Sicilya'da herhangi bir kasabada bir öğlen vakti...
Güneş herzaman ki gibi Aldo'nun içini ısıtıyordu güneşi seviyordu.
Kendisinin azimle uğraşıp bitirdiği derme çatma köhne müstakil evinin bahçesinde yetiştirmeye çalıştığı domateslerle uğraşıyordu.
Domateslerini izliyor gurur duyuyordu...
Yorulduğunu hissetti sıcaktan kendini bırakmış taze kokulu sandalağacından yaptığı kamelyasına geçti...
Tek lüksü olan espressosundan bir yudum aldı yanında eşinin yaptığı vanilyalı kurabiyeler vardı kokusu onu sarhoş etmeye yetiyordu.
Arkadaşının hediye ettiği deri kaplı sandalyesinde dinlenirken hafif esen meltemin taşıdığı toplanmaya hazır domateslerinin kokusu içtiği espresso ve vanilyalı kurabiyelerin kokusuyla birleşiyordu.
Nasıl bir duygu olduğunu düşündü o buram buram kokan sandalyesinin üzerinde dinlenirken.
Toplanmaya hazır domates kokusuyla başlayıp vanilyalı kurabiye kokularıyla bütünleşip deri ve sandalağacından gelen o çapkın koku ile tamamlanan cümbüş...
Aldo yerinden kalktı fincanı bir elinde diğer elinde kurabiye vardı bahçesine gitti ve kokuyu içine çekti...
Güneşin o sıcaklığıyla kokular yoğunlaşmaya başladığında bahçesinde değilde cennette olduğunu düşündü.
Vanilya kokusu yoğunlaşmaya başladı rüzgar azalmıştı çünkü domatesler arkadan hafiften geliyordu deri kaplı sandalyesine oturduğunda sıcak artmaya başlamıştı çünkü.
Eski bir gramofonu vardı küflenmeye yüz tutmuş taş plaklarından birini koydu bu anı ödüllendirmek istercesine.
Memo İtalian Leather...
domates...vanilya...deri...sandalağacı...
mahşerin dört atlısı sanki...
koku çok farklı domatesin vanilya ile buluşup deriyle kavrulup sandalağacı ile tamamlanıp böyle güzel bir harmanla son bulacağını düşünmemiştim.
koku sillaj olsun kalıcılık olsun tatminkar.
fiyat performans dersek bence hakediyor.
sevgiler...
Yorum