Tweet
Her şişede şehrin bir başka semtinin ruhunun yaşatıldığı
parfümevi Bond No.9’ın kurucusu Laurice Rahmé,
New York’a adadığı markasını ve yeni kokularını
Vogue Türkiye’ye anlatıyor.
[IMG]file:///C:/Users/Oguzhan/Desktop/NYC.webp[/IMG]
İlk kokusunu 2003 yılında lanse eden Bond No.9’ı niş parfüm dünyasında nerede konumlandırıyorsunuz?
Laurice Rahmé: Uzun zamandır erkeklerin baskın olduğubir endüstride Bond No.9, New York’un bir kadın tarafından yönetilen ilk parfüm markası oldu. Şehrin en ikonik kokularına ve renklerine ev sahipliği yapan, lüks dünyasında kendine has bir güce dönüşmüş bir markadan söz ediyoruz. İsmini Noho’daki butiğimizin adresinden alan Bond No.9, şehre duyduğum aşktan, 11 Eylül sonrası New York ve Amerika için bir şey yapma arzumdan doğdu. Misyonumuz, parfüm yaratma sürecine 1920 ve 30’larda var olan o sanatsal boyutu katmak ve farklı Manhattan semtlerine kendi kokularını kazandırmak.
Paris’te doğup büyümenize rağmen New York’a yerleşip markanızı bu şehre adamayı seçtiniz. Bu kararı nasıl verdiniz?
L.R: New York’un başka hiçbir şehirde olmayan inanılmaz bir enerjisi var. Her daim değişiyor, tazeliğini koruyor; şehirde yaşayanları da sürekli yaratıcılığa iten ileriye dönük bir hızı var. Yaptıklarımıza ilham veren de şehrin bu yönü.
Bir New York kokusunun yaratım sürecinden söz eder misiniz?
L.R: Bond No.9 kreasyonları için yeni bölge seçerken bizi yönlendiren genellikle müşterilerimiz oluyor. Tabii, şehrin yeni ve heyecan verici bölgelerini sürekli takipteyim. Bond No.9’ın bir başka özelliği, her bir parfüm şişesinin aynı zamanda bir sanat eseri olması. Son on yılda vintage şişeleri bulmak iyice zorlaştı. Markamız bu anlamda koleksiyonerler için de bir lalternatif oldu. Her şişe ve ambalaj, seçilen semtin kendine özgü duruşunu kutlayan bir eser niteliğinde. Bu sebeple müşterilerimize koleksiyoner demeyi tercih ediyoruz.
Son kreasyonunuz Greenwich Village sizin için ne ifade ediyor?
L.R: New York’un en sevilen bölgelerinden birini bir kokuya yansıttık. Bu parfüm, bireyselliğin, yaratıcılığın, şehrin sanatçılarının ve entelektüellerinin zengin mirasının bir kutlaması. Yeşile çalan mavi şişesi ve içerisindeki notalar, ağaçların sıralandığı bu stil sahibi semte göz kırpıyor. Koku ailesindeki yerini floral dokunuşu olan oryantal vanilya olarak konumlandırabileceğim Greenwich Village’da frenküzümü, liçi, mandalina, şakayık, yasemin yaprakları, şeftali miski, meşe yosunu, vanilya, nilüfer ve ambroksit notaları var.
parfümevi Bond No.9’ın kurucusu Laurice Rahmé,
New York’a adadığı markasını ve yeni kokularını
Vogue Türkiye’ye anlatıyor.
İlk kokusunu 2003 yılında lanse eden Bond No.9’ı niş parfüm dünyasında nerede konumlandırıyorsunuz?
Laurice Rahmé: Uzun zamandır erkeklerin baskın olduğubir endüstride Bond No.9, New York’un bir kadın tarafından yönetilen ilk parfüm markası oldu. Şehrin en ikonik kokularına ve renklerine ev sahipliği yapan, lüks dünyasında kendine has bir güce dönüşmüş bir markadan söz ediyoruz. İsmini Noho’daki butiğimizin adresinden alan Bond No.9, şehre duyduğum aşktan, 11 Eylül sonrası New York ve Amerika için bir şey yapma arzumdan doğdu. Misyonumuz, parfüm yaratma sürecine 1920 ve 30’larda var olan o sanatsal boyutu katmak ve farklı Manhattan semtlerine kendi kokularını kazandırmak.
Paris’te doğup büyümenize rağmen New York’a yerleşip markanızı bu şehre adamayı seçtiniz. Bu kararı nasıl verdiniz?
L.R: New York’un başka hiçbir şehirde olmayan inanılmaz bir enerjisi var. Her daim değişiyor, tazeliğini koruyor; şehirde yaşayanları da sürekli yaratıcılığa iten ileriye dönük bir hızı var. Yaptıklarımıza ilham veren de şehrin bu yönü.
Bir New York kokusunun yaratım sürecinden söz eder misiniz?
L.R: Bond No.9 kreasyonları için yeni bölge seçerken bizi yönlendiren genellikle müşterilerimiz oluyor. Tabii, şehrin yeni ve heyecan verici bölgelerini sürekli takipteyim. Bond No.9’ın bir başka özelliği, her bir parfüm şişesinin aynı zamanda bir sanat eseri olması. Son on yılda vintage şişeleri bulmak iyice zorlaştı. Markamız bu anlamda koleksiyonerler için de bir lalternatif oldu. Her şişe ve ambalaj, seçilen semtin kendine özgü duruşunu kutlayan bir eser niteliğinde. Bu sebeple müşterilerimize koleksiyoner demeyi tercih ediyoruz.
Son kreasyonunuz Greenwich Village sizin için ne ifade ediyor?
L.R: New York’un en sevilen bölgelerinden birini bir kokuya yansıttık. Bu parfüm, bireyselliğin, yaratıcılığın, şehrin sanatçılarının ve entelektüellerinin zengin mirasının bir kutlaması. Yeşile çalan mavi şişesi ve içerisindeki notalar, ağaçların sıralandığı bu stil sahibi semte göz kırpıyor. Koku ailesindeki yerini floral dokunuşu olan oryantal vanilya olarak konumlandırabileceğim Greenwich Village’da frenküzümü, liçi, mandalina, şakayık, yasemin yaprakları, şeftali miski, meşe yosunu, vanilya, nilüfer ve ambroksit notaları var.
Yorum