Tweet
Salvatore Ferragamo Uomo Signature
Fiyatların bu kadar yükseldiği ve alım gücümüzün düştüğü bu günlerde hobimize biraz renk katmak için farklı arayışlara girdiğimde keşfettiğim bir parfüm oldu.
Genellikle designer parfümlerden büyük bir beklentim yoktur. Denerken de bu beklentiye paralel olarak değerlendiririm. Kimi gözlerimi yerinden çıkarmışçasına şaşırmama sebep olurken kimi de ehh işte diye yerine koyduğum parfümler olur. Her parfüme ve her çalışmaya belirli bir saygım vardır. Benim için kötü parfüm yoktur bana uygun olmayan parfüm vardır.
Bu sıralar kıyıda köşede kalmış, kendini ön plana çıkaramamış ve ne yazık ki günümüzün PR çalışmalarından mahrum kalan, diğer büyük diye tabir ettiğimiz markaların altında ezilen gizli hazineleri keşfetmeye çalışıyorum. Aslında gözümüzü açıp keşfetmeye çıktığımızda çok heyecan verici çalışmaların var olduğunu ve bu keşifler sonucunda aslında bu hobinin ne kadar derin ve uçsuz bucaksız olduğunu anlıyorsunuz. Bu süreçte Salvatore Ferragamo, John Varvatos gibi gözden kaçan iki markaya bir hayli yükseldim. Şimdi bu iki marka için cebimde biriktirdiğim kelimeleri yazıya dökelim. İlk olarak Salvatore Ferragamo Signature Uomo ile başlayayım devamını başka başlık altında aktarırız.
Uomo Signature açılışı beni hiç cezbetmeyen bir parfüm oldu. Biraz bekleyip pek bir değişim göstermeyip yüzeysel kalınca ehh işte deyip bir kenara koyduğum parfümlerden olacaktı ki tene oturmaya, kahve, deri ve tarçın üçlüsü sazı eline almaya başlayınca, Street Fighterda Ken ve Ryu'nun meşhur hadouken ve shoryuken kombosunu yapınca afallayan Blanca gibi kala kaldım. Alberto Morillas usta yine şapkadan tavşan çıkartmayı başarmıştı. O nasıl bir harman nasıl bir dengedir? Kolumdan burnuma yükselen koku her ne kadar sığ karakterli gibi dursa da dipte kullanılan tonka tenimde kağuçuğumsu bir tatla, lezzeti ile sinekleri cezbedip onların daha derine inmesini sağlayan ve derinde işlerini bitiren sinekkapan hunisi gibi beni lezzet ağının içine sokmasını çok iyi başardı.
Son özet olarak, narenciyeleri ile ünlü bir akdeniz ülkesi olan İtalya'dan çıkmış olan bir markanın başlangıçtaki sentetik hissiyatlı turunçgil kullanımını hiç ama hiç yakıştıramasamda orta notalardan itibaren bu hatasını fazlasıyla telafi eden ve benim gözümde başarılı bir parfüm olmayı başardı.
Uzaktan baktığınızda basit, içine girdiğinizde son derece karakterli bir parfüm. Dışı sizi içi beni yakar deyiminin karşılığı olmuş.
Çok büyük bir beklenti içine girmeden koklayıp kullandığınızda kendi sınıfının en iyi parfümlerinden biri ile karşılaşmış olursunuz.
ilk fırsatta deneyeceğim.
Yorum