Paris'te bir geceyarısı...
kasvetli bir akşamı karşılıyordu o izbe lokanta...
ahşaptan yapılmış amber rengine kaçmış tozlu bakımsız kapı ve pencereleri sanki haftalardır silinmemiş tozlar yatıya kalmışcasına yerleşmişlerdi.
kadın 40 lı yaşlarda mutsuzluk göz altlarına yerleşmiş saçları papirüs rengi fları ile bağlanmış önüne öğleden kalma portakal ve mandalina lekeleriyle dolu önlüğüyle bu akşam ne yapmalıyım diye düşünüyordu.
pek fazla geleni yoktu lokantanın birkaç işsiz üç beş öğrenci yolunu şaşırmış acıkmış kişiler emekli ihtiyarlar vs.
aslında yemek yapmayı çok seviyordu tutkuydu onun için çok iyi lokantalarda çalışmış fakat çok sevdiği eşi vefat edince hayata işe küsmüştü...
dışarıyı seyredaldı güneş tamamen batmıştı enteresan bir biçimde tarçın rengiydi tarçını çok severdi o göz altlarına yerleşen mutsuzluğun yerine tebessüm oturdu...
pencereyi yarıladı o arada mutfağın kapısı rüzgarın etkisiyle hareketlendi sanki kadını davet eder gibi...
kayıtsız kalamadı...
baharatları çok seviyordu fas mutfağı hep ilgisini çekmişti bazen baharatlı çaylar yapar müşterilerine ikram eder mutlu ederdi..
baharat kutuları hep açıktı kokular karışsın isterdi belki de mutlu olduğu tek yerdi...
tezgaha yaklaştı portakal mandalina ve çay için kullandığı taze bargamot karşıladı ilkönce...
baharat kutlularından hafif tezgaha serpilmiş kimyon eklendi hemen yanıbaşında ki karabibere...
ocakta yasemin çayı yapıyordu bergamutlu biraz da vazgeçemediği tarçın...
çay öyle yeşil öyle ferah kokuyordu ki baharatlar ile hafif tatlı bir havaya büründü...
aklına bir şey geldi...
portakal ve mandalina aldı eline ve çayın içine attı biraz karabiber ekledi son olarak ta kimyon...
sedirden yapılma taburesine oturdu zencefilli çörek yapmıştı dün akşam yemeye fırsatı olmamıştı...
çaydanlıktan gelen koku onu sarhoş etmeye başladı mutsuzluk terketti odayı koku dışarıya kadar ulaştı birkaç kişi içeri girdi büyülenmiş gibi..
kadın şaşırdı masalar doldu...
çay ikram etti yanlarında kurabiyeler vardı herkese bulaşmıştı o mutluluk...
kendinden geçmişlerdi o anda dengesini kaybetti ve düştü...
uyandığında pencerede güneşin o tarçın rengi batışını izliyordu...
evet o cartier declaration...
klas elegan kaliteli...
ilk kokladığımda sabaha kadar bileğimi koklamıştım..
freş baharatlı bir koku...
..
Yorum