Duyuru

Çökme
Henüz duyuru yok.

Bugün Hangi Parfümü/Kokuyu Denediniz / Test Ettiniz

Çökme
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
Yeni Mesajlar

  • Deneme günlükler #6

    Jovoy Incident Diplomatique:
    Jovoy Turkiye'de henuz satilmiyorken ve ben de parfum meraklilari icinde henuz yeniyken, yurtdisindan bir dekant sitesinden aldigim ikinci posta paketin icinde bolca Jovoy vardi. Bu markaya o gunlerden beri ozel bir ilgim var. Bugun de sahip oldugum parfumlerden bir tanesiyle gideyim dedim ve keyif icin Incident Diplomatique siktim elime. Acilisi, devami, bitisi... gerçekten yüksek seviyede begendigim bi parfum. Puanli gidiyor olsaydim 9/10 diyecegim kadar... klasik paculi, vetiver parfumlerine benzemeyen, karizmatik, erkeksi, Private Label in biraz daha ele avuca sigabilen versiyonu desek yanlis olmaz. Sanki tasarlanirken, Private Label daki butun sivri kisimlari puruzleri giderilmis, aksam oturmalari, gezmeleri icin yeniden tasarlanmis gibi. Bu parfumde kucuk hindistan cevizi notasinin ayri bir dokunusu var. Yag haline sship oldugum icin asiri benzettim. Madeni bir dokunus var icinde insani kokladikca icine ceken. Benzine batirilmis vetiver ve paculinin dinlendirilip benzininin ucmus kurumus hali gibi sanki. Performansi bende fena degil. Kaliciligi, yayilimindan bir iki basamak geri gibi.

    Francesca Bianchi The Black Knight: Francesca hanimefendi bayiliyor bu tarz yogun ve agir calismalara. 2 3 parfumu haric kompozisyon fena. Kara Sovalye de yine Francesca nin imza tinisini icinde barindiran, saglam bir deri yorumu. Bu parfumu ilk siktigimda diger parfümleriyle icli dışlı bir acilis gozledim. Hatta bir ara elimdeki Etruscan Water i animsatti. Onun baslangicindaki balzamik hafif yagli tozlu his... icinde su var bu var diye yazabilecegim bi parfum degil. Kalitesi oldukca yuksek ve diger tum notalar, derinin hasmetine hizmet ediyorlar gibi... Yine sevilesi bir "agir basli" parfum cikmis. Deneme konusunda, bu tarz koyu, saglam, hayvansal deri severlerin denemesi daha isabetli olur. Uzerimde tasiyamayacagim kadar agir geldi bana ama muhtesem bi deri kokusu. 2 3 ml olsa elimde yillarca koklarim diyeyim bende nasil bir yer edindigini ifade etmek icin.

    Keyifli forumlar..
    Son Düzenleme cantona8; 23-05-20, 02:04. Tarafından yapıldı.

    Yorum


    • The People of the Labyrinths - Luctor et Emergo.. Hafiften yanalı 2-3 gün olmuş bir tahta masanın üstüne vişne suyu dökmüşler. Masada bolca da çiğ badem varmış. Sonra ertesi gün gidip koklamışlar bu olmuş. İlk 20 dakika geçtikten sonra hafiften boozy bir hava yaratıyor o yanık hal. Sonrasında hafifliyor. Bu noktada amberi oldukça andıran bir koku da geliyor ama uzaktan uzaktan. Rahatlıkla unisex denebilir, eğer vişneye özel bir gareziniz yoksa kullanması oldukça kolay. Ama uzun kullanımda bayar mı, onu bilemedim. Performansı gayet iyi, yayılım da ortalama üstü.

      Beğeni: 7/10
      Performans: 8/10

      Yorum


      • Bugün hem bayram öncesi mini bir temizlik hem de taşınma falanı filanı için odamdaki kitap ve koku kütüphanesini düzenlerken; 38 yıl önce almış olduğum dekantlardan denemiş ama sonrasında unutmuş ve koklamamış olduklarımdan 3 Xerjoff’a yöneldim tekrardan..:

        More than Words; Rose d’Arabie’den iki yıl sonra çıkmış daha da evvelindeki Santal Majuscule’ye kaçamak bir bakış atıp ikisinden de araklamaya çalışmış ama bunu yaparken unutmuş ki; günümüzdeki 385.697 öd/gül temalı çalışmadan biri oluvermiş çalamayaraktan...
        Beş para etmez ama kallavi fiyatıyla tecrübesiz müşterilerin cebindekileri çalarak yukarıda yapamadığı hırsızlığı bu şekilde telafi eder.

        Naxos; ah be yavrum ah be çocuğum... ben diyeyim 10 sen de 15 sene evvel ağabeyin Pure Havane limitli limitli kasıp kavurmamış mıydı ortalığı 5’te 1’i fiyatına hem de o zamanki haliyle senden çok daha rafine, güçlü ve kaliteli bir haldeyken..?
        Ayıp çok ayıp...

        Lira; olumlu ve olumsuz her haline tekrar tekrar aşık olunası bir kadın gibisin Lira!
        Hatırlamak ve unutmadığımı bilmek çok iyi geldi. Denk gelinebilecek en kaliteli vanilyalardan biri tabi hiç anlaşamadığım turunçgillerle uyumu da muazzam. Tatlılık dert değil çünkü o cüretkar fakat bir o kadar da şefkatli bir kadın. Çooooook evvelden daha gençken Lira’yı ilk kokladığımda içimden geçenleri de hatırladım bir anda: Modern zamanların feminen Jicky’si...
        10/10.

        Yorum


        • Guest's Avatar
          Misafir Yorumladı
          Yorumu düzenleme
          Unutma ki parfümler dünyasında geçen üç yıl biz zavallı ölümlülerin acınası hayatlarındaki 38 yıla bedel; sonu gelmez ucu bucağı olmayan bir trendler silsilesi... Xerjoff’ta bu zaman kaymasına yakalanmış olacak ki kısa zamanlı aralıklarla iki efsaneyi araklamaya çalışıp batırmış kaldı ki biz unutmamıştık 🙂 Jicky ise evet benim 6-7 yıldır dolabımda bulunan tüm parfümlerin anası. Benzetme; vanilya ekseni etrafındaki oyuncular üzerineydi doğru iki vanilya da enfes ve yine doğru kimse Jicky olamaz. 👍

        • mizansen035
          mizansen035 Yorumladı
          Yorumu düzenleme
          Jicky hem tatlı , hem keskin hem de hayvansal olup bütün bunlara rağmen mükemmel bir koku olmayı başarmıştır. More than words ben de sevemedim. Tek artısı performansı. Lira da evet vanilya ve narenciye birleşimini çok güzel işlemiş, o da başarısının farkına varmış olacak ki narenciyeyi çıkarıp bademi ekleyip italicayı itelemiş. (Umarım başıma bir şey gelmez ) pure havane mi naxos mu dersen ; naxos almam 5 tane pure havane alırım (270e bile tester var şu an ) param yine cebimde kalır.

        • Herod
          Herod Yorumladı
          Yorumu düzenleme
          mtw ve naxos için sonuna kadar haklısın yeni bir şey vadetmiyor sanki bu tarz kokular birbirinin taklidi gibi fiyatlar da rockefeller ve rothschild çocukları için.
          lira yı eti cin e benzetiyorum biraz daha kan portakalı ortaya çıksaymış bunaltıcı vanilya burnumu yormazmış seveni varsa denemediyse üretimden kalkmış l de lolita lempicka yı denemeli...

      • Orjinal yazı sahibi: Makedon View Post
        Bugün hem bayram öncesi mini bir temizlik hem de taşınma falanı filanı için odamdaki kitap ve koku kütüphanesini düzenlerken; 38 yıl önce almış olduğum dekantlardan denemiş ama sonrasında unutmuş ve koklamamış olduklarımdan 3 Xerjoff’a yöneldim tekrardan..:

        More than Words; Rose d’Arabie’den iki yıl sonra çıkmış daha da evvelindeki Santal Majuscule’ye kaçamak bir bakış atıp ikisinden de araklamaya çalışmış ama bunu yaparken unutmuş ki; günümüzdeki 385.697 öd/gül temalı çalışmadan biri oluvermiş çalamayaraktan...
        Beş para etmez ama kallavi fiyatıyla tecrübesiz müşterilerin cebindekileri çalarak yukarıda yapamadığı hırsızlığı bu şekilde telafi eder.

        Naxos; ah be yavrum ah be çocuğum... ben diyeyim 10 sen de 15 sene evvel ağabeyin Pure Havane limitli limitli kasıp kavurmamış mıydı ortalığı 5’te 1’i fiyatına hem de o zamanki haliyle senden çok daha rafine, güçlü ve kaliteli bir haldeyken..?
        Ayıp çok ayıp...

        Lira; olumlu ve olumsuz her haline tekrar tekrar aşık olunası bir kadın gibisin Lira!
        Hatırlamak ve unutmadığımı bilmek çok iyi geldi. Denk gelinebilecek en kaliteli vanilyalardan biri tabi hiç anlaşamadığım turunçgillerle uyumu da muazzam. Tatlılık dert değil çünkü o cüretkar fakat bir o kadar da şefkatli bir kadın. Çooooook evvelden daha gençken Lira’yı ilk kokladığımda içimden geçenleri de hatırladım bir anda: Modern zamanların feminen Jicky’si...
        10/10.
        More Than Words konusunda kesinlikle katılıyorum. Ekleyecek bir şeyim sadece şu olur; daha parlak bir açılışı var akrabalarına göre ve başlangıcı fena değil, sonrası kötü ve klişe...

        Xerjoff aslında bizlere Lira'nın ne kadar değerli bir çalışma olduğunu gösterdi. Lira'yı yüceltmek için Italica'yı çıkarmış olmalı?

        Naxos konusunda ise Pure Havane'yi bana sevdiren kokudur. Haliyle daha performanslı olduğundan tercih edilen Naxos olabilir. Ama Naxos daha kaba, keskin, sert bir koku olduğu için benim tercihim Pure Havane olurdu. Naxos'u sevmiyorum anlamına gelmiyor bu.

        Yorum


        • Deneme günlükler #7

          Min New York Moon Dust:
          Bu markayı birkaç sene önce ilk denediğimde menüde Shaman ve Old School Bench vardı. Amatör takiplerim sonucu bu ikilinin hoşuma gidebileceğini düşünmüştüm alırken. O zamanki izlenimim şuydu; Bu parfümlerde oturtamadığım kısımlar var. Niş mi designer mı arada bırakıyor sanki demiştim. Ama her ne olursa olsun fiyatı yüksek ve bu fiyata almayı düşünmem demiştim. Zamanla burun tecrübelendikçe tabi algı net değişiyor. Muhtemelen 3 5 yıl sonra bugünkü kokular yine farklı hissettirecek. Malum indirimler sayesinde ve denemek isteme arzusu ile splitti oydu buydu güzel fırsatlarla epey parfümünü denemiş oldum. Markaya ait artık düşüncem şu; Kendine has bir tarzı olan, pek başka parfümlere benzemeyen ama içinde birkaç parfümden parçalar olan, malzeme kalitesi iyi ve genel beğenisi yüksek kokular bulunduran bir marka. Meğerse ilk denediğim iki parfümü Shaman ve Old School Bench, güzel bir filmin başlangıcı imiş. Meğer bana göre denediğim en vasat iki parfümünden başlamışım. Momento, Barrel ve Dahab tecrübelerinden sonra bana kör alış yaptıracak kadar yükselmeme neden olan ilk parfümü Moon Dust ile birlikteyim nihayet. Açılışından bitişine kadar olan enteresanlık çizgisinde düşüş olduğu kesin. Çok komplike başlayıp, kuru bir is ile teni terk ediyor çünkü. Ama ilk ve orta kısım gerçekten kokunun karakterini yansıtıyor. Bois d Ascese'in odunsu kısımlarının alındığı, yanık tütsülü halini hayal edin ve çok az Irıs Nazarena damlatın. Evet açılışındaki ilk hava tam da böyle geldi. Kumaş kokusuna benzeyen bir havası var... Ama bu kısım çok uzun sürmedi. Orta kısıma geçerken, içinde garip ve ilgi çekici bir aromatik petrol yeşilimsi koku (Amouage Memoir Man'imsi karanlık yeşilimtrakliğa da benzetilebilir daha net fikir olması açısından), hafif bulanık ve yabani, bir parça lavanta ile terbiyelenmişçesine aromatik, rutubetli, yanıp suyla söndürülmüş bir kömür isi kokusu birleşimi. Özetle birkaç parfümü bir arada yaşatabiliyor gelgitleriyle. İsmi gibi tıpkı; toprak kokmuyor ama kuru kum kokuyor hissi bariz. Daha basite indirgemeye çalışırsak, kokunun tarifi söndürülmüş bir kamp ateşinin altındaki toprağın biraz yabani ot ile ezilmesi. Koku tabi ki bir parfüm olarak tasarlandığı için gayet giyilebilir. Tematik bir koku ve her daim kullanımı zor. Ortam seçer. Tam bir akşam kokusu ve serin ve esintili akşamlar onun için muazzam bir ortam oluşturabilir. Performansı şaşırtmadı denediğim diğer Min'ler gibi. Kalıcılığı tende epey yüksek oldu. Yayılımı ise bir puan gerisinden geldi. Tanıştığıma çok memnun olduğum bir parfüm oldu son zamanlarda.

          Min New York Dune Road: Bir gün sonra teslim aldığımda tıpkı Moon Dust gibi hemen denediğim bir diğer parfüm Dune Road oldu. Belki de son zamanlarda kendimi almaya ikna ettiğim en iyi kör alış parfüm. Dune Road bir yaz kokusu. Kremsi odunsu bir gövde üzerine kurulmuş. Haliyle aromatik bir odunsu yaz kokusu çıkıvermiş ortaya. Deniz yosunu, çimen, vetiver, tuz, beyaz misk ve driftwood denen, çevirisine göre dalgaların karaya attığı odun anlamına gelen enteresan bir nota. Böyle bir kokuyu oluşturabilecek bir materyal zor olsa gerek ama parfüm gerçekten de tuzlu sudan çıkarılmış yosunlu sotf odun gibi kokuyor. Şimdiye kadar benzerine rastlamadığım, Tirrenico ile Sel de Vetiver'in bazı kısımlarını anımsatan, beyaz misk kullanımının oldukça dengeli olduğu ki kokudan nefret edebilirdim de sırf misk yüzünden, sulu sulu yeşil bir başlangıca sahip, durdukça kremsileşen bir yosunun yerleştiği, tuzlu deniz efektinin, parfüm tenden ayrılana kadar asla onu terk etmediği, ormanlığın kenarındaki bir deniz kıyısında elde kitap ile gölgede otururken yüzünüze vuran deniz suyu buharcıkları gibi hikayesi olan bir parfüm. Şimdiye kadar beni derinden etkileyen deniz temalı kokulardan birisi Profumi del Forte Tirrenico idi. İkincisi de Dune Road oldu. Parfüm nispeten geçişleri hissettirebiliyor ve yayılımı ilk 1 2 saat çok iyi. Kalıcılığı da yeteri kadar tatmin edici. 6 saat oldu ve hala koklayabiliyorum elimden. Bir yaz parfümüne göre gayet iyi veriler bence. Moon Dust kadar komplike olmayan ama ondan bir seviye daha keyifli ve hemen hemen herkesin sevebileceği uysal yapısıyla bu yazlık benden tam not aldı Bol bol kullanırız artık...

          Parfums Dusita Le Sillage Blanc: Dusita markası çok garip bir marka bana göre. O kadar değişik parfümleri var ki. Yani denediğimde "evet bu kesinlikle Dusita'nın tarzı" diyebileceğim bir kompozisyon hiç oluşmuyor kafamda. Gerek Issara, gerek Le Pavillon D'Or, gerek Erawan, gerek Oudh Infini... Denediklerim gayet kaliteli içeriklere ve malzemelere sahipti ama bir şeyler bu markada da kafamda bir türlü oturmuyor. Tam evet oldu dediğimde, hım yok bu kısım biraz olmamış dedirtiyor. Bunu kendi sanatları olarak kasıtlı yapıyorlar ise saygım sonsuz. Ama tesadüfen gelişen bir durum ise beğenmedim diyebilirim. Le Sillage Blanc, şipre sınıfında değerlendirilmiş. Sarı ve yeşil otlar-çiçekler üzerine kurulmuş, deri, tütün ve meşeyosunu ile sabitlenmiş, her hali erkeksi, yabani, ele avuca sığmaz bir kokusu var. Hırçın bir galbanum ve artemisia hakimiyetinde gidiyor. Çok yüksek kalıcılığı ve yayılımı oldu tenimde. 14 saate girecek, hala kokuyor namert. Bir önceki Dusita denemem Le Pavillon D'Or idi. Yüksek beklenti içindeydim. Sırf oak (meşe) kullanımını merak ettiğimiz için almıştık bir dostumla. Ama o bizi hayal kırıklığına uğratmıştı. Onda da uyumsuzluklar vardı. Dolayısıyla sonraki karşıma çıkacak Dusita'ya merak haznemde yer kalmadı Elimdeki Le sillage Blanc dekantını bitirirsem yenisini aramam. Ha bu arada koku akrabalığı olarak verebileceğim bir örnek bulamadım ama Christopher Street ile aklıma gelmeyen bir parfümün ortası gibi. Adını hatırlayınca yazacağım...
          Edit: Adını hatırladım. Papillon Dryad tarzında, onun biraz daha Christopher Street ile ortalanmış hali gibi...

          Carner Barcelona Botafumeiro: Carner markası bir dönem ülkemizde belli bir ürün yelpazesiyle erişilebilir konumdaydı. Özellikle Black Afgano tarzından dolayı Cuirs oldukça adından söz ettirmişti. O eski günlerden hareketle markaya olan sempatim diğer parfümlerini de denemek için bir yol açtı. Black Calamus, Sandor 70's, Costarela, El Born ve Botafumeiro denediğim parfümleri oldu. Hemen hepsi bir yere kadar iyi, ama farklılık veya özellik vaadetmeyen, çokça benzerleri olan tipte parfümlerdi. İçlerinde sadece El Born ve Botafumeiro biraz sıyrılırcasınaydı. El Born için net olarak ELdO Bijou Romantique kafasında bir parfüm diyebilirim. Tam bir ladykiller tatlılığı, hoşluğu, sempatikliği, yumuşaklığında. Başlıkta adı geçen Botafumeiro ise El Born'a biraz yakın, başlangıcında hafif reçinemsi ve tütsülü, aromatik, amberik, koyu beyaz çiçeksi bir şey. Parfüm oldukça kalıcı tende. Durdukça tütsü daha ön planda olmaya başlıyor ve buradan sonra başka bir parfüme pek benzetemiyorum. Kalite olarak belli seviyenin üstünde ama fiyat olarak çok daha iyi alternatiflerin bulunabileceğini söylemeliyim. Kısaca keyifli bir koku ama size özel hissettirir mi orasından emin değilim.

          Herkese bol kokulu forumlar...
          Son Düzenleme cantona8; 23-05-20, 02:04. Tarafından yapıldı.

          Yorum


          • connoisseur
            connoisseur Yorumladı
            Yorumu düzenleme
            Moon Dust hakkinda cok olumlu yorum okudum ve tarzima da yakin oldugunu dusunuyorum zaten ama ozellikle farkli ya da siradisi bir yazlik parfum arayan benim gibi kisiler icin sanirim Dune Road bicilmis kaftan gibi duruyor Cok tesekkurler.

          • mizansen035
            mizansen035 Yorumladı
            Yorumu düzenleme
            Merak etmeye başladım moon dust. Shamandan sonra. Özellikle.

        • Parfum de Marly Herod: Markanın bir çok parfümünü denemiş olmama rağmen en çok merak ettiğim kokuyu deneme fırsatım bugüne kadar olmamıştı. Bir çoğunuzun daha önce bu parfümü denemiş, kullanmış veya bu parfüm üzerindeyken bir çok güzel anısı dahi olmuştur fakat bize yeni kısmet oldu Markanın hiçbir parfümünü sevememiş biri olarak Herod'dan beklentim her geçen gün azalmış ve bu parfümle PdM macerasını kapatacaktım. Baharatlı, tarçınlı ve ben tatlı bir kokuyum sinyalleri vererek açılan parfüm dakikalar içerisinde tütünlü bal gibi kokmaya başlıyor. Burnu yakan baharat hala içeride kendini gösteriyor. İlerleyen saatlerde koku hafiflemeye ve tatlılığını yitirmeye başlıyor. Kalıcılık anlamında koku grubu ve fiyatını düşünürsek hayal kırıklığı yarattı. Akşam üzeri bileğime sıktığım parfüm 8-9 saatin sonunda yok olmuş durumda. Kumaşta muhtemelen çok daha uzun süre kalacaktır ki tam bir kış kokusu olduğunu düşünürsek kazaklarda tam günü göreceğini düşünüyorum.

          Genel anlamda kesinlikle beğendiğim şişeli almak için sıraya girmeyeceğim parfüm oldu. PdM defterini de 8-9 civarı parfüm denedikten sonra kapatmış oldum.

          Issey Miyake Sport: Üzerine methiyeler dökmeyi gerektirecek kadar kompleks bir yapısı olmadığı için çok kısa keseceğim. Orjinal DNA'yı andıran, basit, serinletici, düşünmeden kullanıma uygun ve mutluluk verici bir narenciye kokusu. Açılışından itibaren limonsu havası hiç kaybolmuyor. Greyfurtla birlikte ağız sulandırıcı hal alıyor. Sabunsu bir vetiver kullanımı var ama çok baskın değil. 5-6 saat civarında bir etkisi var. Uygun fiyatlı güzel bir seçenek yaz için.

          Issey Miyake Oceanic Expedition: Sporta göre daha karışık. Neroli ve petitgrain ile okyanus temalı bir daha koklamamıştım, çok keyifli olduğunu düşünüyorum. Üretimi durmuş sanırım yada ülkemizde satılmıyor, bilemiyorum. Uzun kullanımda sıkabilir ama hiç fena değil, denemeye değer bir çalışma.
          Son Düzenleme UmuTzn; 17-05-20, 23:08. Tarafından yapıldı.

          Yorum


          • Kullanıcı adımdan da belli olacağı üzere kendi çapımda fazla kasmadan ilk defa yorumlama yapmak istedim siz sayın forumdaşlara duyrulur.

            Armani priveive bois encens:
            normalde bu kokuyu hiç merak etmiyordum fakat cdg avignon bulamadığım için yorumlara bakarak orasından burasından bezetildiği için aldım.
            Açlışı keskin hatta acımsı bir baharatla geldi gerçekten açılışı sızlatıyor,labdanum varmış içinde zamannda bitkisel ilaç yapımında kullanılıyormuş ve malum bana eczane raflarını anımsattı, biraz zaman geçtikçe küçücük bir odada tütsü yakalım ve yanında naftalin olsun işte parfüm bence böyle devam ediyor.

            Cdg vettiveru:
            Çok merak ettgm bir parfümdü kendisi , amma beni tatmin etmedi neden? Bence vetiver çok geride bergamot ve beyaz çiçeklerin ön planda olduğu sönük ve kuru bir vetiver ,kimilerine göre sycomore un giyinebilir haliymiş , bu bir hakaret bence yada benim sevebilcegm bir vetiver yorumu değil bu , ama yazın gider zaten yazlık pek seçeneğim yok maalesef bunu almam en azından benm için bir seçenek oldu.

            Cdg black:
            Bugünün kazanan arkadaşı
            İlk sahnede karabiber vurgusu hapşuruk tutmadı iyi ki 🤔 ilk karabiber koklayışım,kısa süre sonra tütsü devreye giriyor bence tütsü kullanımını cdg gayet güzel yapıyor bazen romantik bazen gothic , ve bu arada parfümde belirgin şekilde meyanköküde var hissediliyor.Genel beğeniye uygun olmadığını düşünerek bugun benim favorilerim arasına girmeyi başardı.Teşekkürler CdG

            Yorum


            • Guerlain Aqua Allegoria Coconut Fizz: Hindistan cevizi notasının baskın olmasıyla ilgimi çekmeyi başaran ve denemeye değer gördüğüm parfümlerden kendisi. Hindistan cevizli bir kaç parfüm denemişimdir ama hiçbirinde o hissi tam olarak alamamıştım. Fakat Coconut Fizz tam anlamıyla hindistan özü gibi kokuyor. Bunu destekleyen su hissi var ki bu sulu meyve olarak tanımladıkları notadan geldiğini düşünüyorum. Kuruduğunda ise hindistan cevizi etkisi çok azalmış, hafif bir çiçeksilik ve tatlılık kalıyor. Unisex olarak pazarlanan bir parfüm ama bence feminen tarafta. Erkek kullanımı için çok doğru bir tercih olmaz ama hindistan cevizi özelinde denemeye değer. Kalıcılık zayıf maalesef. Ferah, meyveli, tatlımsı ve ana vurgu hindistan cevizli olarak tanımlayabilir kokuyu. Kör alışa uygun şayet bu tip kokuları seviyorsanız. Benim için hayal kırıklığı olmadı ama çokta sevdiğimi söyleyemem kalıcılık ve kadınsı tarafının ağır basmasından dolayı.
              Son Düzenleme UmuTzn; 19-05-20, 19:28. Tarafından yapıldı.

              Yorum


              • Must de Cartier Pour Homme Vintage


                Klasik eski kafa bergamot-karanfil açılışı, acı turunç kabukları ve bergamotun çiğ mint havasıyla aromatik bir başlangıç. Metalik his taşısa da açılışı gayet kaliteli, ama benzersiz değil. Çok kısa süren açılışın ardından altlarda hissedilen dolgun, kararında tatlı ve kararında pudralı, odunsu dokunan ılık vanilyaya eşlik eden hem acı hem de fazlasıyla tatlı tonlar taşıyan, tozlu, fakat katılaşmış bir toz kadar yoğun ve boşluksuz, fazlasıyla gerçekçi, arasıcak olarak sunulan topak toprak bir tarçın mevcut.

                Açılıştaki turunçların asitinin kaçmasıyla birlikte sakinleşen yeşil yapıda hissedilen, herbal ve yabani yönü fazlasıyla kuvvetlendirdiğini düşündüğüm defne, çay ve kişnişten, kendine ayrı bir çizgi oluşturmuş Obsessionımsı bir akor hissedilmekte. Arasıcakla harmanlanmış ve yabani herbal yapı ile süslenmiş ana yemek de sanırsam bu kısım. Bu iki yapı arasında çizgi görevi gören serin, buruk ve mayhoş bir kısım da mevcut. Bu kısmı pek yakalayamadım, detaylandıramıyorum.

                Ek

                Geçişleri fazla bekleyemeden duşa girdim maalesef. Suyun bileğime değmesi ile birlikte yükselen paçuli oldukça şaşırtıcıydı yalnız. Fazlasıyla topraksı, hatta çamursu, herbal, kirli ve acı. Sağnak yağmurlu havada artık çamurlaşmış ve seyrek yeşil otlarla donanmış bir bağ bahçe bir şeyde botlarımla yürüyorum. Bastıkça zemin ayağıma göre esniyor ve ayağımın izi zeminde kalıyor; zeminden bir parça da botumun tabanında. Seyrek otlardan kopmuş birkaç parça ile. Hemen bi düzlüğe çıkıyorum ve ayağımı köşesi düz ve ince kesitli bir mermere siliyorum. Evet işte orada kalan dışkımsı görünümlü çamur kokusu bu. Earthy kavramının çok net bir karşılığı. Su temas ettirmeyip geçişleri karıştırmasaydım bununla karşılaşır mıydım, deneyeceğim.

                Must de Cartier Pour Homme her ne kadar bana öğrenci evinde kireçten sararmış ve asla temizlenemeyen çaydanlığımızda evde kıyıda köşede ne baharat ot bulduysam içine boca ederek demlediğim aşırı niteliksiz çaylarımı ve Obsession bazlı bir Jagermeister’ ı hatırlatmış olsa da bunların dışında teknik olarak değerlendirirsek; hem retro hem de milenyum, hem yaşlı hem de genç. Hatta tüm bunların arasındaki bir köprü.

                Retro demişken

                Yorum


                • Orjinal yazı sahibi: cantona8 View Post
                  Deneme günlükleri #3

                  The Different Company Oud for Love:
                  Marka altında Bertrand Duchaufour'un imzasını taşıyan kokulardan ikisi, Oud Shamash ile birlikte dekantını almadan önce "oud" içerikleri nedeniyle ve oud ile aramın hiç iyi olmaması nedeniyle kırk kez düşündüm. Yorumlarına baktığımda içime su serpen birkaç yorum ardından almaya karar verdim. Bir kere "oud" tıpkı Min New York Dahab'daki gibi müthiş yumuşak odunsu demeti şeklinde verilmiş. O kadar yumuşak ve pürüzsüz bir oud haline gelmiş ki, sanırım özel bir kaç işlemden geçirilmiş, vanilyaya, karamele, ambere yatırılmış, sütle fırınlanmış, çiçek tozuyla baharatlanmış... Başlangıcındaki hafif boozy hava da cabası. Ortaya da hafif amberimsi pudralı tatlılıkta sıcak bir baharat-odun kokusu çıkmış gibi. Karabiber, tarçın, kimyon karışımı gibi ama hafif etkili. Odunsu gövde sapasağlam. Başlangıcı oldukça canlı ve yüksek enerjili çiçeksi temiz koku demeti. Orta kısmı ise karamelize edilmiş amber ve oud. Koku o kadar kaliteli ve derinlikli ki faz faz her şeyden biraz var gibi. İçeriği açıp karşınıza koyduğunuzda orada yazan notaların büyük çoğunluğunu seçebilme ihtimaliniz var. Ben o kadar nota seçemiyorum ama tahminimce birçok notanın bir araya gelmiş olması ve kullanım şekilleri bu merdivenleri oluşturmuş. Bu kadar farklı nota ailesinden böylesine anlamlı bir koku çıkması da büyük başarı bence. Özellikle ortalardan itibaren tam bir konfor kokusu oldu bende. Fark edlirliği fena değil ama kalıcılığı yüksek olacak gibi. Bir edit yaparım ilerleyen saatlerde muhtemelen. 8/10

                  The Different Company Oud Shamash: İçerik olarak fazlaca ilgimi çeken Oud Shamash ilk fısın ardından oldukça kaliteli bir koku olduğunu hissettiriyor. Başlangıcı tatlımsı sıcak baharatlar ile yapıyor ve hafif odunsulaşmaya başlayarak, yumuşak, çok konforlu, gevşeten, Oud for Love'a nazaran daha keskin ve diri odunsu bir kokuya evrilmeye başlıyor. Bu iki koku odunsu kökleri itibariyle birbirlerine çok benziyorlar. Diğeri kabaca daha karamelize bir tatlılık içeriyor. Bu ise daha kuru ve topraksı, amberimsi, odunsu. Kullanım olarak gayet sakin ve yüksek kullanılabilirliğe hatta genel beğeniye bile yakın. Bunu da çok sevdim... İki oud parfümü de son zamanlarda Dahab ile birlikte denediğim ve en çok sevdiğim oud kokuları oldular. Ben ne güzel içinde oud gördüğüm kokulardan uzak durup önemli bir parayı cebimde bırakmayı başarmıştım Bu oudlar gayet modern ve batılı. Hatta bir ouda göre temizler bile. Karakter olarak oud olduğunu anlamanız bile biraz zor hatta koklarken. Kesinlikle denenmesi gereken 3 oud söyleyeyim size. Armaf oudlarından sıkıldıysanız alın size modern ve batılı tertemiz oud yorumları... Min NY Dahab, TDC Oud for Love ve Oud Shamash... 8/10
                  Edit: Parfümler Bertrand Duchaufour'un ellerinden çıktığı için zaten başlangıçta bir albeni yaratmıştı bende ama işin inceliğinin Loatian Oud'un kullanım şeklinin olduğu kanaatine vardım. Shamash da Love da gerçekten zarif ve ince, dengeli bir oud (Loatian oud) söz konusu ve inanılmaz pürüzsüz. Ben şok! Her kullandığımda çenemi düşürüyor.
                  Son Düzenleme cantona8; 23-05-20, 02:03. Tarafından yapıldı.

                  Yorum


                  • mizansen035
                    mizansen035 Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    E başka alternatif var mı vintage parfümler için. Adamlar da sanırım bu olayın farkında

                  • Abbathdoom
                    Abbathdoom Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    Vintage spliti yapılsa bile fazla talep göreceğini sanmıyorum. 🙁

                  • cantona8
                    cantona8 Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    Alternatifler vardi eskiden... ama simdi ulasmak da bulmak da zor. Cunku her sey bir sektor oldu gun gecmiyor ki instagramda yeni bir split sayfasi acilmasin.

                • Min NY Shaman;
                  Benim nazarımda yeşillikleri açısından Olfactive Studio Panorama’nın, odunları yönünden de FM French Lover’in fersah fersah gerisinde kalan çirkin yeşil. Füzyon olmamış, zayıf ve kompozisyonun gidişatında büyük hatalar var hard disc okumuyor ve devamlılık problemli; lineer saysam o hali de berbat. Tıraş...

                  Min NY Dahab;
                  Beğenmeyeni çıkmayacak derili, yanıklı ve yumuşak tatlı reçineli odun parfümü. Fark yaratmıyor...

                  Masque Milano Tango;
                  Aromatik maskülen misklerle yapılan büyük bir patlama, klasik labdanum/amber gövdesi ile oturuş, sıcak baharatlar ile unisex çizgisine geliş ve vanilik reçinelerle Guerlain kafası feminen yüz ile veda...
                  Dengeler, tutarlılık, gidişat ve genel kimlik ile parfümün adının uyumu harikulade. Tango’yu icra eden çiftin o yakın, sert ve hızlı figürler ile taşıdıkları farklı parfümlerin bir potada eriyişi, evliliği ve ortaya çıkan çocukları misali Tango. 10/10.

                  Yorum


                  • caliban
                    caliban Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    Tango’ya katılıyorum. Kıyafette kalan kokusu hep feminen gelmiştir bana.

                  • cantona8
                    cantona8 Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    Tango uzerine egilinmesi gereken ayri bir dunya bence de..

                  • mizansen035
                    mizansen035 Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    Şu tangoyu bir iki yerde daha okumuş merakım artmıştı. İyi midir. Kötü müdür. Nasıldır.

                • # Bois 1920 Parana #

                  İtalyan markalarına olan zaafiyetim ahh... Bois 1920 ile tanışıklığımız Xerjoff'tan da eskiye gider Oro ve Dolce di Giorno sayesinde. Hatta o dönemleri hatırlayanlar Come la Luna, Classic 1920 vs gibi parfümleri de hatırlar. Bir dönem uygun fiyatlara ulaşılabilir konumdaydılar. Şimdilerde kafa parfümleri pek tercih edilen fiyatlarda değil. Neyse... Oltremare, Verde di Mare, Sopra Il Mare, Insieme falan derken markanın artık yazlık ve genel beğeniye açık parfümler üzerinden gitmeye çalıştığı belliydi. Keza tepe parfümleri olan Oro'yu neredeyse discontinued fiyatlarına çıkarıp bir de ona flankerlar eklemesi sonrasında saygımı hepten kaybetmeye başlamıştı. Derken yine son yıllardaki modaya uyup Aventus familyasından bir koku çıkardılar. Kaliteli bir akraba tabii ki yakışırdı da 1920'ye. Peki bize ne vaadediyor Parana? Aventus'tan ziyade Hacivat kafasında, neredeyse Hacivat hatta... Beyaz misk kullanımına kadar çok benzettim. Aralarındaki nüans bence limonu Hacivata göre daha belirgin. Güzel bir pembe gül dokunuşu ile gönüllere akmayı hedeflemiş, başlangıcındaki huş ağacı ile de alın size dumansı yazlık deyip kandırıvermiş bir parfüm. Çünkü ilk 5 dk'dan sonra dumansılık kayboluyor. Özünde diri bir koku olsa da yayılımı bir Hacivat değil. Ortalama seviyede bir yayılım ve orta-üst bir kalıcılığa sahip Parana. Bois 1920'nin son zamanlarda çıkardığı sucul, deniz temalı çiçeksi citruslu aromatik parfümleri kervanına akuatik olmayan dalda, İtalyan tarzında, kendine has diyemeyeceğim bir Aventus akrabası. Avrupa'da kolay ulaşılabilir bir fiyattan satılmıyor sanki. 175€'luk fiyat etiketi bence çok fazla. Ama 100ml Aventus'un 250€ civarından başladığını göz önünde bulundurursak fena fiyat da değil gibi oluyor. Paradoks oluşturmaya gerek yok. Bir gün ülkemize Oro ve Dolce'ye nispeten uygun fiyatlarla giriş yaparsa denenebilir de kullanılabilir de. Ama 1500-1600₺ bandında 100ml Hacivat'a ulaşılabilirken Parana'nın pek şansı yok gibi fiyat yönünden. Parfümör, son iki yıldır Bois 1920'ye 7 parfüm katmış, ismini ilk okurken Cristiano Ronaldo gibi algılayarak (beynim hala gözlerimden önce okumaya çalışıyor, aklım hala futbolda..) Cristian Calabro olduğunu gördüm. Hakkında pek bilgim yok kendisinin...

                  Saygılar.
                  Son Düzenleme cantona8; 23-05-20, 02:03. Tarafından yapıldı.

                  Yorum


                  • furkan1001
                    furkan1001 Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    Aventus akımı tayfasından gına geldi herkes mutlaka bir tane aventus akımı parfüm yapıyor ne aventusmuş be bu kadar tarzı taklit edilen parfüm tarihinde başka parfüm var mı yok valla helal olsun oliver creed’e bir kez daha tebrik ediyorum kendilerini 🙃

                  • cantona8
                    cantona8 Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    Resmen cag acmis degil mi

                  • protectedsugar
                    protectedsugar Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    Her kitap evinin ayakta kalması için en az bir "çok satanı" olması gerektiği bir. Her parfüm evinin de Aventusvâri bir türevi olması gerekiyor herhalde..çünkü sonsuz kaynak hiç kimsede yok...halka istediğini vermek lazım :-) Halkın gücü Hakkın gücü herhalde .-)

                • Nicolai-New York İntense

                  Kült bir çalışma 1989 da ki ilk versiyonundan bugünlere bir maskulenlik abidesi. Başlar da bir turunçgil kokusuyla açılış yapıyor sonrasında meşe yosunu ve lavanta çok başarılı akort edilmiş notalar sanki 40 yıllık yahudi bir ustanın elmastan mücheverat yaptığı gibi naif,birbiriyle uyumlu. Parfümün geçişleri notaların bağlantısı çok güzel zamansız bir parfüm dedikleri tam olarak bu parfüm oluyor galiba. Daha önce okuduğum yorumlara kısmen katılıyorum jagleri birazcık anımsatıyor. Maskülen çalışma nasıl olur işte bu parfüm bunun cevabı parfümörüne büyük saygı duyuyorum ve teşekkür ediyorum böyle bir çalışmayı bizlere sunduğu için. Kullanıcı yaş aralığı yaş istiyor ve kesinlikle spor giyimle kullanılacak bir parfüm değil sweatshirt filan çok sırıtır. Şık bir gömlek şık bir ceket ve new york intense işte karşınzda tam bir beyefendi. Parfümün kalıcılığı çok iyi duş aldım ki çok iyi temizlenirim hala çok hafif kokusu geliyordu yayılım da kalıcılıkla orantılı naif ama sürekli yayılan bir projeksiyon. Bu parfümü dünyanın en karizmatik en şık giyinen en beyefendi insanına zihnimde yakıştırdım. Kendisinin buraya bir fotoğrafını bırakıyorum ve kendisin bu parfümü kullanmasını benim bu kokuyu kendisi üzerinden duyumsamak isterdim.

                  Koku: 9/10
                  Yayılım: 9/10
                  Kalıcık : 9/10
                  Ekli Dosyalar

                  Yorum


                  • protectedsugar
                    protectedsugar Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    Luca Turin New York Intense beş yıldız verdiği için beklentilerim çok yüksekti; bundan dolayı biraz hâyâl kırıklığına uğramıştım. Issız adaya mahkum olurken hangisini yanına almak istersin: New York Intense mi? Cuir Cuba Intense mi? Ya da Patchouli Intense mi? sorusuna benim cevabım "Cuir Cuba Intense" olurdu...ama mâlum renkler ve zevkler tartışılmaz.

                  • cantona8
                    cantona8 Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    Cuir Cuba, bahsettigin ortamda benim de secenegim olurdu sanirim. NY Intense icin dusuncem zaten belli ama kullanim alani cok dar. Iste oncelikler ve tercih nedenleri cok etkiliyor parfum secimini.

                  • protectedsugar
                    protectedsugar Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    ..aynen..
                    Son Düzenleme protectedsugar; 28-05-20, 16:19. Tarafından yapıldı.

                • Sospiro Ouverture: Epey beğendim. Çok yumuşak bir koku. Hafif medikal hava var ama ilk defa bu havadan rahatsız olmadım. Parfüm bana biraz PDM Carlisle'nin beklemiş halini hatırlattı.

                  Gucci Intense Oud: Açılışı sanki klasik oud parfümleri gibiydi. Oud notası hızlıca kayboldu, yerine Mancera Hindu Kush'un açılışının biraz daha az yeşil hali geldi. Kötü değil ama Hindu Kush varken bu parfüm benim için gereksiz.

                  Franck Boclet Heroes:Açılışı aşırı karmaşık bir koku. Zaten Fragrantica'da da çok fazla nota görünüyor. Ama sanki yarım saat içerisinde notaların kavgasını Hindistan Cevizi ve patchouli kazanıp öne çıkıyor. Çok sanatsal bir çalışma ve hoşuma gitti. Bu kokuya geçmişte katıldığım bşr splitte şişeli talip olmuştum. Dolmadığı için anlamamıştım. Keşke dolsaymış.

                  Unique Luxury İzmir: Firmanın Akdeniz isimli facia parfümünü denedikten sonra firmadan uzak durmaya karar vermiştim ama yine de bunu da denemek istedim. İyi ki de denemişim. Mükemmel bir yazlık. Ananas ve iris uyumu bu kadar mı güzel verilir. Feminenlik de hissettirmedi. Bana göre ünlü iki ananas parfümü Hacivat ve Aventus'tan çok daha güzel. Herkesin denemesini tavsiye ederim.

                  Xerjoff More Than Words: Bu parfüme de bayıldım. Gurme olarak nitelenendirilebilecek bir parfüm olmasa da bende o tarz bir etki yarattı. Sanki viski tarzı bir havası da var. Güllü viski gibi. Maalesef hacı yağı olarak damgalanma riski de yok değil onu da not olarak düşmek lazım.

                  Linari Mare Pacifico: Açık ara deneyimlediğim en iyi aquatik. Yosun ve aquatik notalar çok hoş verilmiş. Mancera Wave Musk'u çok övmüştüm ama bu çok daha iyiymiş. Gerçekten iç ferahlatan bir kokusu var.

                  Jpg Kokorico: Efsane LIDGE'nin çok benzeri. Ben LIDGE'yi aşırı doz patchouli kullanımından dolayı sevmiyorum. Edt'si çok daha güzel. Bu parfüm de extreme versiyonununa benzediği için sevemedim.

                  Serge Lutens Le Participe Passe: Aşırı doz kimyonun diğer notalarla başarısız bir harmanı olmuş. Hiç beğenmedim. Çok rahatsız edici bir parfüm.


                  Yorum


                  • Hiç bir şekilde beklentim yoktu. umarım # Bol v'li Split' # 'den gelen dekantı beğenmem böylelikle şişe masrafından kurtulurum diyordum ki;

                    Maalesef öyle olmadı. Tom Ford Beau de Jour Çarpıcı, etkileyici ve büyüleyici çıktı. Abartmayı sevmem belki farkında olmadan abartıyorumdur, çabuk sıkılgan birisi olarak eğer unutmaz isem 3 ay sonraki fikrimi belirteceğim.

                    Bu yıl olmasa bile önümüzdeki yıl mutlaka piyasaya (tester, sahte, açık, klon) yoğunlukla düşecektir. Yani her yerde karşınıza çıkabilir. Benim için notalar pek mükemmel görünmese bile Tom Ford genel beğeniye uygun harika bir iş çıkarmış. İlk başlarda pudralı, damla sakızı andırıyor. Açılışında nane biberiye lavanta çok hoş, ve devamında da gayet güzel.

                    Rive Gauche ve Davidoff Zino denemedim fakat Tom Ford efendi markasal avantajı sayesinde Beau de Jour neden ön plana daha çok çıkabileceğine hak veriyorum; sır olmayan yöntem "PAZARLAMA". Birde tarz olarak Creed Viking'e özenildiğini düşünüyorum.

                    Bana göre ilginç; Sebamed Kompakt Sabuna birazcık benzettim. Kendi kendime hep derdim bu sabunun parfümü yok mu diye.



                    Sonradan ekleme: Bileğimdeki tek fıs 16 saat sonra geçti. Kalıcılık harikulade fakat slaj düşük sanıyorum.
                    Son Düzenleme hlttmz; 30-05-20, 18:16. Tarafından yapıldı.

                    Yorum


                    • cantona8
                      cantona8 Yorumladı
                      Yorumu düzenleme
                      Ben de kisa yoldan Rive Gauche ve Zino nun kalite bir ortasini bulmuslar diyebilirim

                    • hlttmz
                      hlttmz Yorumladı
                      Yorumu düzenleme
                      kopya çekmekte bir sanat haline geldi

                    • cantona8
                      cantona8 Yorumladı
                      Yorumu düzenleme
                      Valla kim daha iyi pazarlarsa... Forumda bir cok kez taklit edildigi dusunulen parfumlerin, aslinda "taklitlerinden" daha sonra ortaya cikmis olduguna şahit olduk. Yani taklit diye sanilan parfum megerse orijini imis
                  İşleniyor...
                  X