Tweet
Merhabalar yeniden..
Bugünkü anlatmaya çalışacağım parfüm, baharın kendi yavaş yavaş hissettirdiği bugünlere çok yakışacak bir koku: Chanel 1932.
Bahar deyince hepimizin hayalinde canlanan bir manzara vardır. Açmaya başlayan çiçekler ve tertemiz, mis gibi bir havanın güneşle buluşan o rahatlatan kokusu.. Chanel 1932 kesinlikle tam böyle bir koku. Size baharı yaşatıyor. Kokuyu sıktığınız anda sizi ilk güçlü aldehitler notası karşılıyor. Bergamotu da hissedebiliyorsunuz. Sonrasında açılan kokuda çiçek notalarını hissetmeye başlıyorsunuz. Size enerji veren mis gibi içinize çektiğiniz bölüm. Bu evrede tozlu misk notaları baskın çıkmaya başlıyor yavaş yavaş. Pudramsı, sabunsu bir havaya sokuyor koku kendini. Bu durumdaki hali ise daha bir kadınsı, daha bir oturaklı.
Chanel 1932 sıkan bir kadını düşünecek olursam, böyle kuş sesleri eşliğinde, tepede vurduğu yeri yakmaya başlayan güneşle birlikte, taze açmış çimlerin ve çiçeklerin arasında, üzerinde baharı yansıtan,renkli,desenli ve ince bir kumaştan uzunca bir elbise giymiş, elinde topladığı çiçeklerle koşturan, baharla beraber sanki kendi de canlanmış bir kadın var. Saçlarının savurduğu rüzgarla gelen sabunumsu koku, çiçek kokularıyla bezeniyor. Estiği yere öyle bir iz bırakıyor sanki..
Chanel 1932 bana göre biraz kadınsılık ve yaş isteyen bir koku. Bence 30 yaş ve sonrasına hitap edebilir. Öncesinde kullanımı çok uygun olabileceğini pek sanmıyorum. 30lu yaşlarda başlıyor zaten kadının en güzel halleri.. Kendini tanıması, bulması, akıllanması, olgunlaşması...
Koku ilk sıkıldığında daha bir etkileyici gelse de sonraki hali tene yakın kalıyor. Rahatsız etmeyen kendinizi ara ara koklamak isteyeceğiniz bir duruma geçiyor.
Sevgiler...
Yorum