Nereden geldi bu cesaret bilmiyorum ama deneyeceğim. Zor bir kokuyu kendimce anlatmayı deneyeceğim, çünkü "çok" beğendim.
2010 üretimli bu kokuyu yabancı forumlarda okuduğumda bir genel beğeni parfümü olmadığı çok belliydi, arada beğenenler çıkıyordu ama ağırlıklı olarak o kadar çok yerden yere vuruluyordu ki, standlarda gördüğümde "hadi şimdi denemeyeyim, üstüme başıma sıkınca diğer kokuları bastırmasın" dedim.. Sonra parfüm ortalıktan yavaş yavaş yok olmaya başladı. Zor kokuları, "kirli" hissiyatı veren kokuları seven biri olarak bu sefer kokuyu bulmaya çalıştım ama denk gelemedim.
Ta ki 1 hafta öncesine kadar..
Kokuyla ilk olarak dekant şişesinde tanıştım, koku kapağa bulaşmıştı, orta notalardaydı.. Dolayısıyla bir anlamda filme ortasından başladım. Çok ama çok sevdim.
Çünkü parfümde cesaret var, hafif kirli ve tozlu dumanlı bir hava var, ayrıca oldukça animalic. Misk kullanımı olduğu çok bariz.
Neden korkmuşum bu kokudan dedim kendi kendime, belki Fragrantica'yı istila eden Kuzey Amerikalıların saçma yorumları yüzündendir!
Koku "oriental" kategoride.
Notalar muhteşem! tam benlik. Ylang ylang, sandal ağacı, tütsü, gül, bal, kimyon, sedir ağacı.
Koku ile ilk tanışmam sıfır bir şişeden açılarak olsaydı mesela, belki tütsüyü daha net hissederdim ama benim hissettiğim tütsünün parfüme kattığı dumanlı, tozlu, kirli hava.
Bu kirlilikte tabii ki "kimyon"un etkisi de çok büyük. Baharatalı yemek yiyip terlemiş ve yıkanmamış bir vücut kokusu gibi ama işte o kadar değil, yani tam öyle değil !! O effekti vermiş Kürkçüyan, ama gözümüze sokmamış. Naifçe yapmış, biraz oynamış bizimle.
Parfümdeki bal, tatlı tatlı kokan bir bal değil, daha çok balmumunu hatırlatıyor ama öte yandan sandalağacı/ylang ylang ikilisine katılınca kremsi, hafif tatlımsı, hafif vanillic, ama hala oryantal bir kokuya dönüşüyor.
Sanki asi bir atın sakinleşmesi gibi bu kokunun ilerleyişi...
Yatarken sürdüğüm parfümü sabah tenimde kokladığımda, animalic tonda, misk ile karışık / hafif tatlımsı, ve bir miktar da o kirli havayı devam ettiren bir mucizeydi. Beni hem heyecanlandıran hem sakinleştiren garip bir havası var.
Bu arada L'Air de Rien hayranı biri olarak (hep kirlilikle, tozlu, "eski" olmakla suçlanmış bir parfüm) aralarında bir bağ hissettim.
Absolue Pour le Soir, L'Air de Rien'in daha cesur gibi geldi, hissettirdikleri de benzerdi.
İyi ki koklamışım, iyi ki tanışmışım bu parfümle
2010 üretimli bu kokuyu yabancı forumlarda okuduğumda bir genel beğeni parfümü olmadığı çok belliydi, arada beğenenler çıkıyordu ama ağırlıklı olarak o kadar çok yerden yere vuruluyordu ki, standlarda gördüğümde "hadi şimdi denemeyeyim, üstüme başıma sıkınca diğer kokuları bastırmasın" dedim.. Sonra parfüm ortalıktan yavaş yavaş yok olmaya başladı. Zor kokuları, "kirli" hissiyatı veren kokuları seven biri olarak bu sefer kokuyu bulmaya çalıştım ama denk gelemedim.
Ta ki 1 hafta öncesine kadar..
Kokuyla ilk olarak dekant şişesinde tanıştım, koku kapağa bulaşmıştı, orta notalardaydı.. Dolayısıyla bir anlamda filme ortasından başladım. Çok ama çok sevdim.
Çünkü parfümde cesaret var, hafif kirli ve tozlu dumanlı bir hava var, ayrıca oldukça animalic. Misk kullanımı olduğu çok bariz.
Neden korkmuşum bu kokudan dedim kendi kendime, belki Fragrantica'yı istila eden Kuzey Amerikalıların saçma yorumları yüzündendir!
Koku "oriental" kategoride.
Notalar muhteşem! tam benlik. Ylang ylang, sandal ağacı, tütsü, gül, bal, kimyon, sedir ağacı.
Koku ile ilk tanışmam sıfır bir şişeden açılarak olsaydı mesela, belki tütsüyü daha net hissederdim ama benim hissettiğim tütsünün parfüme kattığı dumanlı, tozlu, kirli hava.
Bu kirlilikte tabii ki "kimyon"un etkisi de çok büyük. Baharatalı yemek yiyip terlemiş ve yıkanmamış bir vücut kokusu gibi ama işte o kadar değil, yani tam öyle değil !! O effekti vermiş Kürkçüyan, ama gözümüze sokmamış. Naifçe yapmış, biraz oynamış bizimle.
Parfümdeki bal, tatlı tatlı kokan bir bal değil, daha çok balmumunu hatırlatıyor ama öte yandan sandalağacı/ylang ylang ikilisine katılınca kremsi, hafif tatlımsı, hafif vanillic, ama hala oryantal bir kokuya dönüşüyor.
Sanki asi bir atın sakinleşmesi gibi bu kokunun ilerleyişi...
Yatarken sürdüğüm parfümü sabah tenimde kokladığımda, animalic tonda, misk ile karışık / hafif tatlımsı, ve bir miktar da o kirli havayı devam ettiren bir mucizeydi. Beni hem heyecanlandıran hem sakinleştiren garip bir havası var.
Bu arada L'Air de Rien hayranı biri olarak (hep kirlilikle, tozlu, "eski" olmakla suçlanmış bir parfüm) aralarında bir bağ hissettim.
Absolue Pour le Soir, L'Air de Rien'in daha cesur gibi geldi, hissettirdikleri de benzerdi.
İyi ki koklamışım, iyi ki tanışmışım bu parfümle
Yorum