Dünyamız bir pandemi sürecinden geçiyor, olumsuz anlamda en fazla etkilenen canlılardan olan biz insanlar da bu olumsuz durumu çok farklı biçimlerde yaşayabiliyoruz. Bu pandemi sürecinde özellikle koku hobisiyle ilgilenen bizler için yaygın hastalık belirtisi olarak kendini gösterebilen koku kaybı büyük endişe yaratmışken bu koku kaybının kalıcı hasarlar bırakabileceği, eski koku alma beceresine yüzde yüz oranında geri dönememe ihtimali olduğu yönündeki araştırmalar şok etkisi yarattı. Ben de bu yüzden tam tersine iyimser havayı artırmak amaçlı neredeyse bütün tv kanalları ve haber sitelerinde yer alan bu yeni haberleri sizlerle paylaşmak istedim...
Haberlerin detayları:
I.
"Corona virüsünün hücrelere girişini engelleyen burun spreyi geliştirildi
ABD’deki Columbia Üniversitesi’nde geliştirilen bir sprey corona virüsünün burunda ve akciğerde girişini engelliyor.
Uygun fiyatlı ve soğuk ortamda saklanması gerekmeyen burun spreyi gelincikler üzerinde denendi ve corona virüsünün emilimini engelleyerek koruma sağladı.
Sprey insanlarda işe yaraması halinde salgınla mücadelede yepyeni bir yol sağlayabilir. Buruna günlük olarak sıkılması halinde aşı gibi işlev görebilir.
Aylardır devam eden çalışma Columbia Üniversitesi, ABD’deki Cornell Üniversitesi, Hollanda’daki Erasmus Tıp Merkezi işbirliğiyle yapıldı.
Ekibin insanlı klinik deneylere devam edebilmesi için ek fona ihtiyacı var.
Araştırmanın yazarlarından mikrobiyolojist Dr. Anne Moscona patent başvurusunda bulunduklarını ve Columbia Üniversitesi olarak hükümetle ya da ilaç şirketleriyle temasa geçeceklerini belirtti.
Doğrudan virüse saldırıyor
Sprey doğrudan virüse saldırıyor. İçerdiği özel lipopeptit virüsün solunum yolu ya da akciğer hücrelerine tutunmak için kullandığı sivri uçlu proteinlerdeki amino asit dizisiyle tamamen uyumlu.
Bir virüs kendi RNA’sını hücreye enjekte etmeden önce hücre duvarına kaynaşmak için sivri uçlu proteinlerinin bir fermuar gibi açılması gerekiyor. Proteinler bu açılma sürecini tamamlarken sprey içindeki lipopeptit devreye girerek sivri uçlardaki amino asit zincirlerinden birine tutunuyor ve virüsün bağlanmasını engelliyor.
Araştımanın yazarlarından Matteo Porotto “Bir fermuar çekmek gibi ancak iki ucun birleşmesini önlemek için araya bir başka fermuar daha koyuyorsunuz” benzetmesiyle spreyin nasıl çalıştığını anlattı.
Çalışma için altı gelinciğe sprey uygulanarak ikili gruplar halinde kafeslere yerleştirildi. Her bir kafese placebo verilen iki gelincik ve bir-iki gün öncesinde corona virüsü bulaştırılan bir gelincik daha kondu.
Gelincikler de insanlar gibi burun yoluyla virüs kapabildiği için grip, SARS ve diğer solunum yolu hastlalıkları üzerine çalışan bilim insanları tarafından kullanılıyor.
Birlikte 24 saat geçirdikten sonra sprey uygulanan gelinciklerin hiçbirine virüs bulaşmazken placeo grubundakilerin hepsine bulaştı.
Araştırmanın yazarları virüs replikasyonun (çoğalması) tamamen engellendiğini belirtti.
‘Virüslü biriyle yatıp güvende olabilirsiniz’
Koruyucu spreyin burun ve akciğerlerdeki hücerelere tutunması 24 saat kadar sürüyor.
Dr. Moscona “İnsanlarda da bu kadar başarılı olursa virüslü biriyle aynı yatağı paylaşıp ya da corona taşıyan çocuklarınızla birlikte vakit geçirip yine de güvende olabilirsiniz” dedi.
Sprey en sık görülen dört corona virüsü mutasyonu üzerinde de başarıyla denendi.
Bugüne kadar başka laboratuvarlarda da corona virüsünün hücreler girşini engelleyen antikorlar ve mini proteinler geliştirildi. Ancak söz konusu ürünler kimyasal olarak çok daha karmaşık ve soğukta saklanması gerekiyor.
Lipopeptit içeren spreyler ise kuru bir tozdan hazırlandığı ve soğuk zincire ihtiyaç duymadığı için dünyanın ücra köşelerine kolaylıkla gönderilebilir. Bir doktor veya eczacı bu tozu su ve şekerle karıştırarak kolayca sprey elde edebilir.
Bugünlerde gündeme oturan bu yeni haber ise ülkemiz Türkiye'den:
II.
Türk bilim insanlarından corona virüse karşı burun spreyi
Bilkent Üniversitesi, Ankara ve Hacettepe Üniversiteleri ile işbirliğinde corona virüsün hücreye girişini engelleyecek burun spreyi geliştirildi. Hayvan deneyleri başarıyla sonuçlanan burun spreyi, şimdi gönüllüler üzerinde uygulanacak. Bilkent Üniversitesi Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (UNAM) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Urartu Şeker, spreyin salgını yavaşlatacağına inandığını söyledi.
Ankara, Bilkent, Hacettepe üniversitelerinden bilim insanlarının ortak çalışması sonucunda corona virüsünün hücreye girişini engellemeyi amaçlayan sprey geliştirildi.
Farklı biyolojik türlerden elde edilen DNA moleküllerinin, genetik mühendislik teknolojisiyle kesilmesi ve elde edilen farklı DNA parçalarının birleştirilmesi işlemlerini kapsayan rekombinant yöntemi sayesinde bir protein elde edildi. Burun boşluğuna sıkılan bu protein molekülü, virüsün hücreye girişine engel olacak.
Üretim ve tasarımı Bilkent Üniversitesi'nde, hayvan deneyleri Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakülkesi'nde yapıldığı, histolojik olarak hücrede meydana getirdiği değişikliklerle farklı organlar üzerindeki viral çoğalmaların Hacettepe Üniversitesi'nde incelendiği ilacın klinik öncesi test çalışmalarında olumlu sonuçlar alındı.
İlacın, insanlar üzerinde denenmesini sağlayacak faz çalışması için başvurunun önümüzdeki günlerde yapılması planlanıyor.
'VİRÜS PARÇALANIYOR'
Geliştirilen spreyle ilgili bilgi veren UNAM Öğretim üyesi Doç. Dr. Urartu Şeker, şu anda preklinik çalışmaları tamamladıklarını belirterek, rekombinant protein ile son 3 senedir influenza, kırım kongo kanamalı ateşi için çalışmalar yaptıklarını ve pandeminin başlamasıyla bunu hızlıca corona virüsle savaşta aktif bir ilaca dönebilmesi için çalışmalara başladıklarını anlattı.
Proteinin üretimini ve tasarımını genetik mühendisliğiyle yaptıklarını söyleyen Şeker, daha sonra virüsün üzerinde gerçekten bağlama potansiyeline sahip mi bunu anlamak için karakteri ettiklerini kaydetti.
Öncelikle virüsün üzerindeki 'diken proteini' adı verilen 'spike proteini' ürettiklerini belirten Şeker, "Bu spike protein çok fazla şeker grubu içeriyor. Bizim şekerlere bağlanan lektin proteinimizde virüsün o kısımlarına bağlanıyor. Bağlanması şu anlama geliyor; normalde virüs hücrenin içerisine girerken reseptöre bağlanan kısım adı verilen koronavirüsü diğer virüslerden ayrıştıran esas nokta var. Bizim amacımız reseptöre bağlanmasını engellemek. Bizim proteinimiz bağlanıyor ve virüs reseptöre bağlanamaz hale geliyor. Reseptöre bağlanamayınca çoğalamıyor çoğalamayınca virüs parçalanıyor" dedi.
'KORUYUCU ETKİLİ FONKSİYONA SAHİP'
UNAM Öğretim Üyesi Doç. Dr. Urartu Şeker, virüsün hücrenin içerisine girip çoğalamayınca bir süre sonra vücut tarafından yok edildiğini, ürettikleri proteinin de hücreye girişini engelleyen koruyucu etkili bir fonksiyona sahip olduğunu bildirdi.
Doç. Dr. Şeker, "Hayvanlara burundan verildi ve burundan verildikten sonra görüldü ki ilacı alan hayvanlarda almayanlara göre oldukça güzel bir koruyuculuk sağlanmış oldu. Bu çalışma şu anda tamamlanmış durumda ve faz sürecindeyiz. Şu anda faz başvurusu yapılmak üzere ve bununla ilgili işlemler yapılıyor. Bilimsel olarak raporlama kısmı da birkaç gün içerisinde tamamlamış olur" diye konuştu.
'PANDEMİDEN ÇIKILMASINA DESTEK OLACAK'
Bir deney tasarımının yapıldığını ve 200-300 gönüllü arandığını kaydeden Doç. Dr. Şeker, bu gönüllerin ya enfeksiyona maruz kalmış birbileriyle yaşayan insanlardan ya da sağlık çalışanlarından oluşması gerektiğini ifade etti.
Doç. Dr. Şeker, "Gönüllülere burun spreyi olarak verilecek. Spreyi aldıktan sonra da virüs maruziyetine kalmaları durumunda PCR pozitif hale gelip gelmedikleri bakılacak. Bu sprey çok düşük dozlarda etkili. Hücre kültüründe ve hayvan deneylerini yaptığımızda çok düşük seviyelerde etkinlik gösterdi. Çok fazla kullanılmasına gerek kalmayacak; ama gün içerisinde iki kere burundan yapılacak. Bununla insanların maske takmasını bıraktıracak bir durum olmayacak. Ama virüs dolaşımını engelleyip pandemi sürecinden çıkılmasına destek olacağını düşündüğümüz bir süreç olacak" ifadelerini kullandı.
'SALGINI YAVAŞLATACAK'
Doç. Dr. Şeşker, Covid geçirmemiş ya da yüksek riski olan kullanmak isteyen herkesin kullanımına açık olacağını kaydederek, "Üretim maliyetleri oldukça düşük. Düzgün kullanılırsa ve faz çalışmalarında bizim gördüğümüz etkiler görülmeye başlarsa salgını yavaşlatacağına inanıyorum" dedi.
Doç. Dr. Şeker, hızla üretilmesi için gerekli olan 'iyi üretim pratiğine' sahip ilaç firması ile görüşmelerde önemli aşamaya gelindiğini de kaydetti."
Yorum