Çalışmalarına geçtiğimiz yıl başlanan ve en doğru konsantrasyona ulaşana kadar üstünde çok büyük bir emek bulunan ve bu emeği ve çabayı daha kokladığınız ilk an hissettiren bir parfüm Ani.
Marka olmanın gereksinimlerinden biri trendleri takip edip karşılamaktır. Büyük bir marka olmanın gereksinimi ise trendleri belirlemek ve yön vermektir. Nishane için artık büyük ve global bir marka tanımlaması yaparsak çok da abartı yapmamış oluruz. Çünkü artık trendleri takip eden değil trendleri belirleyen ve onlara yön veren bir marka oldu.
Tüm parfümseverlerin yakından tanıdığı ve çalışmalarına hayranlıkla baktığımız Cecile Zarokian ismini Nishane ile yanyana görmek ve çıkacak sonucu hayal etmek bile oldukça heyecan verici bir durum iken bunun gerçeğe dönüşmüş halini koklayıp kullanmak benim için boyut değiştirme anlamı çıkartıyor. Bu boyut değiştirme olayını parfümde size her katmanıyla sonsuz yaşatıyor.
Öncelikle konuya Cecile Zarokian ile başlayalım. Soyisminden de belli olduğu gibi Ermeni asıllı Fransız bir parfümör. Amouage Epic Women ile tanıdığımız, Jovoy Private Label ile sevdiğimiz, Jovoy Remember Me ile aşık olduğumuz bir parfümör. Parfümörlük mesleği ve parfüm sektörü için, henüz daha yolun başında gibi görünse de, bir çok usta parfümörün portfolyosunda olmasını isteyeceği çalışmalarla dolu referansları.
Nishane ise ülkemizin ve biz Türk parfümseverlerin medar-ı iftiharı Türk parfüm markası. Mert Güzel ve Murat Katran tarafından kurulduğu günden bugüne kadar her geçen sene kendine yenilikler katan ve kendi koyduğu çıtayı daha yükseklere taşıyan, parfüm sektörü içerisinde olan herkesin saygı duyduğu bir marka.
Parfümün ismini aldığı Ani harabeleri, ilk olarak MÖ 10 yy da Ermeni hükümdarlarına başkentlik yapmış olan daha sonra zamanla Türk ve İslam egemenliğine girmiş olan, ülkemizin en doğu ucunda bulunan kentlerden biri olan Kars ile Ermenistan sınırı arasında kalan tarihi bir bölge. Ermeniler ile Türkler arasında tarihi ve kültürel bir bağ. Ermeni asıllı parfümör ile Türk markadan çıkan bir parfüme verilebilecek en anlamlı isim.
Şimdi bu güzelliğe yakından bakalım.
Açılışını taze ve tozlu bir bergamot ile patlarcasına yapıyor. Yeşil ve oldukça enerjik bir açılış. Bu açılışın hemen ardından pembe biber ve taze bir siyah üzüm devreye giriyor. Bu noktaya kadar parfümün meyveli ve yeşil tonda ilerleyeceğini düşünüyorsunuz ama asıl işler bu noktadan sonra değişiyor. Parfümün bana kalırsa ana gövdesini oluşturan zencefil kendini göstermeye başlıyor. Kakule, vanilya ve zenfilden oluşan üçgen parfümü tam anlamıyla gourmand bir havaya sokuyor. Sanki fırından yeni çıkmış zencefilli bisküvi gibi, hem o sıcaklığı hissediyorsunuz hemde o lezzeti alıyorsunuz. Burada parfümü sıktığım yeri ısıra ısıra yemek istedim. Ama yaptıkları bununla da bitmiyor o evrilmeye ve değişmeye sizi şaşırtmaya devam ediyor. Dip notaların ilk kısmına geldiğimizde gül, amber, benzoin ve sandalağacının birleşiminden doğan kremsi ve balzamik bir hissiyat hakim oluyor O kadar pürüzsüz ve o kadar narin ki anlatmak isteyeceğim kelimeleri seçmekte zorlanıyorum. Biraz daha zaman geçince sedir ve miskten gelen ferah ve temiz hissiyat ile kapanışını tamamlıyor. Bu kısım bana tenimde yaşattırdıkları. Parfüm ısındıkça patladı tenimde özelikkle orta notaları beni benden aldı. Kompozisyon nasıl olurmuş diye resmen ders verilmiş. Açılışı yeşil, orta notaları gourmand, dip kısmı kremsi bazlamik daha sonra temiz ve ferah. Böyle bir akışkanlık böyle bir geçiş böyle bir katman yok. Aklıma aşağıdaki replik geldi
Sadece şu üstteki paragrafı yazmak tam 5 saatimi aldı çünkü parfüm o kadar değişken ve katmanları o kadar net ki not aldığım şeyleri bile tekrar tekrar gözden geçirmek durumunda kaldım. O da yetmedi farklı zaman aralıklarında 3 farklı yere sıkıp kendi yazdıklarımı tekrar sorguladım. En nihayetinde yakaladığım noktaları sizlere anlatmaya çalıştım. Ama şunu özellikle belirteyim bu parfüm anlatılabilecek değil yaşanacak bir koku. O anı kendiniz yaşamanız ve güzelliğe kendinizi kaptırmanız gerekir. Kısaca kontrastların parfümü olmuş. Bir gövde gösterisi bir ders niteliğinde.
Her zaman yaptığım bir şey vardır, parfümü tarz ve koku olarak, kafanızda belirli bir kalıba oturtacak tanımlamar ve benzetmeler yaparım. Bu parfüm için aklınızda belirleyeceğiniz tanımlama; Feve Delicieuse ile Remember Me arasında bir tarz ve koku olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Ani, kış ve bahara uygun olmuş. Yaz aylarında gece kullanımı içinde uygun olabilir. Genel beğeniye son derece uyan bir yapısı var. Hem kadın hem erkek kullanımına son derece uygun tam bir unisex.
Kalıcılığı Extrait yapısıyla doğru orantılı olarak son derece iyi farkedilirliği de yine bu anlamda oldukça başarılı.
Parfüm önümüzdeki günlerde satışa sunulacak. Ülkemizde distribütörlüğünü Te-Ha kozmetiğin yaptığı markanın parfümlerine Home Of Scents ve Beymen de 50 ve 100 ml şişelerinde ulaşabileceğiz.
Küçük ama önemli bir ekleme yapayım. Murat ve Mert’in kardeşleri kadar çok sevdikleri ve elim bir kaza sonucu geçtiğimiz ay hayatını kaybeden Cem Karabacak’a adamışlar parfümü. Kutunun arkasında da Cem Karabacak anısına diye duygu yüklü bir not düşmüşler. Bizde buradan kendisine Allah’tan rahmet sevenlerine başsağlığı dileriz 😔
Yorum