Duyuru

Çökme
Henüz duyuru yok.

Bugün Hangi Parfümü/Kokuyu Denediniz / Test Ettiniz

Çökme
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
Yeni Mesajlar

  • Tom Ford | Patchouli Absolu
    başlangıç ökaliptik karanfil biberiye tarzı bir takım şifalı taze otlar ile keskin şekilde tabiri caizse patlıyor. otlar 2-3 dk.dan sonra iyice koyulaşıp (tende daha kirli hissedilmek üzere) nemli toprak ile buluşuyor. bu aşamada ten üstünde koklandığında cypriol yağı neredeyse tek başına hissedilecek şekilde yoğun. yayılımda ise daha yosunlu odunsu bir yapı bu kesif otsu toprak yapısı ile daha kompleks şekilde hissediliyor. birkaç saatin sonunda kıyafete sinen kısım topraksı eski chypre'leri andırır bir hâl alıyor.
    kendi adıma birkaç saat önce kıyafete sıktıktan sonra giymek daha iyi bir fikir. başlangıç ve ortadaki topraksılık değil ama medikal otsu hava beni zorladı.

    Yorum


    • Guerlain tonka imperiale kullandım. Baskın bir şekilde badem, tonka ve tütün alıyorum, sıcak ve naif bir gourmand diyebilirim . Bu naiflik guerlainin L'art & L' Matiere serisinin genel özelliği olsa gerek. Seriden kullandığım spirituese double vanille ve Cuir beluga da böyle naifti. Koku bana belli ölçüde Dior feve delicieuseyi hatırlattı, yalnız dior bana çok tatlı gelmisti, nerdeyse boğucu şekilde. Ayrıca Dioru daha feminen tarafa yakın bulmuştum. Tonka imperialin tatlılığı kesinlikle baymıyor ve tamamen uniseks olmasıyla erkek kullanımına bence diordan daha uygun. Ez cümle dengelenmiş tatliligiyla baymadan kullanılabilecek, içinizi ısıtan cinsten naif bir gourmand yorumu.

      Yorum


      • Guerlain L'Heure Bleue (1912) vs. Molinard Habanita (1921-24)

        Biri Viktoryen dönemin son demlerinin aristokrasisi ve ardı sıra başlayan savaşın hüznü, diğeri ise iki savaş arası modernizminin şaaşalı yaşantısı ile özdeşleştirilen asırlık iki parfüm.

        L'Heure Bleue, yani "Mavi Saat", adını gün batımının ardından, gökyüzünde yıldızların belirmeye başladığı koyu mavi zaman diliminden alıyor. Jacques Guerlain'ın yaratıcısı olduğu parfüm, baharatlı, hafif tatlı, kuru ve pudralı. İlk dakikaları oldukça parlak, ardından karanfilin baharlılığı, biraz yatışmaya başladıkça ortaya çıkan, menekşeden geldiğini düşündüğüm hafif bir kremsilik, ama baskın gelen irisle birlikte artan hafif tozlu, pudramsı yapı. Akşamın hüznünün çökmeye başladığı saati kendine isim olarak almasından mı, ağır bir savaşla birlikte sona eren, artık çok geride kalmış nezaketli ve incelikli bir döneme duyulan nostaljinin etkisinden mi, hep hüzünle ilişkilendirilmiş, "melankolik" olarak adlandırılmış bir parfüm.

        Diğer yanda ise Habanita, yani "Küçük Havana". "Roaring Twenties" olarak tabir edilen, Büyük Buhran'a kadar süregiden, Muhteşem Gatsby atmosferi ile akıllara yerleşen bir dönemden geliyor. O da baharatlı, hafif tatlı, kuru ve pudralı bir yapıda. Açılışı ilk anda parlak, karanfil baskın bir baharlı yapı, ardından pudralı yönü ortaya çıkıyor ve sakız aroması giderek daha belirgin hale geliyor. Sanat hayatına zarif hanımların tuvalet masalarındaki bir esans olarak değil, sigara kesesi kokulandırmada kullanılan bir esans olarak başlamış. Mavi Saat, beyaz teni kararmasın diye elinde şemsiyesi, başında şapkası ile parkta gezintiye çıkmış kibar bir hanım, Küçük Havana ise gündüz son moda plaj mayosu ile bronzlaşan, gece kulüp kulüp gezen bir flapper. Aralarında sadece 9 yıl var, ama o 9 yıl içinde yaşanan dramatik değişimle birlikte iki ayrı çağı temsil ediyor gibiler.

        İki ayrı kadını, iki ayrı çağı temsil ediyor gibiler ama aslında ikisi de aynı kadın. Biri diğerinin 9 yıl sonraki hali sadece.

        Ben çok merak ederek körlemesine aldığım bu iki parfümü özünde çok benzer buldum. Başlangıç ve genel atmosferleri çok yakın, biri daha kremsi, diğeri ise daha reçineli bir yöne evriliyor ama aralarında kendilerine yakıştırılan imajları doğrulayacak bir profil farkı göremiyorum. İki kadın olarak tanımlasam da aslında cinsiyetsiz parfümler, en fazla L'Heure Bleue ibreyi hafifçe feminen tarafa, Habanita ise maskulen tarafa kaydırıyor diyebilirim.

        Özetle ne hüzünlü bir akşam, ne de karanlık ve çılgın bir gece. Bu iki parfümün de bana hissettirdiği, çocukluk hafızamdan çıkıp gelen, büyük halanın evinde duyduğum huzur ve samimiyet. Ev çoktan yıkıldı ama duvarındaki fotoğrafta gencecik bir öğretmen 1930'lardan bana gülümsemeye devam ediyor.
        Son Düzenleme Rayiha; 21-03-22, 02:19. Tarafından yapıldı.

        Yorum


        • Creed Wind Flowers siradan designerlardan hicbir farki yok net creedin en vasat isi kalicilik yayilim cok zayif yine tum creedler gibi hikayesi de balon 5 yildir bu parfum uzerinde calisiliyormus.

          SM-G991B cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

          Yorum


          • Tom Ford Vanille Fatale

            Kirazlı ruj ve kayısılı fondöten ağırlıklı yoğun makyaj kokuları. Karanfil sıcaklığında eriyen orman meyveleri ve akabinde oluşan amber likörü, damla sakızlı misk.

            Neredeyse tekdüze yapısına rağmen Vanille Fatale’ ı anlatmak çok zor. Aslında genel olarak dumanlı bir vanilya akoru olarak tanımlanabilir, fakat içerdiği iki farklı çizginin ve bunların kesişimlerinin irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu dumanlı vanilya akorunun dış çeperi; şeftali, kayısı ve mango gibi biraz sönümlenmiş egzotik meyveler üzerinden krem gibi ve aynı zamanda fenolik olarak algılanabilen fondötenli deri yüzeyi olarak tanımladığım kısım. İç kısım ise; bol bol tonka, badem, ylang ylang, karanfil, kırmızı meyveler ve belki biraz heliotrope ile dış çeperin donuk ve transparan yüzeyinin aksine oldukça sıcak ve akışkan; bu kısım da vişneli rujlu ve karadut likörlü olarak gördüğüm kısım. Bu iki kısmın birlikte algılanması durumu da Vanille Fatale’ ın hem tatlı tütün dumanı hem de rujlu fondötenli makyaj kokan vanilya akorunu oluşturmuş oluyor. Vanille Fatale, vanilyanın yanında ne kadar bir tütün kokusu olarak lanse edilse de, yani aslında bir tonka tütünü kokusu.

            Vanille Fatale’ ı; Hypnotic Poison, Datura Noir, Orchid Soleil ekollerine yakın görmekle birlikte tam olarak bunların arasına yerleştiremiyorum, fakat Orchid Soleil den bazı güzel tadımlıklar bulmak mümkün. Diğer bir taraftan da Vanille Fatale’ ı, makyajlı Sidi bel Abbes ve Ambre Narguile, Feminen Tobacco Vanille hatta biraz daha zorlayıp Tom Ford’ un bir çeşit Angel yorumu olarak görmeden de edemiyorum.

            Vanille Fatale’ ı kimler denemeli ya da uzak durmalı: Birkaç dakika önce dışarı çıkmak için makyaj yapılmış ve terkedilmiş odada havada asılı kalan kadın deodorantının görünmez pembe ve metalik kokusunu seviyorsanız ya da salaş dekorlarla bezeli hipster mekanlarındaki ucuz tütünlü nargile, aromalı likit ve aromalı lucky strike dumanlarına maruz kalabiliyorsanız Vanille Fatale tam size göre, çünkü bu mekanların birinde çiğnenip kül tablasına atılmış sakızların yanına basılmış ruj izmaritli sigaralar gibi kokuyor. Açılışındaki Ylang Ylang ve Tonka patlaması ciddi anlamda baş ağrısı yapabilir ya da kokuyu ucuz olarak yorumlamaya sebebiyet verebilir. Herkesin hoşuna gitmeyeceğini düşünüyorum. Paranıza kıyarken bence dikkat edin.

            Yorum


            • Jovoy - Touche Final
              Beklediğim bu değildi. Lira FB Vanille gibi parfümler ortada limonlu kek gibi dolaşmak istemiyorum dedirtiyor kimi insanlara, ben seviyorum ama onları anlayabilirim. Mesela ben de makyaj çantası gibi korkarak dolaşmaktan hoşlanmıyorum. İçinde sadece mimoza olduğu için merak uyandırmıştı ve mimozayi hiç hissedemiyorum. Ruj kokusu. Çok net, şimdiye dek kokusunu özellikle beğendiğim bir tane bile ruj olmadığı gibi, pudralı kokularla da çok mesafeliyim. Bir iki tanesi dışında ilgimi çeken yoktur. Menekşe, bol pudranin arasından zor seçilen gül ve misk hissediyorum sadece. Demode nitelendirilecek stilde, özgün bir boyutu olduğunu dusunmedigim bir iş çıktı.

              Yorum


              • Essential Parfums - Fig İnfusion
                ​​​​​​Oldukça odunsu bir incir kompozisyonu. İbresi maskülen çizgiye kayıyor. Bana anasonumsu bir nota da varmış gibi geldi bütünün içinde. Derinlerde hoş bir yeşil hava var. Yine de pek özel bir yanı yok. Yayılım ve kalıcılık hiç fena değil.

                Yorum


                • Bir süredir parfüm kullanmak yerine denemeler yapıyorum. Sıkıcı geçen şu ekonomik ortamda belki bir kaçış alanıdır...

                  Anatoline markası uzun zamandır dikkatimde olan bir marka idi. Alghabra'nın çoğu denediğim parfümünün ileri seviye performansı olması ve çok sevilen parfümlerle olan benzerliği yönünden benim için de geçer not alması, Anatoline'i de denemem gerektiği konusunda beni dürtükledi. Voyage hariç bütün parfümlerini de denedim. Genel ve net yorumum şu olacak; "Anatoline tam bir fiyat / performans parfümleri yapmış. Her şeyden birazcık var ama hiçbir şeyden tam yok (alıntıdır). Tıpkı Türk futbolu gibi".

                  Kısa kısa yorum olarak ise;

                  Babylon; Beyaz çiçeksi-odunsu, baharatsı designer parfümler gibi takılıyor. Hafif feminen gibi bir hali var. Çiçeksi başlıyor ve kurudukça baharatlara dönüyor. Değişik.

                  Ephesus; Nishane Ege ile çok benziyor tarzları. Çok hoş bir baharlık/yazlık aromatik odunsu iş çıkarmışlar. Kullanılır. Fiyatı Ege'ye göre uygun sanırım.

                  Hattusha; En sevdiklerimden oldu. Virgin Island Water ile benzerlik taşıyor bence. Bunun en büyük sebebi hindistan cevizi notasının kullanım benzerliği. Hindistan cevizine eşlik eden pürüzsüz bir yasemin var ve bence muhteşem ikili olmuşlar. Bunu çok beğendim. Performansı çok iyi. Yazın deniz kenarında muazzam eser, akar, gider..

                  Ionia; Standart citrus üzerine kurulu yazlıklarla benzer. Bana Zegna Italian Bergamote ile Zegna Mediterranean Neroli arasında bir yerde gibi geldi. Başarılı kısmı performansı sayılır. Yoksa çok özel diyemem.

                  Mesopotamia; Beklentilerin ötesinde bir gül yorumu. Hatta bence yerli markalar arasındaki en güzel gül yorumu. Tipik bir oryantal odunsu gül parfümü ama kalite hissiyatı çok iyi. Performansı da çok iyi oldu bende. Tarzım olmasa da etkileyici idi.

                  Phrygia; Hafızamda çok kalmayan bir citrus tabanlı yazlık. Bu tarz parfümlerin benzeri çok var.

                  Sumerian; Çok tutulan designer parfümler ile benzer tarzda geldi bana. Tütün biraz işi değiştirir gibi oluyor ama biraz oryantal havada devam eden yapısı için ehh diyebilirim. Çok tuttuğumu söyleyemem.

                  Troia; Markanın en net en sivri parfümü. Acayip bi deri kullanılmış. Ya sev ya terket. O kadar yani. Amouage'ın Opus 11'ine benziyor biraz tarz olarak. Sağlam iş. Cesaret yönünden tebrik.

                  Urartu; Denemeye en heves ettiğim parfümü idi. Designer markaların çıkardığı nişimsi özel serilere yeni bir birey. Farklı bir bakış açısı yok. İçerik kaliteli ama bana hitap etmedi. Serin, soğuk akşamlarda iyi tutabilir. Çok iyi kalıcılığı var. Ferah baharatlarla başlıyor ve ortalardan itibaren odunsu ambersi gövdesi kokuya hakimiyet kuruyor.İçerik olarak dolu dolu bir harmanı var ama net olarak bir karmaşa var diyebilirim. Daha net bir parfüm çıkarılabilirmiş halbu ki...

                  Final olarak, Hattusha ve Ephesus'um olsa kullanırım. Diğerleri için şişeli arayışım olmaz. Parasına değecek kompozisyonlar çoğunlukla. Uygun fiyata alırsanız pişman olmazsınız gibi duruyor.
                  Son Düzenleme cantona8; 16-04-22, 14:56. Tarafından yapıldı.

                  Yorum


                  • teafortwo
                    teafortwo Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    Hocam çok teşekkürler kendi adıma yorumlar için, ben de merak ediyordum sizin dekantlari da kaçırmışım zaten. Biraz fikir edinmiş oldum.

                  • cantona8
                    cantona8 Yorumladı
                    Yorumu düzenleme
                    Rica ederim. Fikir verebildiysem ne guzel Basitce deginmeye calistim.

                • Zara | Leather Jardin
                  ciddi vintage floral chypre havası var. vintagelerde denediklerim içinde Sophie Nerval Panache'si ile günümüze yakın Soivohle'un Green Oakmoss parfümlerini direk aklıma getirdi. yosun, galbanum, ıtır, karanfil, siklamen-fesleğen ile nemli havadar yeşillikli hafif çiçeksiliğe eklenmiş tatlı sulu şeftali. yenilik getirmiyor belki ama eskiyi de güzel resemble etmiş. fiyatı haricinde çok iyi, fiyatı düşünüldüğünde muazzam.

                  Yorum


                  • Ormonde Jayne Ultimate. Amaan pardon "Baldessarini Ultimate"

                    Geza yine çok güzel bir iş çıkarmış. Tamamen tavsiye üzerine, kör alış yaptım. Hakkinda okudugum olumlu yorumlar gercekmis. Muhteşem bir Montabaco-Kinski karisimi. Tebrikler.

                    Açılışı tipik pembe biber-citrus bombasi. Açılıştan hemen sonra beyaz tatsız çiçekler esmeye başlıyor. Ve Montabaco ile cok benzer olan o gövdesi yerleşiveriyor. Performansi simdilik iyi gidiyor. Kimyasalları kullanmayı biliyor bu adam.

                    Yorum


                    • Eau Absolue Mona di Orio. En sevdiğim notalar bir parfümde toplanmış, citruslar, labdanum, misk ve sedir. Oldukça yoğun, anneme koklattım, kadın, ‘bu ne be, çok ağır’ tepkisini verdi. Zaten benim parfümlerime beş metre mesafeden az yaklaşmıyor… =D cantona8 ‘e teşekkürler Click image for larger version

Name:	23A1482F-6EC0-45EE-8D26-3631BC3E9351.jpeg
Views:	423
Size:	725.7 KB
ID:	209808

                      Yorum


                      • Rayiha
                        Rayiha Yorumladı
                        Yorumu düzenleme
                        Benimkinim de en olumlu tepkisi "eh işte, fena değil" oluyor. Koklatıp fikir sormamdan bile hiç hoşnıt değil. Ki genelde görece hafif, kozmetik kokuları tercih ediyorum.

                    • Monte Cristo - Signature. Monte Cristo aslen puro markasıydı sanırım. Böyle bir markadan beklendik bir parfüm olmuş. Oldukça Maskülen. Creed parfümlerini anımsatıyor. Zaten açılıştaki ki Pink Pepper Creed Viking hissiyatı veriyor. Fakat signatureda nane yok onun yerine üst notalar daha narenciyeli. Fragranticada Signature benzeri olarak Terre d Hermes oylamış insanlar. Hermesi çok uzun zaman önce bir defa koklamıştım ve hatırladığım kadarıyla benzer kokular. Büyük ihtimalle Terre d Hermes örnek alınmış ve biraz değiştirilmiştir. Alt notalarda Vetiver, tonka ve paçuli var. Zaten bir süre teninizde kaldığında bunu hissediyorsunuz koku biraz daha tatlılaşmaya başlıyor fakat o zaman zaten cilt kokusu haline dönüşmüş oluyor.

                      Yorum


                      • Hunca Asimetri

                        Sevdiğim birçok parfümde imzası bulunan Maurice Roucel'in tasarladığı parfümler listesinde bir Hunca parfümü gördüğümde şaşırmıştım. Üretimi durmuş olan bu parfümü bu yüzden merak ediyordum.

                        Asimetri, kutusunda yazan üretim izin tarihini baz alırsak 1992 çıkışlı. Ambalaj ve sıvı rengi gibi koku da sıcak, koyu bir turuncuyu çağrıştırıyor. Tipik bir 90'lar meyveli çiçek kokusu, oldukça tanıdık. Zengin. Kayısı-şeftali, beyaz çiçek, odunsu-amberli akorlarla inşa edilmiş olmalı. Bana Grojsman'ın 1990 tarihli Tresor'unu çağrıştırdı, hatırladığım kadarı ile. Tresor'un o dönemki başarısını düşününce bu benzerlik çok da şaşırtıcı değil.
                        Son Düzenleme Rayiha; 15-05-22, 21:39. Tarafından yapıldı.

                        Yorum


                        • Elizabeth Arden Blue Grass

                          1934 tarihli (ve 1989 revizyonlu) Arden klasiği Blue Grass'la 3 yıl önce bir arkadaşımın körlemesine alıp beğenmediği bir parfüm olarak denetmesi ile tanışmıştım. Bana da çok keskin ve çok rahatsız edici gelmişti bu parfüm, hatta bir 3. kişiden de benzer bir tepki almıştık. Parfümün evrilmesini izlemek için sıktığımız post-it'i de kapının dışına yapıştırmıştık, kokusu ofise yayılmasın diye.

                          Birkaç hafta önce Blue Grass'ın adı L'Heure Bleue, Gloria Vanderbilt ve Insolence gibi parfümlerle birlikte anılınca parfümü tekrar denemek istedim. Blue Grass bu kez beni şaşırttı. İlk anları hala zorlayıcıydı, yoğun ve parlak aldehitler gerçekten de insanı ilk anda rahatsız etmeye devam ediyor. Biraz yatışınca aldehitli parfümlerin bayraktarı Chanel No.5 ile büyük benzerlik gösteriyor.

                          Parfüm yerleştikçe ve aldehitler etkisini kaybettikçe hafif çiçekli akorları almaya başladım. Çiçekler solmaya başlayınca da sanırım parfüme ismini veren, mavi-yeşil ana tema ortaya çıkmaya başladı. Bu aşama gerçekten de yeşil, ama sert ve kuru bir yeşil. Chanel No.19, özellikle EdT versiyonu ile ciddi bir benzerlik hissediliyor. Bu yeşil safha No.19'un olmasını dilediğim bir tonda, ondaki tahminimce galbanum'un ağzımda bıraktığı ve 19'u kullanamama sebep olan sabunsu tat bunda yok.

                          Son aşamada ise Blue Grass yine yön değiştiriyor ve ağırlıklı olarak karanfilden gelen baharatlı yönü ortaya çıkıyor. Baharatlı ama ilginç bir biçimde çok ferah bir baharatlılık hali bu. Bu aşama ise Guerlain L'Heure Bleue'nün açılışı ile oldukça benzeşiyor. Bu noktada neden başta bahsedilen grubun içinde adının geçtiğini anlayabiliyorum.

                          Hakkında yapılan yorumlardan hareketle Blue Grass bir "sevgi/nefret" parfümü. Bir parfümün ömür çizgisindeki karakter değişimini kez bu denli net gözlemledim, önce nefret ettiğim parfümü şimdi sevmeye başladım. Arkadaşımsa istikrarlı bir biçimde nefret etmeye devam ediyor.
                          Son Düzenleme Rayiha; 18-05-22, 18:04. Tarafından yapıldı.

                          Yorum


                          • Atkinsons Pirates' Grand Reserve kullandım. Parfüm kakao ve rom patlamasıyla açılıyor. Boozy hava hemen insanin yüzüne çarpıyor. Kakao gerçekten çok baskın açılışta, hatta beni rahatsız etti. Sonrasında kardamom devreye giriyor , kururken ise paçuli ben de burdayım diyor. Kakao ve rom kokunun başından sonuna varlığını gösteriyor diğer notaların yanında. Uniseks bir koku olsa da bir kadına daha çok yakışabilir diye düşünüyorum. Kokunun fark edirlirligi ilk 2-3 saat yüksek, sonrasında azalıyor. Kalıcılığı ise gayet iyi.

                            Yorum

                            İşleniyor...
                            X