Hani önce giyinirsiniz sonra kıyafetinize uygun olacağını düşündüğünüz parfümünüzü dolabınızdan seçersiniz. Bugün bunun tam tersi oldu. Munegu beni giydirmeye çalıştı ve neredeyse başarıyordu.
Hiç şakası olmayan bi' kompozisyon Munegu. Zengin, derin, hüzünlü, nostaljik, biraz siyah ve ne anlatmak istediğini dolandırmadan anlatan.
...ve anlatmaya da hafif acı portakal ve asi bi' paçuliyle başlıyor. İlk tanışmadan sonra sözünü dinlememeniz pek mümkün olmuyor zaten. Paçuliden gelen kirli ve tozlu nüansların bozulmaya başlamış bi' portakal ile zamanı geriye sarmaya başlaması ilk artısı... Bileğim burnumda kıyafet dolabına doğru ilerlemeye başladım.
Portakal moleküllerini peşine takan paçuli tabanda gezinirken, zaten enfes bi' aromaya sahip kakule sabrın ve özlemin temsilcisi olarak bilinen sedir ağacı ile buluşuyor. Tarihi 90'lara çekin ve sonbaharın ortalarında henüz üşütmeyen o ılık esintileri hatırlayın...Normalde aşina olduğum bu nota birleşimleri nasıl bi' ayarda yediriliyorsa artık böyle zamanda yolculuklar başlatıyor... Dolaptan kırmızı oduncu gömleğimi ve siyah jean'i çıkardım.
Sonbahar'ın kışa geçişi ise çok sert oluyor ve neredeyse gövdenin tümüne hakim olan kimyon devreye giriyor. Oldukça yoğun ve köşesiz kullanılmış. Parfüme ciddi anlamda sıcak bi' hava kattığı kesin ama bu kadar kirli, bağıran kimyonla pek anlaşamadım. Yukarılardaki harmoniyle birlikte burnumu da tırmalıyor. Amouage Epic'in kadın versiyonundaki gibi parlayan, ferah bi' kimyon nasıl bi' hava katardı diye düşündüm. Yüksek ihtimal paçuliyi açardı ve kirli hissiyat ile nostaljik havanın içini boşaltırdı. O zaman da Munegu olmazdı işte... Jean'in beline zincir çıkardım, uymadı geri kaldırdım.
Uzun süre topraksı ve tozlu paçuli ekseninde usulca dönen portakal, kakule, sedir ağacı ve ayarsız kimyon ile yola devam ediyorsunuz. Eskiler, eski ahşap evler, ağaç evler, nemli odun parçaları... Bu imgeler gözümün önünden geçerken bi' yandan da ne kadar karizmatik bi' koku olduğunu düşünmeye başladım. Bu düşünce beliriverdi zihnimde çünkü gerçekten bi' süre sonra geri çekilip bütüne baktığımda şık ve ağırbaşlı bi' çalışma olduğunu fark ettim. Bu da yavaş yavaş kimyonun gücünü kaybetmesiyle alakalı olsa gerek... Hangi botu giyeceğimi düşündüm. Berem nerede?
Kimyonun geri çekilmeye başlamasıyla tam tarzım olan balzamik hava reçinelerin ve koyu amberin de yardımıyla yanına bi' miktar tütünü alarak ortaya çıkıyor. Kapanışa bayıldım, şahane!
Müthiş elit ve karizmatik karakteriyle tende yaşamaya devam ediyor, sizi de bu çağdan alıp geçmişte yaşatıyor. Deli misin kaldır şu kıyafetleri diyerek dolaba geri koydum.
Dostlar hava 34 derece olmasa giyiyordum diyorum.
Tabii sonra zihnimde o parçaları giymiş halde şu fotoğraftaki gibi bi' yerde uzanmış bi' şeyler içip okuyordum;
Munegu'nun ısınamadığım tek yanı dozajı kaçmış kimyon oldu benim için. Kimyonla da arası olmayanlar maalesef mesafeli olacaktır kendisine. Belki bi' kaç denemeden sonra fikirler değişebilir tabii.
Onun dışında tüm içeriğiyle, performansıyla ve karakteriyle çok çok sevdiğim bi' parfüm oldu. Aşırı sıcak ve nemli havalarda kullanılmaması baharatlı yapısından ötürü daha uygun olur fakat sonbahar ve kış için -nostaljik mekanlarda özellikle- kıyafetinizin eksik yanlarını tamamlayan nefis bi' parfüm olacaktır.
Nishane'nin Vjola'dan sonra deneyebildiğim ikinci çalışması ki Vjola'ya da bayılırım. Biraz yaş istiyor. İstediğini de alırsa zaten olay bitiyor.
İlerde dolabımda olması gerekenlerden diyorum ve denememe vesile olan sevgili matrai hocama bi' kez daha teşekkür ediyorum.
Sevgiler dostlar.
Yorum