Boucheron Jaipur Homme

[promesta]

Kraliçe II Elizabeth’in müptelası olduğu ve dünyanın en saygıdeğer mücevher butiklerinden birisi olan Fransız Boucheron, zamanın modasına uyarak tıpkı diğer mücevher ve saat butiklerinin yaptığı gibi parfüm dünyasına ilk olarak girişi 1988 yılında Boucheron Classic serisi ile yaptı. Butik Boucheron Classic serisi ile yakaladığı başarıyı devam ettirmek için tam 10 yıllık bir sonra devrim niteliğinde bir koku ile çıktı parfüm severlerin karşısına.

Öncelikle kokumuz oluşturulurken saygıdeğer burun Annick Menardo’nun esinlendiği şehir ile ilgili birkaç şey karalamak istiyorum. Hindistan’ın en büyük eyaleti Rajasta’nın Başkenti Jaipur (Nam-ı değer pink city) 19. YY’da galler prensi Edward VII karşılamak için pembeye boyanmış ve öylece kalmış. Heybetli yapıları ve sanat eseri sayılan sarayları ile jaipur doğu kültürünü tam anlamıyla yaşatan bir şehir adeta. Gerçekten bu kokuyu kokladığımda kendimi Hindistan saraylarında gezintiye çıkmış gibi hissediyorum. Koku oryantal kültürün gözlerinizde canlanmasına neden oluyor. Gelelim kokuya;

Jaipur başlangıcı baharat (özellikle tarçın) pudramsı limon, kakule dönemin modası lavanta ile yapıyor. Lavanta ile birlikte kokunun başlangıcı ‘old school’ dediğimiz dönemin eski tarz centilmen kokularını anımsatıyor. Çok zengin ve lüks bir başlangıcı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Kısa bir süre sonra devreye karanfil çiçeği ve vanilya giriyor. Tıpkı lavanta gibi karanfil çiçeği de dönemin maskülen kokularında oldukça sık kullanılan bir içerik. Bu fazda kremsi ve pudramsı karanfil, vanilya, limon ve tarçın çok net bir şekilde hissediliyor. Koku olarak olmasa da karakterini ben klasik Guerlain’lere benzettim.

Son fazda vanilya ve tarçın ile birlikte kremsi, sabunsu ve pudramsı ve tozlu karakter tavan yapıyor ve 7-8 saat boyunca devam ediyor. Bu kısım kokuyu daha elegant ve özel kılıyor adeta. Beni en çok bu kısım etkiledi diyebilirim. Bence dönemin zamansız parfümlerinden birisi olan jaipur inanılmaz sofistike bir centilmen kokusu. Özellikle hem oldukça maskülen olan hem de narenciye, tarçın ve vanilya içeren bir koku bulmak oldukça zor. Günümüzde erkek kokusu diye satılan şeker bombalarına ders verir nitelikte bir koku. Kullanmak biraz yaş ve tecrübe istiyor diyebilirim. Denediğim EDP versiyonunda fark edirlik ve kalıcık oldukça muazzam.




Resim: Hawa Mahal Sarayı, Jaipur, Hindistan.

[matrai]

Metin hocam sen neymişsin böyle Kalemine emeğine sağlık harika bir inceleme ve yorumlama. Son noktasına kadar keyifle okudum. Bu müthiş incelemelerin devamı diler teşekkürlerimi sunarım

[promesta]

Teşekkür ederim Altuğ üstad inşallah elimden geldiğince devam edeceğim

[Pikcell]

Metin hocanın ellerine sağlık, gerçekten güzel bir inceleme yazısı olmuş. Edt olan kokusu Edp versiyonundan daha iyi diye hatırlıyorum, kullanmayalı bayağı bir zaman geçti.

[promesta]

Teşekkürler Hocam, ben her iki versiyonunu da kullandım EDP versiyonu vanilyası daha baskın ve daha kalıcı diyebilirim. Bu hali ile EDP versiyonunu daha çok beğendim.

[guardian]

harika bir anlatım olmuş metinim..
deneneceklerin arasına yazdim jaipuru

[promesta]

Teşekkürler Gökhanım yollayım hemen sana denemelik.

[ibrhm]

Blog yazıları hazır iste, bir an önce kullanalım forumun bu özelliğini.

[anigemini]

Bana biraz yaşlı kokmuştu bu parfüm. Ama dönüp tekrar tekrar deneyebilirim. İnsanın her döneminin ayrı beğenileri oluyor.

[fyodor]

Edt versiyonunu kullanmıştım ben de. Eski sever olarak çok beğenmiştim. Çok eski kokuyor ve şahane. Edt si o kadar baskın değil ama fazlasıyla yeterli. Ayrıca dönem kokularına benzemiyor. Parfüm gibi kokmayan parfümler vardır ya öyle. Biri yanınıza geldiğinde "burada güzel birşey kokuyor" sözü çok geçer. En kötü tarafı Uzun kullanımda sıkıcı olması


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

[Pi-jeY]

Hocam çok güzel anlatmışsınız tebrik ediyorum. Bu koku dediğiniz gibi günümüzdeki birebir benzeri olan kokulara hiç benzemiyor . kesinliklte tecrübe ve yaş istiyor.

[Kokanka]

Jaipur'u kullanınca aklıma gelenler...
Hindistan'a değişik tatlar tatmaya ya da dünyada böyle bir yer de var bi görelim bakalım demeye gelmiş, orta yaşlı, yalnız, zayıf ya da fit vücutlu, yuvarlak çerçevesiz gözlüğü olan, kafasında silindir şapka, gri takım elbiseli, elinde daha doğrusu kolunda katlı bir vaziyette duran pardesüsü olan tertemiz bir adam ve bu adamın daha yeni Hindistan'ın ara sokaklarında bir berberde traş olmuş halini düşünün. İşte bu adam yine ara sokaklarda bir yerlerde geleneksel içeceklerden birini içiyor ve gazete-dergi bir şeyler okuyor. Sayfalar çevrildikçe bu adamdan size doğru gelen/yayılan yılların birikimi olan kompleks kokuyu düşünün, benim için bu kokudur Jaipur.
Elegantlığın, gelenekselliğin ve bilgeliğin sıvı halidir bana göre.
Sevilir mi?
Sevilir.
Herkes beğenir mi?
Beğenmez.
Bu sizin için önemli bir etken midir?
Tabiiki hayır.
O zaman güle güle kullanın efendim.

[Burakkk]

Eski buzlu cam EDP'si efsaneydi. Hem koku güzelliği hem performans zirveydi.

[İlyas]

Hak ettiği değeri göremedi bir türlü.

[xPixa]

Zamansız klasiklerden birisi bence bu koku. Şu anda hoş günümüz unisex kavramında erkeklerin de kullanımına sunulan sıcak baharatlı parfümlerden çok öte bir parfüm, belki biraz da günümüz piyasasında zamanı geçmiş olarak nitelendirilebilir ama bence tam bir klasik ve elegant bir koku.

[M14Y]

Bu hobide geçmişi olanlar için güzel yere sahip olabilir belki ama bana hitap etmedi

[ANDY DUFRESNE]

muhteşem bir koku ve bana göre yarı niş..ederini bulamamış eski bir nadide resim gibi...boucheron jaipur edp ve pour homme(patrıck swayzeın kokusudur) yedekli olarak elimde bulunan kokular..jaipur tam bir oryantal baharatlı ve ismini aldığı şehri ifade eder nitelikte..açılışı sert burnu zorlayan fakat oturdukça güzelleşen,performans canavarı..her yaşa hitap etmeme düşüncesine katılıyorum..kesinlikle üniseks bir koku bana göre..anlamak için şans tanımak zorlamak gerekiyor biraz..

yakın zamanda başımdan geçen bir parfüm anektodunu paylaşayım sizlerle..ben lalique parfüm evini çok başarılı bulurum ,o en şaşaşlı deneyimleme zamanlarımda yurtdışından kolay edinebildiğimiz nadide dönemlerde equus adlı kokusunu almıştım..biraz guccı II minvalinde buldum ve ne gerek var guccı işimi görüyor diye içinden her ihtimale karşı 5 mll decant ayırarak sattım yada takas ettim hatırlamıyorum..
piste yeniden döndüğümde kenarda duran equus u kullanayımda bitsin dedim..bitirmez olaydım...bayıldım bayıldım..ulan dedim nasıl kıymetini bilememişsin bu kokunun..nasıl harcamışsın..hayıflandım kızdım kendime..demekki zaman tanımak şans vermek değişik zamanlarda kullanıp öyle karar vermek gerekiyormuş..belkide burnum gelişti belkide koku algım bilemiyorum..ama artık hemen kestirip atmamak gerektiği kanısına vardım bu tecrübe ile..