Tweet
Miskin tarihi, kültürlerdeki yeri ve kullanımı, en kalitelisinin kaynağı Tonkin bölgesi geyikleri, etimolojik mis-misk açmazı vb. detaylar hakkında bilgi vermek haddim olmadığı için bu konu üzerine başka bir dünya Vedat OZAN'ı adres göstererek konuya başlamalı.
Koku dağarcığımdaki üç büyük misk (en büyüğünü tabi ki yazmayacağım) çalışmasının çözümlemelerine başlamadan evvel kullandığımız parfümlerin ailesi, teması, sınıfı ve orijini ne olursa olsun, parfümü stabile eden, performansını fiksleyen ve bununla beraber notalar arasındaki geçişi en uygun şekilde sağlayan şeyin; kullanılan birkaç çeşit, hem de düşündüğünüzden çok fazla çeşit miskler olduğunu bir kenara not edelim. Hiçbir nota yoktur ki; başka bütün notalar ile uyum içinde olsun ve onları kullanıcı farketmeksizin bütün alçakgönüllülüğü ile yüceltsin.
Tabi madalyonun diğer tarafında ise misklerin farklı yüzlerini ortaya çıkararak kendisini yücelttiği durumlar var ki; işte ben bu noktada kendimi kaybediyorum. Evet galiba saplantılı bir misk aşığıyım.
Daha önceki birçok yorumumda özellikle vurgu yaptığım misk çeşitleri ve karakterleri bir kenara; şimdi beni ben yapan 3 büyüğe hakkını teslim etmek zamanı geldi diye düşünüyorum:
1-) Serge Lutens Muscs Koublai Khan: Yıllar yıllar önce elimdeki ana akım parfümler üzerinden masum beyaz miskleri çözmeye çalışırken, bu çalışma hakkındaki yorumları okuduğumda şoke olup - heyecanlandığımı hatırlıyorum. Sansürsüz' olarak apış arası ile başlayan, hayvanların özel yaşantılarına eğilen ve oradan da parfüme adını veren dev hükümdarın arzularına kadar yazılıp - çizilen şeyler öylesine iddialı ve ürkütücüydü ki; bu parfüme ulaşmak adına neler çektim bilemezsiniz...
Ancak standart salon adamı - plazalı spa kadını ağzından yazılmış bunca şeyin; Kubilay Han'ı kokladıktan sonra birer zırva olduğunu anlamam bende küçük çaplı bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Açılışındaki kimyon ve civet işbirliği haricinde geriye kalan kısım yumuşacık ve en yüksek kalitede misklerden oluşan füme-krem rengi, ılık - soğuk bir parfüme işaret ediyordu. Açılışını uzattıkça uzatan Salome ve yine bu açılışı kütük gibi boyutsuz tek gövde haline getirmiş Musc Tonkin'in kendilerine referans aldıkları çalışmanın Kubilay Han olduğunu anlamamak neredeyse imkansız. Abartısız tüm platformlarda Musc Ravageur ile birlikte en çok konuşulan çalışma olan Kubilay Han'ın kendisinden önce çıkmış ve benzetildiği çalışma olan Original Musk ile de öyle abartılacak bir benzerliği yok. Original Musk, genel çizgisinde Kouros'a ilham olmuş ''musky-fougere'' tınılarını cüretkar bir şekilde sergilerken Kubilay Han ise soğuk oryantal tarafta. Merak edenler için Ravageur ile kıyaslarsam da Kubilay Han Doğu'nun hayvanı, Ravageur ise hayvansallığın tatlı sıcaklığı.
Performans olarak Kubilay Han konusunda yanılgıya düşmeyin derim çünkü bunca miskin bir araya gelmesi ile çuvallayan burnunuz; çevrenizdekilerin gün boyu gelen övgü ve eleştirilerini yakalayamayabiliyor.
2-) Orto Parisi Seminalis: Kelime anlamı ''Meni Kesesi'' olan Gaultieri çalışması; sandal, süsen ve paçuli üçlüsünün yine birtakım miskler ile yoğurulması hadisesi. Tatlı - tuzlu, ilaçsı - doğal göndermeler ile kullanıcıyı bir oraya bir buraya vuran Seminalis'in, Freudyen duyguları tetiklemesi işten bile değil. Çünkü yukarıda saymış olduğum her notanın ''musky'' verilişinin yanında; oldum olası kendimi tutamadığım ılık süt akorunun baştan sona cesurca davranması Seminalis'i en büyük keyif parfümlerimden biri kılmaya rahatlıkla yetiyor.
Seminalis, hayvansılıktan ziyade hayvani dürtülerini harekete geçirmiş bir insan teni gibi kokuyor. Seksi gibi saçmalıklara girmeden rahatlıkla söyleyebileceğim şey: Mahrem & Karanlık.
3-) Micallef Royal Muska: Doğu'nun Hayvanı ile Hayvani Mahremiyeti atlattıktan sonra gelelim çiçeksi misklerin veya miskli çiçeklerin uyumuna.
Royal Muska; kendime sakladığım ''0'' numara miskime en yakın eser gibi görünmesine rağmen daha masum bir yol izliyor. Ancak masumiyetinin ve bir parça toyluğunun altında yatan şeytani kadın görmezden gelinemez. Gül metali, ylang - ylang kremi, sandal tozu ve soğuk süt; kullanıcıya yarı temiz bir kadın teninden başka bir şey vadetmiyor. Ancak daha ne etsin ki...
Dönem dönem yükselen metalik dalgalanmalar, ara ara çalkalayan kremsi masumiyet ve sonrasında öldüren o soğuk süt, gün boyunca ruh halinizi sınırdan sınıra götürmeye yetiyor. Yalnız kullanmalık, hayal kurmalık ve sonrasında da bir şeyler yaratmalık çalışmalardan.
Koku dağarcığımdaki üç büyük misk (en büyüğünü tabi ki yazmayacağım) çalışmasının çözümlemelerine başlamadan evvel kullandığımız parfümlerin ailesi, teması, sınıfı ve orijini ne olursa olsun, parfümü stabile eden, performansını fiksleyen ve bununla beraber notalar arasındaki geçişi en uygun şekilde sağlayan şeyin; kullanılan birkaç çeşit, hem de düşündüğünüzden çok fazla çeşit miskler olduğunu bir kenara not edelim. Hiçbir nota yoktur ki; başka bütün notalar ile uyum içinde olsun ve onları kullanıcı farketmeksizin bütün alçakgönüllülüğü ile yüceltsin.
Tabi madalyonun diğer tarafında ise misklerin farklı yüzlerini ortaya çıkararak kendisini yücelttiği durumlar var ki; işte ben bu noktada kendimi kaybediyorum. Evet galiba saplantılı bir misk aşığıyım.
Daha önceki birçok yorumumda özellikle vurgu yaptığım misk çeşitleri ve karakterleri bir kenara; şimdi beni ben yapan 3 büyüğe hakkını teslim etmek zamanı geldi diye düşünüyorum:
1-) Serge Lutens Muscs Koublai Khan: Yıllar yıllar önce elimdeki ana akım parfümler üzerinden masum beyaz miskleri çözmeye çalışırken, bu çalışma hakkındaki yorumları okuduğumda şoke olup - heyecanlandığımı hatırlıyorum. Sansürsüz' olarak apış arası ile başlayan, hayvanların özel yaşantılarına eğilen ve oradan da parfüme adını veren dev hükümdarın arzularına kadar yazılıp - çizilen şeyler öylesine iddialı ve ürkütücüydü ki; bu parfüme ulaşmak adına neler çektim bilemezsiniz...
Ancak standart salon adamı - plazalı spa kadını ağzından yazılmış bunca şeyin; Kubilay Han'ı kokladıktan sonra birer zırva olduğunu anlamam bende küçük çaplı bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Açılışındaki kimyon ve civet işbirliği haricinde geriye kalan kısım yumuşacık ve en yüksek kalitede misklerden oluşan füme-krem rengi, ılık - soğuk bir parfüme işaret ediyordu. Açılışını uzattıkça uzatan Salome ve yine bu açılışı kütük gibi boyutsuz tek gövde haline getirmiş Musc Tonkin'in kendilerine referans aldıkları çalışmanın Kubilay Han olduğunu anlamamak neredeyse imkansız. Abartısız tüm platformlarda Musc Ravageur ile birlikte en çok konuşulan çalışma olan Kubilay Han'ın kendisinden önce çıkmış ve benzetildiği çalışma olan Original Musk ile de öyle abartılacak bir benzerliği yok. Original Musk, genel çizgisinde Kouros'a ilham olmuş ''musky-fougere'' tınılarını cüretkar bir şekilde sergilerken Kubilay Han ise soğuk oryantal tarafta. Merak edenler için Ravageur ile kıyaslarsam da Kubilay Han Doğu'nun hayvanı, Ravageur ise hayvansallığın tatlı sıcaklığı.
Performans olarak Kubilay Han konusunda yanılgıya düşmeyin derim çünkü bunca miskin bir araya gelmesi ile çuvallayan burnunuz; çevrenizdekilerin gün boyu gelen övgü ve eleştirilerini yakalayamayabiliyor.
2-) Orto Parisi Seminalis: Kelime anlamı ''Meni Kesesi'' olan Gaultieri çalışması; sandal, süsen ve paçuli üçlüsünün yine birtakım miskler ile yoğurulması hadisesi. Tatlı - tuzlu, ilaçsı - doğal göndermeler ile kullanıcıyı bir oraya bir buraya vuran Seminalis'in, Freudyen duyguları tetiklemesi işten bile değil. Çünkü yukarıda saymış olduğum her notanın ''musky'' verilişinin yanında; oldum olası kendimi tutamadığım ılık süt akorunun baştan sona cesurca davranması Seminalis'i en büyük keyif parfümlerimden biri kılmaya rahatlıkla yetiyor.
Seminalis, hayvansılıktan ziyade hayvani dürtülerini harekete geçirmiş bir insan teni gibi kokuyor. Seksi gibi saçmalıklara girmeden rahatlıkla söyleyebileceğim şey: Mahrem & Karanlık.
3-) Micallef Royal Muska: Doğu'nun Hayvanı ile Hayvani Mahremiyeti atlattıktan sonra gelelim çiçeksi misklerin veya miskli çiçeklerin uyumuna.
Royal Muska; kendime sakladığım ''0'' numara miskime en yakın eser gibi görünmesine rağmen daha masum bir yol izliyor. Ancak masumiyetinin ve bir parça toyluğunun altında yatan şeytani kadın görmezden gelinemez. Gül metali, ylang - ylang kremi, sandal tozu ve soğuk süt; kullanıcıya yarı temiz bir kadın teninden başka bir şey vadetmiyor. Ancak daha ne etsin ki...
Dönem dönem yükselen metalik dalgalanmalar, ara ara çalkalayan kremsi masumiyet ve sonrasında öldüren o soğuk süt, gün boyunca ruh halinizi sınırdan sınıra götürmeye yetiyor. Yalnız kullanmalık, hayal kurmalık ve sonrasında da bir şeyler yaratmalık çalışmalardan.
Yorum