamak olmaz diyerek başlayayım. Öncelikle şunu belirteyim. Parfümümüz oldukça lineer ilerliyor. Zaten belirtilen içeriğine göz attığınızda incir dalı ve yaprağı, myrtle (mersin çiçeği diye biliyorum), saman ve çimen notalarını görüyorsunuz. Parfümün en önemli özelliği tüm bu notaları ayrı ayrı size sunuyor olması. Açılışı bol yeşil ve hafif tatlı bir incirle yapıyor. Sonrasında giderek odunsulaşıyor ve yaş kuru arası bir saman hissediliyor. Belki de kurudur ama çimen notası nemli hissettiriyor olabilir. Çok zarif de bir aroma katıyor tam da bu kısımdaki mersin çiçeği ve incir yaprağı. Tertemiz, taptaze… Mersinin o temiz beyaz havası ile incirin muhteşem odunsu aromatik tadı birleşmiş. İncir toplarken bir incir dalının kırılıp elinizde kalmasından sonra elinize bulaşan incir reçineleri ve sütünün verdiği odunsu ve buruk-tatlı kokudan kurtulmak isteyip ellerinizi taze çime sürterseniz yolu yarılamış, hatta gidip bir ıhlamur çiçeğini alıp avucunuzda ezer ve elinizi koklar iseniz kompozisyonu tamamlamış olursunuz. Mersin bizim buralarda olmadığı için bence ona yakın bir çiçek gibi ıhlamur çiçeği ya da hanımeli. Bu arada botanik bilgim de kıttır. Benzetmede hata varsa af ola. Ichnusa, her zamanki Profumum Roma parfümleri yoğunluğunda ve sıkıldığı yerde bir miktar yağ bırakıyor. Açık renk elbiselerde yakından sıkarsanız, sıktığınız yerde bir yağ lekesi bırakabilir. O yüzden biraz uzaktan ve küçük dozlarda kullanımı, zaten güçlü bir koku olduğundan dolayı fazlaca işinizi görecektir. Sevgili üyemiz Herod un bir incir sever olduğunu bildiğim için yakın zamanda buna da bir göz atmasını tavsiye ederim. Parfümün en büyük handikabı maalesef yüksek fiyatı (100ml 219€). Aslında Profumum Roma parfümlerinin fiyatı uzun yıllardır aynı seviyede neredeyse. Malum kur dalgalanmaları yüzünden şu sıralar 1600₺ gibi bir rakama geliyor ve yeşil aromatik bir odunsu olarak kendi adıma güzel bir anı olmaktan öteye gidemiyor Ichnusa. Kalıcılığı çokça yeterli fakat fark edilirliği daha iyi olabilirmiş. Performansı ortalama üstü diyebilirim yine de. 8/10.
Carner Barcelona Botafumeiro: Biz dönem ülkemizde oldukça uygun fiyatlara bulabiliyorken belki de kıymetini bilemediğimiz markalardan birisi oldu Carner Barcelona. Deneme fırsatı bulduğum parfümleri bana hep bir ışık veriyordu ve ben de devamını getirme kararı alıp Botafumeiro’yu sipariş ettim. Açılışında yoğun bir bergamot, pembe biber bileşimi var. Oldukça tatlımsı aromatik bir açılış. Bu kısım çok çabuk geride kalıyor ve koku rengi beyazlaşmaya başlıyor. Beyaz çiçekler giriyor devreye ve tatlımsılık devam ediyor. Burada amberi andıran bir koku gövdesi belirmeye başlıyor. İçerisinde amber yok. Ama yoğun bir tütsü kullanımı var. Sevmediğim kilise tütsüsü havasında değil. Gayet odunsu ve balzamik hissettiriyor. Zaten bu nedenle amber içeriyor sandım. Beni yanıltması çok hoşuma gitti. Kült notaları kullanmadan da o hissiyatı verebilmek bence bu sanatın en önemli gizemi. Tütsü aromasında hafif bir yanıklık da var ve bu beni çok fazlaca çekti kendisine. O tatlı beyazlık bir süre devam ediyor ama orta-alt kısımlarda beyazlık griye dönüyor ve topraksılık da hissedilmeye başlıyor. Labdanum balzamik bir hava katarken, tütsü ise müthiş bir odunsu hava yaratıyor. Güçlü bir parfüm Botafumeiro. Kalıcılığı da fark edilirliği de ortalama üstünde. Sonbahar ve kışa çok yakışacak bir parfüm. Tam da tanımlayamadığım bir his veriyor bana ve bu balzamik, hafif reçinemsi, kuru tütsülü, tatlımsı aromatik kokuyu gerçekten çok beğendim. Şimdiye kadar denediğim hiçbir tütsü temalı parfüme benzemiyor. Fiyat handikabım olmasa (100ml 150€) hiç düşünmeden bir şişesini alırdım. İlerisi için hayırlısı diyerekten 9/10.
Deneme Günlüğü #18#de görüşmek üzere. Saygılar...
Yorum