Tweet
Nikos markasının 1995 yılında piyasaya sürdüğü ve halen üretimde olan parfümü: Sculpture Pour Homme. Oryantal fujer koku grubu içerisinde yer alan parfümün koku tasarımının arkasındaki isim ise tecrübeli ve başarılı parfümör Michel Almairac.
Adı ve yarattığı imajlar ile Yunan markası olarak bilinen ama aslında bir Alman takı markası olan bir marka Nikos. Heykel anlamına gelen Scuplture adlı parfümü ile de reklamları ve yelkenliği andıran heykelvari şişesiyle Helen estetiğine göz kırparken koku olarak da akdeniz ruhunu taşıyor.
Koku açılışında önce bizi mandalina, greyfurt, limon notalarının enerjik bir akdeniz selamlamasıyla karşılıyor. Taze, canlandırıcı bu açılış bizi adeta turunçgil ağaçlarının olduğu samimi bir Akdeniz sokağında yürüyüşe çıkarıyor.
Bu kısa süren açılışın ardından parfümün en dikkat çeken özellikliği için asıl aktörler hızla sahneye çıkıyor: Çiçekler!
HELENİSTİK BİR ÇİÇEK DESTANI
Zengin Ege ve Akdeniz çiçek akorlarını içeren parfümün notaları arasında özellikle başta portakal çiçeği, yasemin, müge gibi “beyaz çiçekler” dikkat çekiyor. Gül ve sardunya da kokuya renk katan ve çiçeksiliğini artıran diğer notalar arasında yerini alıyor. Koku profiline bakınca üst notalarda narenciyeler, kalp notalarda ise çiçeklerin konumlandırıldığı parfümde portakal çiçeği, parfümün en fazla hissedilen notalardan. Bir istisna olarak üst notalarda gösterilen tek çiçek olan portakal çiçeği, sadece açılışta değil kokunun genelinde hakim olan baskın bir nota. Bir kültürel konsept içerisinde böylesine zengin çiçeklerin bir erkek parfümünde yer alması parfümün cesur, dikkat çekici ve bence en özel yanı... Adeta Helenistik bir çiçek destanı!
Koku profilinde adları geçmese de lavanta ve meşeyosunu kokuyu çerçevelerken, misk ise temiz hissiyatını vererek bu konuda da portakal çiçeğini destekleyen ve yükselten zemini yaratan bir nota olarak yer alıyor.
Kokunun en zayıf tarafı ise baz bölümü… Parfümün imajı ve koku yapısına göre beklenildiğinden fazla tatlılık veren yoğun bir tonka fasulyesi kullanımının olduğunu hissediyorum. Daha gerçekçi ve teknik bakmak gerekirse tonka, parfümlerde kullanımının yasaklı olduğunu bir bitki –ki o bir kenara kendisine koku karakteristiğini veren ve onun yerine kullanılan kumarine dahi ciddi kısıtlamalar getirililiyor. Kokudaki bu kısıtlamaları zorlayan hatta aşan bir hissiyat ise beni, parfüme karşı sentetikliği de aşıp yapaylığa uzanan eleştirel bir bakış açısına yöneltiyor. Bu parfümdeki yapaylık, eleştirelebilecek yönlerinden biri.
Ayrıca, Tonkanın yanında amber ve benzoin de yer aldığını belirtmek gerekir. Tonkaya artı olarak bu iki notanın da katkılarıyla ortaya çıkan total tatlılık parfümün eleştirilebilecek diğer bir yönü. Zaten baz notalardaki amber ve benzoinden biraz da olsa gelecek tatlılık varken tonka, en azından yoğunluk sıralaması açısından bu iki notanın arkasında konumlandırılabilirdi.
Bu yukarıda değindiğim parfümün olumsuz sayılabilecek yönleri ise bizi, daha büyük, genel bir tartışmaya taşıyor:
YELKENLİ HEYKELİ, BİR YAZ KLASİĞİ Mİ?
Klasik olduğuna katılabilirim ama bir yaz klasiği olduğu konusunda şüphelerim, bu koku ile tecrübelerim sonucunda da şüphelerimi haklı bir itiraza dönüştürebileceğim düşüncelerim var…
Nikos, parfümünün reklam ve imajlarıyla yaz havasını verirken kullanıcılar da bir yaz parfümü olduğu yönündeki yorumlarıyla bu imajı adeta tamamlıyorlar. “Bir yaz klasiği…”, “%100 yaz parfümü!” hatta “%99 yaz parfümü!” yazan bir yorum bile görmüştüm. Acaba o 1 puanı nereden kırdı? Neyse, o bilinmez ama bence, “Var olmak ya da olmamak tüm mesele bu!”. O yüzden bu konuda net bir ifade ile topa giriyorum; bence yaz mevsimi için giyilebilir bir parfüm değil… Ama güzel bir ilkbahar parfümü olabilir.
Parfümün beklediğimden güçlü olan kalıcılık ve yayılımı (Evet, yıl 2020 ve bu parfüm halen güçlü), yüksek tatlılığı ve yapaylık derecesindeki içeriği ile birleşince sıcak yaz mevsimi için giyilebilir olma özelliğini kaybediyor. Farkedilebilirliği yüksek tatlılığı ile bu koku, sıcak zamanlarda itici derecede bir etki yaratabilecek profile dönüşmeye çok müsait bir yapıda. Aslında tabii ki biraz da kullanıcı davranışlarının noktayı koyduğu bir tartışma bu, ama ben en azından bazı şeyleri teoride ve kendi pratiğimde olduramıyorum.
Bana kalırsa, çiçeklerin yeni açmaya başladığı serin ilkbahar günlerini harika tamamlayacak tarzda bir parfüm. Temiz havası, narenciyeli açılan çiçeksi yapısı ilkbaharın habercisi olacak bir şekilde sokaklarda boy göstermeye çok müsait. Şahsen benim tecrübeme göre sabah sıktığım bu parfüm ilkbahar günü ofis ortamında tüm günü çıkarmaya yetecek kadar güçte olduğunu söyleyebilirim. Hatta kapalı ortamda rahatsızlık verme ihtimali konusunda da beni diken üstünde tutmadı değil hani ama tamam hadi abartmayayım daha fazla.
Ve tabii ki değinmeden geçilemeyecek bir özelliği: Uygun fiyatı. Gerçekten fiyat performans açısından en başarılı parfümler arasına adını yazdıracak cinsten olan bu parfümü ben, 2020 yılı kışında indirimde 100 TL’ye yakalamayı başarmıştım. Bundan sonraki zamanlarda zamlı fiyatlarıyla nasıl olur bilmiyorum ama her daim uygun fiyatlı parfümler arasında olacaktır.
Kokuyu genel olarak özetlemem gerekir ise: Berber kokusu efekti ve temizlik hissiyatı veren, Akdeniz ruhununu yakalamaya çalışan, tatlı, çiçeksi bir 90’lı yıllar fujeri diyebilirim. “Fiyatım belli, tabi kolonya gibi uçup gidicem!” kafasında olmayan iyi niyetli bir parfüm… Bu modern zamanlarda parfüm hobisine yeni başlayanlara tavsiye edilebilecek giriş seviyesi bir parfüm olarak gözükse de; bence, herkesin dolabına renk katacak bir heykel…
İncelememin sonlarına gelirken yazımı ise sıkı bir Sculpture hayranı olan bir arkadaşın her yorumunun sonunda yer alan imza mottosuyla bitirmek istiyorum:
“Carpe Diem!”
Yorum