Parfüm yapımı

[Tugceleb]

Doğal parfüm yapıp esansını rahat şekilde bulan var mı ?

[matrai]

Bu konuda Makedon arkadaşımız oldukça bilgi sahibi

[Misafir]

Yazacağım; az sabır... Loadin’

[Misafir]

Evet; herkese merhaba...
Öncelikle matrai arkadaşımızın beni dün ilk defa karne sevinci yaşayan kardeşlerimizin/evlatlarımızın fişlerindeki “Bak bu Volkan arkadaş daş daş dal daş!” tipi veya kapitalist düzene meydan okuyan sol kanat terör örgütü lideri gibi “Volkan arkadaş n’aptın” - “N’olsun Altuğ arkadaş iki beyaz yakalı indirdim...” şu diyaloglu ve hayalimli davet veya lanse etmesi ilginç oldu.
Başlığın ve sorunun sahibi @Tugceleb’e cevap vermeden evvel bazı noktalara daha doğrusu artık yanlış bilinmekten yada bilinmek istememekten dolayı sinir bozan bir olguya değinmek istiyorum izninizle: ...Doğallık.
Doğal parfüm, doğadan esans, organik çay, gerçek yoğurt, sürreal ekmek, elektronik kapuska veya sentetik pilav üstü kuru nedir?
Bir parfüm yaratırken veya satın alırken onun yaratıcısı yada alıcısı nezninde bir “parfüm” olmasını sağlayan tek parametre doğallık mıdır?
Mesela vanilyayı ele alalım...
Bir vanilya parfümü üzerinde çalışan bir parfümör: - Bu doğal bir vanilya parfümü olmalı ve bu yüzden ben Tahiti vanilyası kullanmalıyım...’ der ve harekete geçerse; her parfüm şişesinin içine bir Tahiti vanilyası çubuğu konulduğunu görür ve parfüm o şekilde yaratıcının elinden kullanıcıya ulaşırsa bu Tahiti vanilyası ve parfümün doğallığı adına bir ölçüt müdür?
Ya da Meksika vanilyasının doğal halinden birtakım yöntemlerle elde edilmiş ve onun sadece hedef alınmış koku profiline odaklanılarak içinden çekip çıkarılan sentetik moleküller ne kadar sentetiktir?
Peki Madagaskar vanilyasından n’aber..?
Acaba önümüze çeşitli formlarda gelen vanilyanın Madagaskar çiftçileri tarafından hangi zirai yöntemler kullanılarak üretildiğini biliyor muyuz?
Organik tarım gerçekten organik tarım mıdır veya ne kadarı organiktir?
Biz insanlar mesela...
Hangimiz ne kadar gerçek, doğal veya biriciğiz ya da tam tersi kaç maske, kostüm ve ünvan takınıp kaçını yönetebilme ve kaçı tarafından yönetilebilme kapasitesine sahibiz?
Acaba insan, kendisine sunulmuş senaryoların hakkını vererek en iyi şekilde rol yaparsa mı gerçek-doğal insandır yoksa kendi senaryo ve karakterlerini kendisi yarattığında mı?
Vanilyayı, kendimizi, insanları, olayları, şeyleri ve hayatı ölümle beraber tüm dinamikleriyle olduğu gibi yargılamadan kabullenmek mi bilgeliktir yoksa bunları daimi sorgulayarak bir sonuca ulaşmak mı?
Bir parfümör yarattığı vanilya temalı bir parfümün içeriğini tamamen “vanilya ve destekçileri” adı altında %100 sentetik tutar ve kullanıcı da bunu dünyanın en doğal kokan referans vanilya parfümü diye lanse ederse eğer ortaya çıkacak bu çatışma; parfümörün özünde iyi bir insan kullanıcının da gerizekalı ya da yaratıcının yetersiz parfümseverin ise aşmış birer kişilik oldukları anlamını mı doğurur?
Tüm bu sorulara aydınlatan bir yaklaşım/cevaplar silsilesi bulabilmek adına Jiddu Krishnamurti’ye kulak verelim...
Dünya öğretmeni Krishnamurti’nin ilk baskısını 2009 yılında Omega yayınlarından yapmış olan ve ingilizce aslından Ayşegül Korkmaz tarafından türkçeye çevrilmiş Bilinenden Kurtulmak adlı eserinin İmgeler bölümü, 118.sayfa - II. paragrafında şu bilgiyi görürüz: Ancak aklımızda hiçbir önyargıya ve hiçbir imgeye yer vermeden gördüğümüz zaman herhangi bir şeyle doğrudan temas kurabiliriz. Bütün ilişkilerimiz aslında hayalidir yani düşüncenin şekillendirdiği bir imgeye dayalıdır. Aklımda size dair bir imge varsa doğal olarak sizin de aklınızda bana dair bir imge var demektir. Dolayısıyla birbirimizle bu imgeler yoluyla kuracağımız ilişki; salt benliğimiz ve imgelerimiz arasında uyuşmazlık ve çatışma yaratacağı için başarısız olur.
Yine aynı eserin Gözlemci & Gözlenen bölümü, 126.sayfa son paragrafında ise Krishnamurti; yukarıdakileri şu sözlerle destekler: Tüm bunların farkında olmak ki gerçek meditasyon ve bilgelik budur; diğer bütün imgelerin oluşturduğu bir ana imge olduğunu ve sansürleyenin, tecrübe edenin, değerlendirenin, boyun eğenin veya yok etmek isteyenin daha doğru bir ifade ile hem yargıç hem de kurbanın bu ana imge yani gözlemcinin olduğunun bilincine varmaktır. Çünkü gözlemci gözlenenin ta kendisidir.
Hayır dostlarım farazi konuşmuyorum!
Tüm bu imge ve gözlem meselelerine Fin keskin nişancı Simo Hayha ile değinmek isterim. Ağaç kavuklarının içine gizlenerek bir yıl içerisinde 500 küsür işgalci Rus askerini öldüren gözlemci Hayha, kendisinin de gözlenen olduğunu sol yanağından giren bir başka gözlemci kurşunuyla tecrübe etmiştir. Simo Hayha’nın karşıtı diğer bir keskin nişancı Vassili Zaitsev’i ele alıp oradan da Slava Zaitsev’in Maria adlı parfümüne bağladığımda kendim de bir imgeye bağlanmış olurum: Acaba Hayha, Zaitsev ve Maria’nın katılacağı vip parti nasıl olurdu? Tarihin farklı dönemlerinde yaşamış farklı kişileri yada yaratılan hayali karakterleri bir araya getirmek mümkün müdür? Paralel evrenler arasında uzay zaman yolculuğu var mıdır? Babil büyüleri ile ölüler çağırılabilir ve manipüle edilebilir mi? Modern bilim ve simya bunun neresindedir ve ne kadarına izin verir..?

Tüm bu soruların ne yazık ki net bir cevabı yok ya da olmak zorunda değil. Bırakın vanilya orada dursun ve kendisi gibi tat/kokuyu nasıl veriyorsa versin, Hayha ile Maria sevişsin sonra da Zaitsev canı ne istiyorsa ikisinden biriyle ya da her ikisiyle onu yapsın.

Sorunun ve başlığın sahibi ile bir arkadaş daha vardı mesaj yoluyla ulaşın lütfen. Bir daha da beni böyle zahmetli şeylere mention etmeyin sonra nezaket ile zorundalık arasında bir yerde sıkışıp laga luga yapıyorum yukarıdaki ve forumun geneli gibi sevmiyorum ve bu romun kafası çok iyi 👍

[cagri]

Makedon birşey danışacaktım ancak özel msg gitmiyor.