Rania J. Habanero... Tezek ve hayvansal deri arası zorlayıcı kokusuyla gerçek ödün kullanıldığı, surata tokat atan bir açılış yapıyor. Yer yer terli ayakla çok giyilmiş bir deri ayakkabının içi, yer yer de nemli toprak üzerindeki gübre gibi kokan bu kirli hava uzun sürmüyor. Karabiberin keskinliği, kakulenin melankolisiyle yıkanmış az dumanlı ve yarı tatlı reçineler kısa süre içinde dümeni ele geçiriyor. Yavaş yavaş kendini gösteren kuru tütünün baharatlı reçineler ve tütsüyle birleşimi keyifli. Tütün, ölçülü kullanılmış kumarinden gelen belli belirsiz bir tatlılık da barındırıyor. Bu noktaya kadar, birkaç saat boyunca ilgimi iyi kötü çekmeyi başararak ilerleyen parfüm buralardan itibaren giderek sıradanlaşmaya başlıyor. Tatlılığı sınırlı keskin reçinelerin, baharatların, az dumanlı tütsünün, kuru ve hafif tatlı tütünün oluşturduğu zenginlik yavaş yavaş kaybolup cazibesini kaybederken parfümün gücü de hissedilir oranda düşüyor. Kimliksiz bir dumansılığın eşlik ettiği sentetik, yavan, yumuşak aromatik odunsuluk giderek artan bir ivmeyle parfüme hakim oluyor ve ana akım parfüm havasına bürünerek finale doğru ilerliyor. Kalıcılık uzun sayılır, farkedilirlik ortalama seviyelerden başlayıp ortalamanın altına iniyor. Rania J.'den denediğim ilk parfüm Ambre Loup idi ve onun da belli bölümlerini sevmiş ama bütün olarak değerlendiğimde, özellikle de tatlılığı baygınlık veren ilk iki saatini pek başarılı bulmamıştım. Habanero da benim için ilk birkaç saatini fena bulmadığım ama sonrası hayal kırıklığı olan bir parfüm oluyor.
Duyuru
Çökme
Henüz duyuru yok.
Bugün Hangi Parfümü Kullandım? Ekim 2018
Çökme
This topic is closed.
X
X
-
- 11 beğenme
-
Yorumlarınızı her zaman büyük bir zevkle hiç sıkılmadan okuyorum Mete bey..Yorumlarınızın ve yazılarınızın forum için büyük bir değer olduğunu düşünüyorum ayrıca..Bu parfumle ilgili de yine aynı şekilde zevkle okudum yazınızı..Sonradan bir kere daha dikkatlice okuyunca şu kısmı dikkatimi çekti..Tebessüm etmekten kendimi alamadım..Umarım kırılmazsınız..Özetle çıkardığım sonuç ))
"Rania J. Habanero... Tezek ve hayvansal deri arası zorlayıcı kokusuyla gerçek ödün kullanıldığı, surata tokat atan bir açılış yapıyor. Yer yer terli ayakla çok giyilmiş bir deri ayakkabının içi, yer yer de nemli toprak üzerindeki gübre gibi kokan bu kirli hava uzun sürmüyor."+"Habanero da benim için ilk birkaç saatini fena bulmadığım"
-
Ne kırılması Güven Hocam, bilinçli yazılmış bir ifadeydi Evet, ben o zorlayıcı ama uzun sürmeyen açılışı da fena bulmadım. Hatta sevdiğim başka bir parfüm olan Dior Leather Oud'a benzettim. Dior'da biraz daha ölçülü verilmiş, burada daha sert ama dediğim gibi kısa sürüyor. Ursa'nın açılışını da anımsatıyor, ki zaten onu da severim. Yani bir çelişki yok kendi açımdan ama kullanmayanlar açısından kullandıklarında neyle karşılacaklarını gözlerinde canlandırabilsinler diye gerçek ödün nasıl bir şeye benzediğini tasvir etmeye çalıştım. Tabi bu kısa zorlayıcı açılış (5-10 dk.) daha uzun sürseydi aynı fikirde olur muydum bilemiyorum, burada tadında bırakılmış, tıpkı Ursa'da olduğu gibi...
-
Orjinal yazı sahibi: Medea View PostRania J. Habanero... Tezek ve hayvansal deri arası zorlayıcı kokusuyla gerçek ödün kullanıldığı, surata tokat atan bir açılış yapıyor. Yer yer terli ayakla çok giyilmiş bir deri ayakkabının içi, yer yer de nemli toprak üzerindeki gübre gibi kokan bu kirli hava uzun sürmüyor. Karabiberin keskinliği, kakulenin melankolisiyle yıkanmış az dumanlı ve yarı tatlı reçineler kısa süre içinde dümeni ele geçiriyor. Yavaş yavaş kendini gösteren kuru tütünün baharatlı reçineler ve tütsüyle birleşimi keyifli. Tütün, ölçülü kullanılmış kumarinden gelen belli belirsiz bir tatlılık da barındırıyor. Bu noktaya kadar, birkaç saat boyunca ilgimi iyi kötü çekmeyi başararak ilerleyen parfüm buralardan itibaren giderek sıradanlaşmaya başlıyor. Tatlılığı sınırlı keskin reçinelerin, baharatların, az dumanlı tütsünün, kuru ve hafif tatlı tütünün oluşturduğu zenginlik yavaş yavaş kaybolup cazibesini kaybederken parfümün gücü de hissedilir oranda düşüyor. Kimliksiz bir dumansılığın eşlik ettiği sentetik, yavan, yumuşak aromatik odunsuluk giderek artan bir ivmeyle parfüme hakim oluyor ve ana akım parfüm havasına bürünerek finale doğru ilerliyor. Kalıcılık uzun sayılır, farkedilirlik ortalama seviyelerden başlayıp ortalamanın altına iniyor. Rania J.'den denediğim ilk parfüm Ambre Loup idi ve onun da belli bölümlerini sevmiş ama bütün olarak değerlendiğimde, özellikle de tatlılığı baygınlık veren ilk iki saatini pek başarılı bulmamıştım. Habanero da benim için ilk birkaç saatini fena bulmadığım ama sonrası hayal kırıklığı olan bir parfüm oluyor.
- 3 beğenme
Yorum
-
Createur Mare - Eau du Levant
Vetiveri en çok yakıştırdığım narenciyeler, nane ile beraber tarifsiz güzellikte bir açılış yapıyor. Giderek vetiver egemenliğine giren koku, yasemin ve iris dokunuşlarıyla beni benden alıyor. Orta bölümlerde sanırım nane-vetiver birlikteliğinden kaynaklı, narenciye bahçesinden sahile iner gibi tuzlu-yosunumsu bir akor oluşuyor. Geza Schoen ismini duyunca sentetiklikten korkmuştum ama burada notalar olabildiğince doğal. Maalesef ilk yarım saatten sonra en güzel oyuncularını defansa çekerek silik bir Encre Noire akrabasına benziyor. Başlangıç enfes, son bölüm vasat, farkedilirlik kötü. Serin sonbahar günlerinde keyfini çıkarmak üzere dermansız güzellikler kutusuna yerleştiriyorum.Son Düzenleme PinotNoir; 29-07-18, 13:32. Tarafından yapıldı.
- 10 beğenme
Yorum
-
Amouage Beach Hut. Son sıralar fena takmış haldeyim sıcaklarda ne kullansam diye düşünmeye fırsat kalmadan elim hemen kendisine gidiyor.
- 9 beğenme
Yorum
-
Miller Harris - Figue Amere
Yeni Zelanda kırsalında bi' kaç gün önce kesilmiş odun parçalarının üzerinde dalından taze düşmüş incirleri, onun tozlu yaprakları üzerinde kesip yediğinizi hayal ederseniz Figue Amere'e ulaşırsınız.
Sakin bi' misk kapanışının tüm olayı terapiye dönüştürmesi de cabası.
Üretimini bitirmekle incir ağaçlarımı kestiler. Küstüm sana Lyn Harris.- Stop the car...
- What ?!
- Stop the fuckin' car!
- 7 beğenme
Yorum
-
Etat Libre d'Orange - Hermann A Mes Cotes Me Paraissait Une Ombre. Uzun isminden yolla çıkılarak çok gereksiz bir parfüm olduğunu belki zanneder birileri ama; iki günden beri kullandığım "Hermann"ın bir şişesini kesinlikle ileri zamanlarda almayı düşünüyorum. Hani J.C. Ellan'nın başlattığı şu tranparan, minimalist parfüm sınıfı var ya; tam da o sınıfa giriyor "Hermann". Diğer "güçlü" kokan parfümlerle aynı zamanda denendiğinde belki sönük kalabiliyor; yalnız denediğindeyse ne kadar derinliklere sahip olduğunu görebiliyorsunuz. Hani her zaman ilk tanıştığınız bir insan grubunda fazla konuşmayan birisi vardır ya; sonraları anlarsınız "biliyor ama konuşmuyor".... işte "Hermann" diğer parfümlerle karşılaştırıldığında o kategoriye giriyor. Parfüm kokusu mistik-freş arası gidip geliyor; kokuyu bazen algılıyor bazense hiç algılamıyorsunuz. Yağmurdan sonra kokan toprağı hatırlatan metil geosmin isminde bir koku sentetiği kullanılmış; freşlik ise kalipsone imsindeki bir sentetikle elde edilmiş; diğer notalar da var tabii: amber, karabiber, zencefil, gül, paçuli, tütsü. Kalıcılık bende muhteşemdi...tende en az 10 saat; ama şunu da belirttiğim her seferinde 2,5 ml filan sıktım; baya abarttım yani :-)
- 11 beğenme
Yorum
-
gerek özgünlük, gerek ilk izlenim olarakda farklı bir yere geldi Hermann. Bir Victor Hugo şiiriyle arasında bir bağlam kurulduğuna dairde bilgi var Eldo'nun sitesinde. Hermann'ı gölge olarak vurgu ediyor. Eldo'nun her parfümüne ufak bir hikaye-bağlayıcı bir tanım oluşturmasının markayı kuvvetlendirdiğini düşünüyorum.
-
"Gölge" kavramı bu parfüme gerçekten çok uyuyor.
Yorum