Alışmaya çalıştıklarımdan MMM Lipstick-On. 1950'lerden kalma ruj kokusu olarak tasarlanmış, "Replica" serisinin en gözde parfümlerinden biri. Gerçekten de, koyu kırmızı, eski moda ve ağır sayılabilecek bir ruj kokusu bu.
İlk sıkıldığı anda ferah ve meyveli bir açılış yapıyor. İlk zamanlarda bana daha çok ahududu kokusu gibi geliyordu, ama uzun bir aradan sonra yeniden denediğimde, bir anda parlayıp sönen narenciye olarak algıladım bu meyveli açılışı. İlk dakikaları meyveli ve çiçeksi, ferah denilebilecek bir yapıda.
Ancak kısa süre sonra bu ferah yapı yerini daha oturaklı notaların hüküm sürdüğü, asıl ruj kokusunun belirgin hale geldiği aşamaya bırakıyor. Burada başrol, neredeyse tebeşir kuruluğundaki irise geçiyor. İrise alttan alta gelen tatlılığıyla vanilya eşlik etmeye başlıyor. Bu aşamanın daha uzun sürmesini isterdim, çünkü parfüme ismini veren o eski moda ruj kokusu en çok burada hissediliyor.
"Bu kez anlaşacağız galiba" diye umutlanmışken, sonrası benim büyük hayal kırıklığım olmaya devam ediyor. Tonka ve paçuli elele tutuşarak üstüme gelmeye başlıyorlar. Tonkanın tatlılığını fazla buluyorum, üstelik bu tatlılık içinde bir miktar acılık da barındırıyor, sanırım içerikteki galbanumdan ötürü No:19'da olduğu gibi dilimde sabunsu bir tad bırakıyor. Paçulinin eşliği de bu acımtırak, buruk hissiyatın zaman zaman yakıcı hale gelmesinin sebebi olabilir. Bu noktada "keşke tonka ve paçuli işin içine hiç girmeseymiş, vanilya ve sedir gibi iyi anlaştığım iki öğe kokunun temelini oluştursaymış" diyorum.
Bu kokuyu tam olarak sevemiyorum ama garip bir şekilde vazgeçemiyorum da. Dip notalara kadar olan kısmı, meyve efektli açılışla, o tebeşir ya da kireç boyalı duvar hissi veren irisi ve vanilya ile birlikteliğini çok seviyorum, ama dipteki tonka ve paçuli bu kokuyu benim için kullanılmaz kılıyor. Neyse ki kumaş üstünde bu son iki nota daha tolere edilebilir, özledikçe ufak miktarlarda kullanmaya devam edebilirim.
İlk sıkıldığı anda ferah ve meyveli bir açılış yapıyor. İlk zamanlarda bana daha çok ahududu kokusu gibi geliyordu, ama uzun bir aradan sonra yeniden denediğimde, bir anda parlayıp sönen narenciye olarak algıladım bu meyveli açılışı. İlk dakikaları meyveli ve çiçeksi, ferah denilebilecek bir yapıda.
Ancak kısa süre sonra bu ferah yapı yerini daha oturaklı notaların hüküm sürdüğü, asıl ruj kokusunun belirgin hale geldiği aşamaya bırakıyor. Burada başrol, neredeyse tebeşir kuruluğundaki irise geçiyor. İrise alttan alta gelen tatlılığıyla vanilya eşlik etmeye başlıyor. Bu aşamanın daha uzun sürmesini isterdim, çünkü parfüme ismini veren o eski moda ruj kokusu en çok burada hissediliyor.
"Bu kez anlaşacağız galiba" diye umutlanmışken, sonrası benim büyük hayal kırıklığım olmaya devam ediyor. Tonka ve paçuli elele tutuşarak üstüme gelmeye başlıyorlar. Tonkanın tatlılığını fazla buluyorum, üstelik bu tatlılık içinde bir miktar acılık da barındırıyor, sanırım içerikteki galbanumdan ötürü No:19'da olduğu gibi dilimde sabunsu bir tad bırakıyor. Paçulinin eşliği de bu acımtırak, buruk hissiyatın zaman zaman yakıcı hale gelmesinin sebebi olabilir. Bu noktada "keşke tonka ve paçuli işin içine hiç girmeseymiş, vanilya ve sedir gibi iyi anlaştığım iki öğe kokunun temelini oluştursaymış" diyorum.
Bu kokuyu tam olarak sevemiyorum ama garip bir şekilde vazgeçemiyorum da. Dip notalara kadar olan kısmı, meyve efektli açılışla, o tebeşir ya da kireç boyalı duvar hissi veren irisi ve vanilya ile birlikteliğini çok seviyorum, ama dipteki tonka ve paçuli bu kokuyu benim için kullanılmaz kılıyor. Neyse ki kumaş üstünde bu son iki nota daha tolere edilebilir, özledikçe ufak miktarlarda kullanmaya devam edebilirim.
Yorum