Lanvin Eau My Sin Vintage
Çiğ, yeşil yabani otlar ve oldukça canlı, asidik karakterli bir bergamot patlaması ile başlıyor My Sin. Çok süre geçeden tozlu ve misk kremsiliğinde pudralı aldehitler ile kasvete boğuluyor. Aldehit tipi olarak yine No 5 ekolüne yakın olduğunu söyleyebilirim My Sin’ in; fakat misk yönü ile Coty Chypre’ ye de çok yakın. Hatta ikisinin melezi gibi bir şey de diyebiliriz. Kısa bir süre sonra My Sin’ in direkt kendisi olan; kömür gibi simsiyah, hafif sıcak hayvansal kirli bir tavırda, biraz toprak gübre çağrışımları da yapan, hafiften yosunlarla sarılı katranlı Civetini soluyorsunuz. Bu noktada My Sin’ in hem sabunsu hem de fazlaca kirli olduğu tezatlı yapısı da oluşmuş oluyor. Toprak bağ bahçe işleriyle uğraştıktan sonra kalıp sabunla elinizi yıkadığınızdaki his olarak da özetleyebilirim; kirli, tensel ve aynı zamanda temiz.
Kurumaya doğru bu iki zıt yapının arasına örtü olarak çekilen Coty Chypre usulü serin süsen ile hafif makyajlı, melankolik, feminen bir yön de gösterip; pudralı güllü, misksi vanilyalı, daha sıcak baharatlı, balzamik bir düzleme geçiliyor. Civet temelli yağlı, yanık misk-deri akoru her zamanki yerinde, hatta Miss Dior’ daki kuru samansı deri akoru ile de benzeşiyor bu son kısımda.
Lanvin My Sin, Chypre türünün kuşkusuz en temel üyelerinden. Eldo Rien, Rogue Chypre Siam gibilerin varlığının temel sebeplerinden de birisi aynı zamanda, hatta Kouros’ un babannesi ya da dedesi olarak da görülebilir. Sadece tek bir kez deneyip dolabımın derinliklerine hapsettiğim Coty Chypre dekantım için ulaşılabilir bir alternatif bulduğumdan yere göğe sığdıramıyorum Lanvin My Sin’ i. Fujerler yeşilin biraz daha aydınlık, canlı yönü ile uğraşırken Chypreler biraz daha; yeşilin karanlığını, soğuğunu vurgular benim görüşümce. Bundan sebep ki Chypreler bana Noir Film çağrışımı yapar. Özellikle My Sin bana, The Woman in the Window’ dan bir sahne hatırlattı: Filmin başrolü sayın doçentimiz R.W tanıştığı hayallerinin kadını Alice’ in belalı sevgilisini nefsi müdafaa durumunda öldürüyor ve o cesetten birlikte kurtulmaya çalışıyorlar. R.W cesedi arabasına alıyor. Fazlaca yağmurlu bir havada şehirden epey uzakta tenha ormanlık bir alan buluyor. Uzun uzun yabani otlar, yaşlı ağaçlar ile çevrelenmiş bu alana ölü bedeni bırakıyor. Yağmur kaynaklı vıcık vıcık çamur olmuş zemine de ayakkabı izini ve lastik izlerini de bırakmayı ihmal etmiyor. My Sin’ e geri dönersek; Serin, puslu ve sisli havaları simüle eden ve aynı zamanda çürümüş, ölü çiçeklere de dokunan aldehitli yapısıyla bahsettiğim sahnenin havasını, kirli tensel dokulu civeti ile de soğuk toprağı ve üzerinde yatmakta olan ölü bedeni ile bağdaştırdığımı söyleyebilirim. Aslında özetle; Chamade için Doğayı, Baharı simüle ettiğini söylemiştim, My Sin’ in de biraz daha soğuk mevsimleri, toprağın ve yeşilin soğuğunu, vücut üzerinden anlattığını söyleyebilirim. Bu arada My Sin’ de doğal civet kullanıldığı söyleniyor, söylentilere kulak asmayın, zaten kullandığınızda hiçbirine ihtiyacınız kalmayacak. Civet101.
Çiğ, yeşil yabani otlar ve oldukça canlı, asidik karakterli bir bergamot patlaması ile başlıyor My Sin. Çok süre geçeden tozlu ve misk kremsiliğinde pudralı aldehitler ile kasvete boğuluyor. Aldehit tipi olarak yine No 5 ekolüne yakın olduğunu söyleyebilirim My Sin’ in; fakat misk yönü ile Coty Chypre’ ye de çok yakın. Hatta ikisinin melezi gibi bir şey de diyebiliriz. Kısa bir süre sonra My Sin’ in direkt kendisi olan; kömür gibi simsiyah, hafif sıcak hayvansal kirli bir tavırda, biraz toprak gübre çağrışımları da yapan, hafiften yosunlarla sarılı katranlı Civetini soluyorsunuz. Bu noktada My Sin’ in hem sabunsu hem de fazlaca kirli olduğu tezatlı yapısı da oluşmuş oluyor. Toprak bağ bahçe işleriyle uğraştıktan sonra kalıp sabunla elinizi yıkadığınızdaki his olarak da özetleyebilirim; kirli, tensel ve aynı zamanda temiz.
Kurumaya doğru bu iki zıt yapının arasına örtü olarak çekilen Coty Chypre usulü serin süsen ile hafif makyajlı, melankolik, feminen bir yön de gösterip; pudralı güllü, misksi vanilyalı, daha sıcak baharatlı, balzamik bir düzleme geçiliyor. Civet temelli yağlı, yanık misk-deri akoru her zamanki yerinde, hatta Miss Dior’ daki kuru samansı deri akoru ile de benzeşiyor bu son kısımda.
Lanvin My Sin, Chypre türünün kuşkusuz en temel üyelerinden. Eldo Rien, Rogue Chypre Siam gibilerin varlığının temel sebeplerinden de birisi aynı zamanda, hatta Kouros’ un babannesi ya da dedesi olarak da görülebilir. Sadece tek bir kez deneyip dolabımın derinliklerine hapsettiğim Coty Chypre dekantım için ulaşılabilir bir alternatif bulduğumdan yere göğe sığdıramıyorum Lanvin My Sin’ i. Fujerler yeşilin biraz daha aydınlık, canlı yönü ile uğraşırken Chypreler biraz daha; yeşilin karanlığını, soğuğunu vurgular benim görüşümce. Bundan sebep ki Chypreler bana Noir Film çağrışımı yapar. Özellikle My Sin bana, The Woman in the Window’ dan bir sahne hatırlattı: Filmin başrolü sayın doçentimiz R.W tanıştığı hayallerinin kadını Alice’ in belalı sevgilisini nefsi müdafaa durumunda öldürüyor ve o cesetten birlikte kurtulmaya çalışıyorlar. R.W cesedi arabasına alıyor. Fazlaca yağmurlu bir havada şehirden epey uzakta tenha ormanlık bir alan buluyor. Uzun uzun yabani otlar, yaşlı ağaçlar ile çevrelenmiş bu alana ölü bedeni bırakıyor. Yağmur kaynaklı vıcık vıcık çamur olmuş zemine de ayakkabı izini ve lastik izlerini de bırakmayı ihmal etmiyor. My Sin’ e geri dönersek; Serin, puslu ve sisli havaları simüle eden ve aynı zamanda çürümüş, ölü çiçeklere de dokunan aldehitli yapısıyla bahsettiğim sahnenin havasını, kirli tensel dokulu civeti ile de soğuk toprağı ve üzerinde yatmakta olan ölü bedeni ile bağdaştırdığımı söyleyebilirim. Aslında özetle; Chamade için Doğayı, Baharı simüle ettiğini söylemiştim, My Sin’ in de biraz daha soğuk mevsimleri, toprağın ve yeşilin soğuğunu, vücut üzerinden anlattığını söyleyebilirim. Bu arada My Sin’ de doğal civet kullanıldığı söyleniyor, söylentilere kulak asmayın, zaten kullandığınızda hiçbirine ihtiyacınız kalmayacak. Civet101.
Yorum