Duyuru

Çökme
Henüz duyuru yok.

Bugün Hangi Parfümü/Kokuyu Denediniz / Test Ettiniz

Çökme
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
Yeni Mesajlar

  • Atelier des Ors - Lune Feline

    ilk kısım bol kakule ve hafif tarçın ile başlıyor. biber çok etkili değil. şurupsu bir tatlılık da var zannediyorum ki peru balsamı bu kısımda hem tarçın hem de vanilyaya benzer şurupsu tatlılığın verilmesinde rol oynuyor. peru balsamının koku profili tatlı-tarçın-vanilya-balzamik olarak geçiyor. parfümde de son aşamaya kadar kakule-tarçın etkin rol oynuyor. açılıştan 5-10dk sonra tatlılık vanilyaya daha yakın fakat şurup etkisi devam ediyor. kısa süre sonra styrax'ın da reçineli yapıya destek çıkması ile alt kısımda yumuşak deri akoru oluşuyor. ortalarda en etkili nota peru balsamı. ambergris ve misk diyebileceğim bir nota hissetmedim. otsu bir yeşillik hissetmedim. odunsuluk hafifce var. orta kısımdan itibaren daha çok balzamik-şurupsu-tarçınlı vanilya. ilk kullanımda tatlılığını doğal bulmayıp sevmesem de, 2.kez kullandığımda balzamik yapısı hatrına sevdim gibi. 3 materyalle özet geçersem çokdan aza (peru balsamı>kakule>styrax)

    edit: Penhaligon's Bewitching Yasmine ile önemli ölçüde benzerlik gösteriyor, Lune Feline'de balsamik yeşillik biraz daha çok. diğeri hafif daha çiçeksi ama bütüncül hissiyat epey benzer diyebilirim.
    Son Düzenleme Asaid; 26-07-20, 22:03. Tarafından yapıldı.

    Yorum


    • Parfum d’ Empire Tabac Tabou

      Saman ile kurulaştırılmış Coumarin hissi ile toklaştırılmış, Ceviz Kabuğu kadar sert ve Çürük Ceviz İçi kadar acı issi küllük gibi tütün ve tanımlayamadığım yardımcı oyuncularla oluşturulmuş; Ahır İlüzyonu yaratacak kadar hayvansal bir deri akoru. Uzun bir süre bu şekilde devam edip yavaşça animalik enfes bir miske dönüşüyor.

      Deri bir tütün kesesinde taşınan; viski ile yıkanmış Golden Virginia’ vari kupkuru ve kopkoyu tütün yaprakları. Bu tütün yapraklarının arap kağıdı ile sıkıca incece sarılması ve tüketilip önündeki camdan kalınca kül tablasına kardeşlerinin yanına dik bir şekilde basılması. Tablanın yanında; ne kadar eğim verilirse verilsin kesinlikle bardaktan dışarı çıkamayacak kadar viski barındıran viski bardağı ve bu odadan hiçbir cam pencere açılmaksızın acele ile çıkılmış olması durumu.

      Aslında bakarsanız sigaradan daha çok, İsveç’ de Snus, Türkiye’ de Maraşotu denilen cigaretta türevi şeylerin kokusu Tabac Tabou. Bana ilginç bir şekilde ceviz ve demlenip işi bitmiş kurumuş poşet çay çağrışımları da yaptı. Galiba şimdiye kadar en beğendiğim Tütün Merkezli kokuyu denedim. Sert sevenler denemeli. Benzettiğim daha derli toplu ve efendi olanı hatırladığım kadarıyla Par Amour Pour Lui idi, ama bunu tekrar deneyip yazsam daha iyi olacak.

      Snus ile İsveç’ de yaşayan bir arkadaş vasıtasıyla tanıştım. Arkadaş bu ürünü kullanıyordu ve sorduğumda Türkiye’ deki Maraşotunun aynısı olduğunu söyledi ve daha önce bunu deneyimlemiş arkadaşlarım da bunu doğruladı. Maraşotu ile daha önce de karşılaşmış, ancak “maraşotu kokladım” olmasın diye uzak durmuştum. Arkadaşımın Snus Tabakasını kokladım ama, koku hafızamın bana hatırlattığı kadarı ile bağdaştırdım. Forum Nickimin altında “Müptezel” adlı bir ibare oluşup yer almasın diye de bu eki paylaşmak istedim.

      Yorum


      • PPBurn
        PPBurn Yorumladı
        Yorumu düzenleme
        Arkadaşlar özür dileyerek; denediğim ve en beğendiğim tütün merkezli olan bu parfüm PdE Tabac Tabou değil, Parfum d’ Empire Fougere Bengale’ miş. Gönderen arkadaşımız şimdi düzeltti 😂

      • ntmm22
        ntmm22 Yorumladı
        Yorumu düzenleme
        Hocam mesajınızın başlığınıda düzeltebilirsiniz tapatalk üzerinden görünmediği için bu düzeltmeniz de okunmuyordur. Bu arada Tabac tabou avrupada amerikada görebileceğiniz homelessların üstü başı gibi yada yattıgı köprü altları gibi kokuyor

      • PPBurn
        PPBurn Yorumladı
        Yorumu düzenleme
        Aslında bakarsanız bunda da o hava var desem yanlış olmaz. Bu arada hala kokunun Tabac Tabou mu yoksa Bengale mı olduğuna karar veremedik, üzerinde yazı yok ve arkadaş ikisinden biri ama hangisi olduğunu hatırlamıyor 😂 o yüzden buglı bir şekilde kalsın burası 😂

    • Serge Lutens - Vetiver Oriental

      vetiveri bizzat hissedebildiğim sadece ilk birkaç dakika, köksü-topraksı şekilde. amber-tozlu iris de ona eşlik ediyor. sonra kakao ve meşe yosunu vetiverin önüne geçiyor. yine de hala amber-iris ikilisi daha baskın. aslına bakılırsa vetiveri oryantal şekilde sunmak zaten çok zor, bunu topraksı vetivere tek başına amber gibi güçlü ve kalın bir nota ekleyerek oluşturmak da doğru çözüm değil. bunun için meşe yosununu da vetiveri desteklemek için koymuşlar ama tek başına yeterli gelmemiş. kakao ve iris tamamıyla amber tarafına kuvvet veriyor. vetiver oryantallik altında ezilmiş. ortada iris-kakao-amber üçlüsü en etkin ve uzun süre devam ediyor. sona doğru sadece kakao, yanında da tozsuz şekilde iris, bir de belli belirsiz nereden geldiğini çözemediğim bir tatlılık, labdanuma benzemiyor, sentetik misk olması muhtemel, tonka notalarda yok ama o tür bir tatlılık.
      kakao notası çikolata gibi değil, bira kuru ve tatsız kalmış -şekeri azaltılmış bitter gibi- ama rahatsız etmiyor. bana orta kısmı hafif guaj boyayı andırıyor.
      vetivere daha sağlam bir rol verilseymiş keşke. koku güzelliği ve kalitesi yerinde ama isim-koku uyuşmazlığı var biraz. Sanki biraz da basit kalmış ama basitlik hep kötü değildir elbette.

      Parfümörün işine karışılmaz ama ben olsam iris ve kakaoyu kaldırır; amberi sona koyar; oryantalliği ortadan itibaren köri, kimyon, bal-hurma ile verirdim. baş ve orta kısımda vetiver, yanına greyfurt-mürekkep-huş ile asitli-acı-yanık şekil verdik mi tamamdır. böylece "genel beğenisizliği" kazanıp markayı iflasa sürüklerdim
      Sheldrake üstadın bir bildiği vardır, tarzını beğenmediysem anlayamadığımdandır diyor, geri çekiliyorum daha birkaç kez denedim, zamana ihtiyacı var gibi, keşfedilecek başka noktaların olduğunu düşünüyorum.
      Son Düzenleme Asaid; 19-07-20, 14:43. Tarafından yapıldı.

      Yorum


      • Serge Lutens - Un Bois Vanille

        emroztrk hocam çok güzel açıklamış.
        benim hissettiklerim: meyan kökü başlangıçta hoş bir ekşilik katmış vanilya-hindistan cevizi ikilisine. sanırım bu kısmı en sevdiğim ve parfümün de nisbeten en özgün kısmı. her unsur tam yerinde ve uygun miktarda kullanılmış, gourmand denilecek bir tatlılık yok bence, hiç birşey baymıyor parfümdeki. fakat şöyle bir tezat da var ki, bu herşeyin mükemmel ve tam yerinde kullanılışı bir süre sonra bayabilir biz de parfümden çok şey bekliyoruz sanırım ama neyse..
        ortalarda tende parfümü biraz nefes ile ısıtıp notaları canlandırınca badem-bal-hind. cevizi şeftaliye benzer bir akor oluşturuyor, bu da ilginç bir yönü bu parfümün. burnu tırmalayan bir şey yok, herşey çok pozitif, benim tarzım değil ama genel beğeni vanilya kokuları içinde denediğim en kaliteli iş. benzer vanilya parfümlerinden farklılığının malzeme ve harman kalitesi olduğunu düşünüyorum. Bir Memoirs of A Trespasser özgünlüğü beklemiyordum zaten, fakat en az onun kadar kaliteli hammadde kullanımı var.

        Yorum


        • L'artisan Mechant Loup

          Yanık bal ve şekersi karamelize meyankökü ile cilalı eski bir ahşap eşyayı andıran gövdeli ve tok açılış ardından hafif kekremsi, acı ve tatlı zıtlıklar barındıran, pekmezsi ve aynı zamanda oldukça tok bir düzleme oturuyor. Açılıştaki bal ve meyan ile oluşan akorun oturmasıyla acımtrak sedir tonları hissediliyor.

          Artan tonkavari toklukla birlikte kısa kısa otlar çimler ve seyrek seyrek çiçekler ile konumlanmış bir patika haline geliyor Mechant Loup. Hatta bu çimler üzerinde odun talaşları ve ağaçlardan düşmüş sert kozalaklar bulmak da gayet mümkün.

          Acı-Tatlı çizgisinin gittikçe tatlıya doğru kaymasıyla birlikte minik minik tınlayan tatlı sandal odunu dumanı ile vedasını gerçekleştiriyor.

          Mechant Loup; Acı-Tatlı gibi zıtlıkları ve Yeşil-Kahverengi kontrastları bünyesinde barındıran, Tonka-Coumarin olduğunu düşündüğüm etki ile birlikte fujer tınılara da sahip olan başarılı bir mini tematik ve mini bir gourmand. Mini diyorum çünkü tene biraz fazla yakın davranıyor. Açılışındaki Meyan ve Bal ikilisiyle yine fırına bir şeyler mi girecek diye düşündürse de hiç öyle olmadı bu sefer ki buradaki bal kullanımı gördüğüm en minimal bal kullanımı.

          Yine Mechant Loup; Sabit bir kütük üzerinde kırılmış odunların kısa çimlerin üzerine bıraktığı kalıntıları ve bir takım kozalak olarak aklımda yer edecek. Ben oldukça başarılı ve sevimli buldum, giymeye de çalışacağım ve bundan da muhtemelen keyif alacağım. Herkese önermem, öneremem; ama gurme ve fujer izler taşıyan tematik bir sedir kokusu yine de farklı olabilir gibi. Bu arada Mechant Loup için fındıktan fazlaca söz edilmiş; fındık denilebilecek bir tokluk mevcut, fakat ben o şekilde yorumlayamadım. Fındık temalı bir koku da koklamadığım için bu kokuda onu bulamadım. Yersiz, abartı bir örnek görebilirsiniz belki ama; elimde 0.1 ml kadar spreysiz sürmeli şişede Areej Baikal Gris var. Her gün plastik aparatı üzerinden koklarım. Bence buram buram yağlı yağlı fındık kokuyor. Benim fikrim tabii. Eğer fındığa dair bir şey söylemek de gerekirse ki az önce biraz bahsettim; ben Mechant Loup’ da fındıktan daha çok fındığın habitatını hissettim diyebilirim galiba. Ek olarak; oldukça sıcak aynı zamanda da susuzluk yaratacak kadar kupkuru bir odun kokusu olmasına rağmen bence ilkbahar ve çok sıcak olmayan yaz günlerinde de kullanılabilir.



          Yorum


          • Serge Lutens Vetiver Oriental

            Çikolata gibi kokan iris çiçeği ile tatlı, çikolatalı, tozlu ve topraksı, soğuk bir başlangıcı var. Yayılımda tozlu ve çikolatalı iris etkin iken tatlı yapının merkezine yaklaştığımızda tok, rutübetli ve rutübet kaynaklı nemli hissettiren SANTAL odunu gövdesi belirgin. Gövdedeki sandal odununun yosunlaşmasıyla birlikte artan küf ve nem hissi ile sandal tarifi oldukça ekşileşiyor; buruk bir odunsu gövdeye dönüşüyor.

            Kısaca; soğuk ve melankolik, tozlu ve tatlı, çikolatamsı etli çiçek yaprakları, sandal odunu ve onu küflü bir etki ile saran yosunlar. Büyük resime de bakıldığında da bunların harmanı sonucu oluşan bir amber akoru görmek mümkün. Çikolata-İris zaman zaman deri zaman zaman da toprak çağrışımları yapabiliyor, bunu da ekleyelim.

            Vetiver Oriental aslında bir çeşit zaman kavramının resmedilmesi benim görüşümce. Vetiver Oriental ilk olarak soğuk ve hüzünlü toprağa karışmış çiçeklerle başlar aslında. Çikolatamsılık yaş toprak hissi uyandırır. Ara ara hissedilen süsen yaprakları ise aslında solmuş çiçeklerin toprağa karışması, toprakla bütünleşmesidir. Çikolata ve Süsen kokusu içiçedir. Daha sonrasında açığa çıkan sandal ise bir ağaç olarak düşünülebilir. Ardından yosunlanan koku ile o ağaç gövdesinin etrafı sarılır ve hafif hafif ekşi küf izleri duyulur. Evet, o ağaç yaşlanmıştır artık. O kadar uzun zamandır aynı yerindedir ki; yosunlarla bütünleşmiştir. Bu bir ağaç olmak zorunda da değil aslında, her şey olabilir. Mesela; ekmeklikte günlerce unutulmuş bir ekmek parçası, uzun zamandır silinmemiş üzeri kontrplak olan bir dolap, deniz kıyısında dalgaların haşır neşir olduğu kayalıklar, tepeleme olmuş bulaşık birikintisi, onlarca yıl hizmet vermiş olan meşe ya da çamdan yapılmış eski mutfak dolaplarının sökülüp yakacak olarak kullanılmak üzere testere ile parçalara ayrılması esnasında açığa çıkan koku, ve tüm bunlar için bana asıl kaynak olan; askere gittiğim için ilgilenemediğim, uzunca bir süredir kenarda duran akçaağaç saplı gitarımın sap kısmındaki yeşilleşmeler ve siyahlıklar. Vetiver Oriental zamandır, doğal döngüdür, unutulmuşluktur, zamana bağlı deformasyon sonucu başkalaşımdır. Hatta, gün geçtikçe yaşlanan vücudumuz bile olabilir. Ya da sadece tüm bunları uydurmama sebebiyet veren basit bir oryantaldir.

            Yorum


            • Initio - Divine Attraction

              yaş zencefil-iyot'un sertlik ve dokusuna yakın tuzlu-vetiver ile başlıyor, başlarda portakalımsı çok hafif bir tatlılık da var fakat çabucak kayboluyor, zencefil hissi kendini giderek arka plana atıyor, yerine sert deri geliyor. direk hayvansal bir deri değil ama plastiğimsi denilecek kadar da yapay değil, hatta özellikle sonları hayvansala oldukça yakın sertlikte. yanık bir havası var ama direk kül şeklinde tok bir yanıklık değil değil, keskin ve henüz yanmakta olan sedir benzeri odunsu tarzda bir yanıklık var. zaten zencefile yakın baş kısmında yanıklık çok yok, ortalardan itibaren başlıyor. süssüz sert deri sevenleri memnun edecek, genel beğeni düşmanı basit ama kaliteli bir koku.
              Son Düzenleme Asaid; 04-08-20, 18:30. Tarafından yapıldı.

              Yorum


              • Hermes Ambre Narguile

                Ambre Narguile; Bal, toz tarçın ve tütün yaprakları ile hafif bulgur ve malt izleri de taşıyan kaliteli bir açılışla başlıyor. Balımız oldukça kuru, tatlı ve tok. Kirli, samansı ve maltsı etki bırakan tütün yaprakları ise tatlı tarçın tozları ile birlikte balın içinde karamelize ediliyor, bir nevi demleniyor aslında. Bu kaliteli açılış ile; üstüne bir tutam tarçın atılmış, hatta tarçını taşıyan yüzeyi biraz katılaşıp kaymaklaşmış boza ve salep çağrışımları da yapıyor. Yani açılışı yenilesi değil de, daha çok içilesi; yoğunluklu ve kıvamlı bir içecek gibi de denilebilir galiba.

                Kısa bir süre sonra artan tatlı ve kuru tonka yoğunluğu ile hissedilmeye başlayan anasonsu serin ve transparan vanilyasıyla gövdesine soyut bir profil ekliyor. Tütün ve tarçının ekstraksiyon halinin de artık over ekstraksiyona kaçmasıyla gövde kenarlarında izlenebilen likörsü vişne ekşiliği ile; tarçın ve şeker ile karamelize edilmiş vişne ya da elma parçalarından oluşan tart harcına dönüşüyor Ambre Narguile. Yine tart harcına görüntü ve şerbetsi jelsi yapısı ile de benzeyen nargile tütünlerini de fazlasıyla çağrıştırıyor. Hatta bahsettiğim bu jelsi yapı ile nar ve tarçın katkılı bir kase aşureye de fazlaca benzediğini abartarak aktarmak istiyorum. İlerleyen süreçte fazlaca ön plana çıkan ve öncesinde de yayılımda fazlaca etkin laden reçinesinin közsü yapısı ile tatlılığını kaybetmeden yumuşak bir duman kütlesine dönüşerek son buluyor Ambre Narguile. Buradaki laden reçinesi oldukça közsü, yayılım olarak da paçulimsi diyebilirim. Bu kısım da gayet közü üzerinde hazır bir nargileden üflenen duman kütlesine benzetilebilir.

                Ambre Narguile; Tatlı tütün, bal ve bol tonkalı yapısı ile kaçınılmaz olan Pure Havane benzerliğinden fazlasıyla sıyrılmış, yaptığı gerçekçi çağrışımlarla şaşırtan ve kesinlikle tecrübe edilmesi gereken kültürel ve gezgin bir gurme. Anasonlu diye kakalanan Al Fakher’ in çift elma tütününden fazlaca satan ve masaları fazlasıyla sıkışık bir nargile kafede kendinize bir tart ısmarlayıp, o kafede vişne likörü muhtemelen bulunmayacağı için yanında Cappy Vişne ile idare ederek sağa sola düşüncesizce üflenen nargile dumanlarıyla yine Ambre Narguile’ i tecrübe edebilirsiniz. Muhtemelen bahsi geçen nargile kafede tart da bulunmayacağından onu da dışarıdan almanız gerekebilir bu arada.

                Ayrıca Signor Ferrari’ yi de analım.



                Serap gibi triller ve aksak davul atakları ile başlayan ve seksenlerden elinizi hangi diziye filme sallasanız denk gelebileceğiniz tatlı melodilerle devam eden, ardından masalsı bir anlatıma geçip ara ara tınlayan kaval’ vari gitarlar ile malum soloya taşınan, 2:40 civarlarında pentatonik blues lickleri ile temayı iyice değiştiren, ufak bir trill vibrato oyunu ile 3:02 gibi Ferdi’ ye Erkin’ e Arabeske bağlayan (ki bu kısma kadar daha zillerle sık giden davulların burada fazladan aksaması ayrı bir detay) ve içinde daha bir çok şey barındıran bu güzel parçayı da bırakıyorum.

                Yorum


                • Mont Blanc Legend Spirit

                  Yorum


                  • Geoffrey Beene - Bowling Green
                    Juniper-Citrus-Karanfil ile çok dengeli bir açılış. Bu tarz kokulardaki gibi citrus baskın bir açılış değil. 5-10dk içerisinde yeşilliğe giriş. teşhis edemeyeceğim şekilde kompleks bir orta kısım. gerçekçi ve fesleğenle birlikte ferah bir yeşillik. notalar, geçişler dengeli burun tırmalayan birşey yok.
                    Ulrich Lang - APSU
                    Bu kokuyla birlikte karşılaştırmak adına APSU'yu da denedim. neredeyse acı fakat yine çok gerçekçi bir yeşillik. çimen yeşili diyebilirim fakat çimen kesme makinesi çalışırken etrafa yayılan ezilmiş çimen kokusu. koku yavaş yavaş yeni ezilmiş maydanoz sapı ve samana benzer bir akora doğru evriliyor.(bu aşamada Spade of Vetiver'in orta kısmı ile oldukça benzer, oldukça çiğ ve kalın bir vetiverimsi) tatlılık sıfıra yakın, sadece yeşillik. Bowling Green'den çok daha farklı bir yapısı var, açıkçası sevilesi değil ama daha gerçekçi bir yapı. 2 kokuda benim tende orta kalıcılıkta, Bowling Green yayılımı daha iyi seviyede. APSU çok konsept bir çalışma olmuş, daha sınırlı bir kitleye hitap ediyor. Benim için bu kadar gerçek bir yeşillik çok fazla.
                    Son Düzenleme Asaid; 08-08-20, 16:10. Tarafından yapıldı.

                    Yorum


                    • furkan1001
                      furkan1001 Yorumladı
                      Yorumu düzenleme
                      Hocam tercihiniz hangisi ve almayı düşünüyormusunuz

                    • Asaid
                      Asaid Yorumladı
                      Yorumu düzenleme
                      eğer alsam kesinlikle Bowling Green olur tercihim. dediğim gibi diğeri de gayet kaliteli de olsa benim için çok çiğ bir yeşil havaya sahip. Şişeli almayı düşünmüyorum ikisini de şimdilik. yazlık kokularla çok aram yok, genelde ferahlanmak için kolonya tarzı şeylerle idare ediyorum. Fakat Bowling Green yaz için benim denediğim en kişilikli yapıya sahip parfümlerden. Bu alanda çok parfüm denemediğimi de belirteyim. Kullanan diğer arkadaşlar daha iyi yardımcı olacaktır.

                    • furkan1001
                      furkan1001 Yorumladı
                      Yorumu düzenleme
                      Bende bir 10 ml dekant var hocam bu yaz favorilerimden 🙃

                  • Armaf Milestone: Millesime Imperialle arasinda bariz kalite farki var.Ilk kokladiginizda kalitesizlik hissediliyor.Bana gore ucuz bir kopya olmus.
                    Initio Addictive Vibration: Daha once 2-3 kez beymende koklayip sevmemistim.Dekant olarak alip tecrube ettikten sonra kararim degisti.Asiri hayvansal bir balla aciliyor,devaminda tatlimsi ciceklerle devam ediyor.Kalicilik ve silaj olarak cok iyi.Siseli olarak almam ama genel anlamda kokuyu begendim.
                    Van Cleef Moonlight Patchouli: Noir de noir tarzinda,daha naif daha rafine bir gul kokusu.Koku guzelligi olarak 10/10 olsada performans olarak ten kokusu olarak kaliyor.
                    Van Cleef Bois Dore: Feminen tarafa yakin olsada siseli alip kullanmak isteyecegim bir parfum.Performansi ortalama olsada,kekimsi vanilya kokusu sevdigim icin benim icin yeterli.
                    Van Cleef Ambre Imperial : Acilista burun yakan baharatlarla aciliyor.(yazin denedigim icin olabilir.)Orta notalara gecince amber ve vanilya devreye giriyor.Amberin en sevilebilir hali diyebilirim.Gecer not aldi benden.
                    Alghabra Eye of Seven Hills: Side effectle birebir ayni kokuyor denebilir.Iyi bir kopya olmus.Side effect biraz daha rafine ve puruzsuz kaliyor alghabraya gore.
                    Mancera Soleil dItalie: Siradan,pek fazla yenilik sunmayan bir turuncgil kokusu ama genel begeniye ve gunluk kullanima uygun olmus.Siseli olarak almak isteyecegim bir parfum degil.

                    Yorum


                    • Dusita La Douceur de Siam

                      Pembe - Beyaz Gül Yaprakları ve taze kadife egzotik tatlı çiçeklerle tende yerini alıyor. Oldukça kaliteli bulduğum gül; fazlasıyla şeffaf ve güzel bir gül suyu kıvamında oldukça serin ve soğuk bir yapıda. Egzotik olarak adlandırdığım çiçekler ise; oldukça asidik bir yapıda davranmakla birlikte, en az eşlik ettikleri gül kadar kaliteliler. Gül biraz daha köşelere, kenarılara yayılırken bu egzotik arkadaşlar; oldukça etli ve tozlu kadifemsi yapraklarıyla La Douceur de Siam’ ın biraz daha orta kısmını dolduruyorlar denilebilir. Bu kısımda gül ve çiçeklerle oluşan akor; ipek kumaşın ya da bir çeşit tül perdenin dokusunu, kadife yapısıyla fazlasıyla anımsatıyor aslında. Hatta ipek parlak kaygan bir kumaşa dokunduğumuzda biraz içimizi ve tüylerimizi kaldıran o tiksintiyi de barındırıyor diyebilirim.

                      Bu aşamadan sonra egzotik çiçeksiler oldukça dolgunlaşıyor ve boyut kazanıyor. Hatta indolik yeşil çiçek sapları ile de karşılaşabiliyoruz burada. Ortadaki bu çiçeksi yapının yavaş yavaş toklaşmasıyla birlikte açılış için bahsettiğim çiçek yaprakları oldukça meyvemsi bir profile bürünüyor; muz, mango ve benzeri dolgun, yoğunluklu kremsi meyve hissini oldukça gerçekçi bir şekilde sağlıyor. Meyvemsi kokuların çiçeklerden geldiğini biliyorsunuz, fakat profil fazlasıyla meyvemsi, bence oldukça ilgi çekici. Bu noktada kenarılarda hissedilen gül yaprakları ise misksi diyebileceğim bir gül formuna bürünüyor ki burada sabunsuluk tavan yapıyor. Bu kısım da, makineden yeni çıkmış çamaşırlar ile rahatlıkla bağdaştırılabilir. Fazlasıyla temiz, hatta yer yer sabunsuluğa bağlı deterjansı diyebilirim.

                      Kıvılcım tanesi kadar olan indolik hissinin büyümesi ile birlikte Yasemin Manolya gibi kirli çiçeksi gövdeler hissediliyor. Hatta tahammül edemediğim iki parfümden birisi olan Baghari’ deki (güncel olanı) yoğun kimyasallarla kısa süre önce temizlenmiş lavabo gibi kokan kremsi vanilik köpüksü yasemine fazlaca benziyor, ama buradakine tahammül edebiliyorum, hatta fazlasıyla beğeniyorum. Bu arada artan meyve hatta eklenen havucumsu sebzelerle oluşan hal cümbüşünün üzeri de bu vanilik köpüksü kremsi yasemin ile kaplanıyor. Buradaki kesişimden gelen köpük hissi çok tuhaf; hani blenderda taze meyve suyu çekersiniz, çok hacimli bir köpüğü olur ya, evet öyle bir şeye dönüşüyor bizim Siam.

                      Çok çok diplerde çok çok fazla dikkat edildiğinde güzel bir sandal yakalanıyor. La Douceur de Siam’ ın sonunda da buraya kadar bahsettiğim tüm sabunsuluk, bu sandal tabanının üzerine çöküyor. Burayı da şöyle niteleyeyim; ahşap bir kesme tahtasında zamanla çatlaklar oluşur aslında, mecburi olarak yıkanması sonucu da sabun ya da diğer kimyasallar bu boşluklara dolar, zamanla da ahşap kesme tahtalarının zaten bu yüzden beyazladığını görürüz. Evet, buradaki sandalı nitelemek gerekirse sandal bir kesme tahtası düşünebilirsiniz.

                      Evet, La Douceur de Siam; baştan sona gülün hakim olduğu, çiçeklerin meyve gibi davrandığı, temizlik ferahlık canlılık tazelik gibi pozitif kavramları fazlaca başarılı bir şekilde verebilen, çiçekleri vintagelerdeki gibi üç boyutlu olarak da sunmayı başarabilen harika bir sabunsu gül kokusu. Girişindeki serin ve puslu meyvemsi çiçek yapraklarıyla fazlaca sevdiğim Nightingale’ a benzediği için beni fazlasıyla çekti aslında, sonrasının pek bir alakası olmasa da açılışının hala bağlantılı olduğunu da düşünüyorum galiba. Aslında; ahşap bir kesme tahtası kullanarak kesilen meyve sebzelerin blenderda mikslenmesiyle elde edilen vitamin bombası sıkma meyve suyunuzu içerken üzerinizdeki kıyafete dökmeniz ve obsesif bozukluğunuz sebebiyle onu hemen makineye atmak istemeniz, makineye vardığınızda da birkaç saat önce gül kokulu yumuşatıcınız ile atmış olduğunuz tül perdelerinizin bittiğini görüp makinedekileri oturma odasına sermeniz ve bu perdelerin yanında da sıkma meyve suyunuzu daha fazla vitamini kaçmadan tüketmeniz olarak da gayet rutin bir günde karşılaşabileceğiniz, başınıza gelebilecek bir durum gibi La Douceur de Siam. Tabii obsesif bozukluğunuz varsa, yoksa olmaz. “Baharın ferahlığı ve huzuru” “Cennet bahçelerinden toplanmış güller” gibi söylemlerle pazarlanan çoğu kokuyu da cebinden çıkarır ayrıca, her ne kadar kendileri de Tayland Baharat Bahçeleri ile pazarlasa da bence çok daha fazlası. Ama isteyene de fazlasıyla Tayland Baharat Bahçelerini verebiliyor bence. Uzun uzun anlattığıma da bakmayın, basit bir gül kokusu aslında.


                      Yorum


                      • MMM. Replica - Tea Escape
                        oje kokusunu temsil eden bol formaldehitli keskin tuzlu reçine ile başlıyor yavaş yavaş duvar boyası ve bazı yapıştırıcı içeriklerinde bulunan uzaktan kokusu asetona benzer fakat yakından çok daha reçinemsi acı bir profili olan etil asetata doğru evriliyor. Chado'nun Jasmine Pearls adlı Yeşil çay yaprağına sarılı Yasemin çiçeklerinin yanlışlıkla 3 kat yoğunlukta ve hayli uzun süre demlendirildiğinde oluşan acı-keskin-yeşil-çiçeksi dokusunu simgeliyor benim için. Böyle bir deneyimim olmasa hayli kimyasal bulurdum fakat şimdi bilemiyorum. Ekstra yoğun çok demli yaseminli yeşil çay olarak zihnimde kalacak. Kullanılabilir mi bilmiyorum, bence hayır, ama ara sıra koklaması zevkli ve farklı bir deneyim olacaktır.

                        edit: sonları kullanılabilecek yumuşaklıkta yine de hayli demli bir yeşil çay, ama o zamana kadar beklemek kolay değil.
                        Son Düzenleme Asaid; 14-08-20, 16:34. Tarafından yapıldı.

                        Yorum


                        • Bugün 2 adet parfüm satın aldım. İkiside türk markası olan Atelier Rebul oldu. Öncelikle aldığım 2 parfümde özgün çalışmalar değiller ama fiyat performans açısından gerçekten beklentileri karşılıyorlar.

                          İlk parfümümüz Atelier Rebul - Cardamom Oud Edc

                          Açıklanan notalara göre kakule, tütsü, paçuli, gül ağacı ve yosun var parfümümüz de. Lafı çok fazla uzatmadan hemen hangi parfümün klonu olduğuna gelelim. Hdp Fidelis.
                          Açılış fidelisin neredeyse birebir kopyası. Fideliste yer alan hatta biraz iç bayıltan o tatlılık aynı şekilde bu parfümün üst notalarında bulunuyor. Üst notalar neredeyse %85 oranında benzer nitelikte. Özellikle kakule, tütsü ve paçulinin önderliğinde devam eden parfümümüz her ne kadar içerikte yer almasa da safranla desteklenmiş. Fidelisin orta notalara doğru gelindiğinde yoğunluğunun aynen devam ettiğini karakteristik olarak parfümün çok değişmediğini söylesekte malesef cardamom oud'un orta notaları biraz daha sentetik, yumuşak kalıyor. Parfüm ilk 1 saat yoğunluğunu devam ettirirken 2.saatte malesef çok tene yakın kalıyor. Fidelisin o güçlü yoğunluğu parfümümüzde yok. Benim için açıkçası birazda tercih sebebi oldu bu durum. Fidelisin o burun yakan tatlılığındansa biraz daha yumuşaklık hoşuma gitmedi desem yalan olur. Alt notalarda çok değişmeden yukarıda saymış olduğum notalar doğrultusunda parfümümüz sona eriyor.

                          Artıları : Fidelis'in yaklaşık 1/6 fiyatına sahip olması. Kullanılan malzeme kalitesinin gerçekten iyi olması.
                          Eksileri : Orta notalara doğru performansın azalması ve sentetikleşmeye başlayan koku.

                          Puanlamamıza Gelecek Olursak 10 üzerinden yapacağım değerlendirmede ;

                          Koku Güzelliği 8/10
                          Kalıcılık 6/10
                          Performans 4/10
                          Doğallık 7/10
                          Fiyat-Performans 9/10



                          Geçelim diğer kokumuza.

                          Atelier Rebul - Oud Royal Edp

                          Sitede yer alan notalara bakarsak parfümün içerisinde vanilya, sedir ağacı, yasemin ve oud bulunmakta. Eğer biraz MFK ile aranız varsa az buçuk neyin klonu olduğunu tahmin edebiliriz demektir. Tahmin edilebileceği üzere Mfk Oud Satin Mood ile Mfk Oud arasında bir parfüm.

                          Üst notalar tatlı bir vanilya ve sedir ağacı ile açılıyor. Açılışı o kadar çarpıcı ve güzel ki mfk oud satin mood şişesine bu parfüm doldurulsaydı heralde aradaki farkı algılayamazdım. Yoğunluk ve benzerlik %95 oranında aynı. Orta notalara geldiğimizde vanilya ve her ne kadar notalarda yer almamışsa da benzoin devreye giriyor. Orta notalara geldiğimizde Mfk Grand Soirin orta notalarında yer alan benzoin vanilya kombinasyonuna benzer bir parfüm ortaya çıkıyor. Doğallık ve kalıcılık hala üst düzeyde. Alt notalarda da vanilya önderliğinde tende kayboluyor parfüm. Şu ana kadar denediğim tüm parfümler dahil olmak üzere Mfk Grand Soir - Oud Satin Mood kombinasyonu arayan herkese gözü kapalı önerebileceğim bir parfüm oldu Oud Royal. Çok şaşırtıcı ve bir o kadarda kaliteli bir iş. Denemeyen arkadaşların kesinlikle denemelerini tavsiye diyorum. Puanlamamıza kısaca geçecek olursak ;

                          Koku Güzelliği 9.5/10
                          Kalıcılık 8/10
                          Performans 8/10
                          Doğallık 8/10
                          Fiyat-Performans 10/10

                          Özellikle bu parfümler hakkında çok fazla bilgi olmadığından buraya eklemek istedim. Umarım birilerine faydam olabillmiştir. Kalın sağlıcakla








                          Yorum


                          • murrjm
                            murrjm Yorumladı
                            Yorumu düzenleme
                            Ben Cardamom Oud'da hiç Fidelis havası alamadım ilginçtir.
                            Ama fazlaca Paco Rabanne Black Xs L'exces Homme parfümüne benzetmiştim.Kesinlikle fiyat performans ürüdür.Seride banagöre en iyi parfüm sanırım Patchouli D'Or

                        • Marlou 50ml D'ambiguite

                          Kupkuru tozlu tensel kimyon ve oldukça yağlı, hayvansal bir kunduz ile oluşturulmuş tozlu ve oldukça kuru hayvansal bir deri akoru ile açılıyor Marlou D’ ambiguite. Buradaki Kunduz ve Kimyon iş birliği; Van Cleef Pour Homme, Leonard Pour Homme gibi old school derilerdeki tozlu saydam deri kemer oluşumuna fazlasıyla benzemekte, hatta HD bir selamı niteliğinde denilebilir, çünkü benim gözlemim; bu gibi eski maskülenlerdeki deri akoru biraz saydam ve aromatik yönlerin deri akorundan bir çizgi üstte olduğu şeklinde.

                          Kısa bir süre sonra; Kunduz yağının tam burun direğine vuran hafif sivri ekşimsi derili hayvansallığı ve kuru tensel kimyonun oluşturduğu %60 opak, geri kalanı saydam dumanlı deri akorunun köşelerden çekilip gerdirilmesi ve altının da güzel misk bileşenleriyle doldurup; miskin o kendine has sakızsı, ılık terli, buruk hayvansal tatlılığı ile birlikte pek fazla değişim göstermeden kurumaya devam ediyor, hatta o kadar kuru bir hale geliyor ki, en son durumunu kendi teninizden bile ayırt edemiyorsunuz D’ Ambiguite’ in.

                          Aslında aromatik yönlerinden arındırılmış Nina Ricci Phileas, Van Cleef Pour Homme, sabunsuluğundan ayrıştırılmış Kouros, aromatik yabani otları koparılmış bir Furyo, hatta hatta tema olarak çok farklı olsalar da ucundan Musc Koublai Khan gibi maskülenlere selam niteliğinde kaliteli bir misk olarak da düşünülebilir Marlou D’ Ambiguite. Yine D’ Ambiguite gibi zaman makinesi; aldehitler ailesine ve aromatikli derilere de uğrayıp, skalasını daha da geniş tutan bir de Fumabat var ki o apayrı bir konu. Çok kıyaslanılabilir olmasalar da Fumabat daha katmanlı ve ciddi diyebilirim, ama D’ Ambiguite kesinlikle daha eğlenceli.

                          Tene benzer kimyon kullanımı, animalik kunduz yağı ve katmanlı miski ile bana; Tüyleri ıslanmış ama derisi kupkuru bir sokak hayvanını, fön işlemi esnasında yanan saç tellerini, bir halı yıkama işletmesinin darağacındaki sahiplerine kavuşmayı bekleyen halıların önünden geçerkenki buruk rutubetli havayı, uzun süredir yıkanmamış ortası sararmış bir el havlusunu, basık bir Playstation salonundaki hiç değiştirilmeyen temizlenmeyen deri koltukları ve hızlıca yenilen tost ya da cips sonrası düşüncesizce ve acele ile dokunulan yağlı oyun konsollarını ve kafe tuvaletine oldukça yakın artık kaç numara ise bu masayı, yağlanmış saçları ve birkaç günlük birikmiş kirli sepetini anımsattığını da belirteyim. Aslında kısaca D’ Ambiguite için; deri ve tüy mevzusu da denilebilir hatta insan-hayvan-nesne. Ya da kurumuş yağlı bir şeyler.

                          D’ Ambiguite oldukça zor ve yoğun bir hayvansallık ile anılıyor, fakat ben o kadar zor bulmadım, hatta forumda ne kadar D’ Ambiguite dekantı varsa hepsini satın alıp boş bir tentürdiyot şişesinde birleştirip şarap mantarı ile ağızını kapatıp uzun vadede kullanma hayallerine kapılacak kadar da sevdim.

                          Yorum

                          İşleniyor...
                          X