´God Pan Oil
John Doe - Beni duyuyor musun dedektif? Sana ne kadar hayran olduğumu söylemeye çalışıyorum... ve de güzel karına.
Dedektif Mills - Ne?
John Doe - Tracy.
Dedektif Mills - Ne saçmalıyorsun sen?
John Doe - Bir basın mensubunun sizin bölgedeki birinden kolayca bilgi satın alması ne kadar rahatsız edici, değil mi? Bu sabah sen çıktıktan sonra evine gittim. Bir koca olmayı denedim. Basit bir adamın hayatını tatmaya çalıştım. İşe yaramadı... Ben de, bir hatıra aldım. Onun güzel kafasını...
Se7en / Günah: Öfke
Simsiyah renginde her ne kadar yaşlı sarkmış bi' tütün, deri parçaları, soğuk kuru süet, tütsüler ve odunlar alsam da zihnimdeki final Dedektif Mills'ın zavallı karısının kutunun içine tıkılmış kafası...
Yer yer tutarsız, dalga geçer gibi...
Genele hakim tuhaf sabunsuluğun yaşattığı ilizyon, ters köşe... Ne alaka?! Nasıl bu karanlığın içine sürüklenmiş bu dedim...
Sonuç, kendisiyle ilgili her ne kadar güzel düşünmeye çalışsam da kadının duş aldıktan sonra öldürüldüğü hissini veren bi' sabunsuluktan öteye gidemedi. İtici, irrite edici.
Odoon'dan sonra başıma gelen en ciddi bi' başka odunsu. Yukarıda bahsettiğim notaların hiçbirini içinde barındırmıyor da olabilir. Benim hissettiğim o notalardan öte bi' şeydi. Sevimsizdi ama kafa yorulmuş bi' şeydi. Daha da derinlerde, titizlikle işlenmiş bariz bi' öfkeydi.
Asla ve asla kullanabileceğim bi' koku değil ama bi' gün bi' gerilim senaryosu yazmaya oturursam ki oturacağım, kalemimin mürekkebi olabilir.
Ayrıca Chelsea Wolfe’un Carion Flowers parçasından başkası kendisine uymaz.
*****
´Oğul
Kapağı açar açmaz tertemiz nur topu gibi bi’ fujer ile tanışacağımın sinyallerini aldım. Seçtiği isimle ne anlatmaya çalıştığını da uzun süre düşündüm. Düşünürken transparan ama maço derinin ve keyifli kuru lavantanın birlikteliği sofrayı kurmaya başlamıştı. Hemen devamı aromatik, keskin otlar... Uda vuran yaşlı mızraplara selam eder gibi.
Rast Makamının huzurunu hissettiren taze anason derde deva bi’ dost eli.
Tüm karışım samimi bi’ rakı sofrasını işaret ediyor bana. Oğul ile dolu kadehler... Mezeler mekandan, şarkılar yürekten..
Üzerinde oynanmaya açık çok çok beğendiğim acayip bi’ fujer denemesi. Hatta (yanılmıyorsam ve hakikaten varsa içinde) derisi biraz okşansa tüm sistem çöker mi diye merak etmiyor değilim. Çabuk kayboldu ortadan sanki, üzdü.. :-)
Gıda Bakanlığı'ndan onayı alırsa yüksek kaliteli rakı dolum makinesiyle dolum yapılabilir.
*****
´Shunsui Kyōraku
Naftalinle açan meyve aromalı, metalik ve adını koyamadığım bi çiçek.
Çok temiz, şaşalı olmayan, düz çizgide ilerleyen, yer yer “ben bunu tanıyorum” hissine kapılabileceğiniz genç yaş deodorantı ya da yazın beyaz şifonlarının üzerine fısır fısır sıkıp bleach’lerde... pardon beach’lerde takılan güzel kadınlar.
Tabanda hissettiğim hafif hayvansı bulut genel kompozisyonun karakterini etkilememiş ama tatlı bi’ çekicilik kazandırmış. Bu kısmı açılış ve ortalara tercih ederim.
Günün sonunda tüm yanılmalarımla birlikte benim için bu koku hafif indolik isimsiz sarı/beyaz bi' çiçek, tasarlayan içinse Kyoraku’nun çiçekli kimonosu.
*****
´Ambre Urinal
Talk pudrası etrafında gelişen güllü, kakaolu, vanilyalı alevli (sıcak) amber(!?) Amma... bi' koku bana aynı anda iki ya da daha fazla alakasız duyguyu mikro saniyelerde birbirinin içine geçmiş şekilde yaşatıyorsa gardımı alırım.
Parçalanmış bi koku bu. Nedeni;
Fırında kakaolu kek pişerken evi ağır, lezzetli, vanilik bi' koku sarar bilirsiniz. O kokunun kekle alakası yoktur aslında, yerken bunu anlayabilirsiniz.(gereksiz detay)
İlk imge fırında pişen kek ve aynı anda tüm dengenin de bozulduğu nokta...
Bileğimden bi' ısırık almayı düşünürken hızla tuvalet kağıdı ve sabun olmayan bi umumi tuvalete geçtim. Bak bunu ben yapmıyorum. Kodlanmış beyin beni oraya götürüp bıraktı. Sıkıyorsa şimdi ye o keki der gibi...
Bunu nasıl becermiş bilemiyorum fakat umumi tuvaletlerde karşılaştığım o yoğun güllü talk pudrası bileğimde hayat buldu. Ağırlaşması ve sürekli ısınıyormuş gibi hissettirmesi de ayrı bir inceleme konusu.
Ne tarz bi' astral seyahatteyim çözemedim ama yolculuk sırasında arada bi’ yerde konken oynayan kokoş bi’ teyzeyle de selamlaştığıma yemin edebilirim.
Tüm bu parçaların 2-3 saat sonraki hali hafif, çekingen, tozlu ve kakao serpilmiş kurumuş gül yaprakları. Alt metin ise romantizm dolu sabunsuz ve peçetesiz tuvaletler.
Amber? Mimar burada ambere değil urinal kısmına kafayı takmış ve bu obsesyonla Indie dünyasının tüm aykırı meşalelerinin yanında yerini talep etmiş.
...
..
.
Benim hissettiklerim bunlar...
Toparlarsam, genele hitap kaygısı taşımayan cüretkar çalışmalar. Spesifik atışlar var ve şakaları da yok. En sakini Shunsui. Fujer ve oryantal denemeler korkusunun olmadığını gösterir nitelikte. Pastada gözü var mı bilemiyorum şayet varsa ince detaylar netleştikten sonra kendi markasını oluşturmaması için ortada hiçbir neden yok.
Materyalleri nereden temin ediyor bilmiyorum, sormadım da fakat tüm sert geçişlere rağmen stabil kalan mideme dayanarak söylüyorum oldukça kaliteli. Ne genzi yakıp geçme durumuna rastladım ne de baş ağrısına.
Sıvıların renkleri performans konusunda ciddi sinyaller veriyordu, o da yanıltmadı.Başarılı kalıcılık ve yayılım.
Tebrik ediyorum Makedon ve denememi uygun gördüğün için de teşekkür ediyorum.
...ve buraya yazıyorum, başka bi’ gezegene yerleşsek bile son noktası konmuş haliyle Oğul’dan bi’ şişe imzalı istiyorum.
Sevgiler.
John Doe - Beni duyuyor musun dedektif? Sana ne kadar hayran olduğumu söylemeye çalışıyorum... ve de güzel karına.
Dedektif Mills - Ne?
John Doe - Tracy.
Dedektif Mills - Ne saçmalıyorsun sen?
John Doe - Bir basın mensubunun sizin bölgedeki birinden kolayca bilgi satın alması ne kadar rahatsız edici, değil mi? Bu sabah sen çıktıktan sonra evine gittim. Bir koca olmayı denedim. Basit bir adamın hayatını tatmaya çalıştım. İşe yaramadı... Ben de, bir hatıra aldım. Onun güzel kafasını...
Se7en / Günah: Öfke
Simsiyah renginde her ne kadar yaşlı sarkmış bi' tütün, deri parçaları, soğuk kuru süet, tütsüler ve odunlar alsam da zihnimdeki final Dedektif Mills'ın zavallı karısının kutunun içine tıkılmış kafası...
Yer yer tutarsız, dalga geçer gibi...
Genele hakim tuhaf sabunsuluğun yaşattığı ilizyon, ters köşe... Ne alaka?! Nasıl bu karanlığın içine sürüklenmiş bu dedim...
Sonuç, kendisiyle ilgili her ne kadar güzel düşünmeye çalışsam da kadının duş aldıktan sonra öldürüldüğü hissini veren bi' sabunsuluktan öteye gidemedi. İtici, irrite edici.
Odoon'dan sonra başıma gelen en ciddi bi' başka odunsu. Yukarıda bahsettiğim notaların hiçbirini içinde barındırmıyor da olabilir. Benim hissettiğim o notalardan öte bi' şeydi. Sevimsizdi ama kafa yorulmuş bi' şeydi. Daha da derinlerde, titizlikle işlenmiş bariz bi' öfkeydi.
Asla ve asla kullanabileceğim bi' koku değil ama bi' gün bi' gerilim senaryosu yazmaya oturursam ki oturacağım, kalemimin mürekkebi olabilir.
Ayrıca Chelsea Wolfe’un Carion Flowers parçasından başkası kendisine uymaz.
*****
´Oğul
Kapağı açar açmaz tertemiz nur topu gibi bi’ fujer ile tanışacağımın sinyallerini aldım. Seçtiği isimle ne anlatmaya çalıştığını da uzun süre düşündüm. Düşünürken transparan ama maço derinin ve keyifli kuru lavantanın birlikteliği sofrayı kurmaya başlamıştı. Hemen devamı aromatik, keskin otlar... Uda vuran yaşlı mızraplara selam eder gibi.
Rast Makamının huzurunu hissettiren taze anason derde deva bi’ dost eli.
Tüm karışım samimi bi’ rakı sofrasını işaret ediyor bana. Oğul ile dolu kadehler... Mezeler mekandan, şarkılar yürekten..
Üzerinde oynanmaya açık çok çok beğendiğim acayip bi’ fujer denemesi. Hatta (yanılmıyorsam ve hakikaten varsa içinde) derisi biraz okşansa tüm sistem çöker mi diye merak etmiyor değilim. Çabuk kayboldu ortadan sanki, üzdü.. :-)
Gıda Bakanlığı'ndan onayı alırsa yüksek kaliteli rakı dolum makinesiyle dolum yapılabilir.
*****
´Shunsui Kyōraku
Naftalinle açan meyve aromalı, metalik ve adını koyamadığım bi çiçek.
Çok temiz, şaşalı olmayan, düz çizgide ilerleyen, yer yer “ben bunu tanıyorum” hissine kapılabileceğiniz genç yaş deodorantı ya da yazın beyaz şifonlarının üzerine fısır fısır sıkıp bleach’lerde... pardon beach’lerde takılan güzel kadınlar.
Tabanda hissettiğim hafif hayvansı bulut genel kompozisyonun karakterini etkilememiş ama tatlı bi’ çekicilik kazandırmış. Bu kısmı açılış ve ortalara tercih ederim.
Günün sonunda tüm yanılmalarımla birlikte benim için bu koku hafif indolik isimsiz sarı/beyaz bi' çiçek, tasarlayan içinse Kyoraku’nun çiçekli kimonosu.
*****
´Ambre Urinal
Talk pudrası etrafında gelişen güllü, kakaolu, vanilyalı alevli (sıcak) amber(!?) Amma... bi' koku bana aynı anda iki ya da daha fazla alakasız duyguyu mikro saniyelerde birbirinin içine geçmiş şekilde yaşatıyorsa gardımı alırım.
Parçalanmış bi koku bu. Nedeni;
Fırında kakaolu kek pişerken evi ağır, lezzetli, vanilik bi' koku sarar bilirsiniz. O kokunun kekle alakası yoktur aslında, yerken bunu anlayabilirsiniz.(gereksiz detay)
İlk imge fırında pişen kek ve aynı anda tüm dengenin de bozulduğu nokta...
Bileğimden bi' ısırık almayı düşünürken hızla tuvalet kağıdı ve sabun olmayan bi umumi tuvalete geçtim. Bak bunu ben yapmıyorum. Kodlanmış beyin beni oraya götürüp bıraktı. Sıkıyorsa şimdi ye o keki der gibi...
Bunu nasıl becermiş bilemiyorum fakat umumi tuvaletlerde karşılaştığım o yoğun güllü talk pudrası bileğimde hayat buldu. Ağırlaşması ve sürekli ısınıyormuş gibi hissettirmesi de ayrı bir inceleme konusu.
Ne tarz bi' astral seyahatteyim çözemedim ama yolculuk sırasında arada bi’ yerde konken oynayan kokoş bi’ teyzeyle de selamlaştığıma yemin edebilirim.
Tüm bu parçaların 2-3 saat sonraki hali hafif, çekingen, tozlu ve kakao serpilmiş kurumuş gül yaprakları. Alt metin ise romantizm dolu sabunsuz ve peçetesiz tuvaletler.
Amber? Mimar burada ambere değil urinal kısmına kafayı takmış ve bu obsesyonla Indie dünyasının tüm aykırı meşalelerinin yanında yerini talep etmiş.
...
..
.
Benim hissettiklerim bunlar...
Toparlarsam, genele hitap kaygısı taşımayan cüretkar çalışmalar. Spesifik atışlar var ve şakaları da yok. En sakini Shunsui. Fujer ve oryantal denemeler korkusunun olmadığını gösterir nitelikte. Pastada gözü var mı bilemiyorum şayet varsa ince detaylar netleştikten sonra kendi markasını oluşturmaması için ortada hiçbir neden yok.
Materyalleri nereden temin ediyor bilmiyorum, sormadım da fakat tüm sert geçişlere rağmen stabil kalan mideme dayanarak söylüyorum oldukça kaliteli. Ne genzi yakıp geçme durumuna rastladım ne de baş ağrısına.
Sıvıların renkleri performans konusunda ciddi sinyaller veriyordu, o da yanıltmadı.Başarılı kalıcılık ve yayılım.
Tebrik ediyorum Makedon ve denememi uygun gördüğün için de teşekkür ediyorum.
...ve buraya yazıyorum, başka bi’ gezegene yerleşsek bile son noktası konmuş haliyle Oğul’dan bi’ şişe imzalı istiyorum.
Sevgiler.
Yorum