Tweet
Initio’dan biraz bahseder misiniz?
Initio niş bir faaliyet alanına sahip; baştan çıkarıcı, yeni bir marka kesiminde yer alıyor. Markayı beş yıl önce Cannes Film Festivali’nde sunduk, 2015 yılında da satışına başladık. Şimdi 40 ülkedeyiz ve bu yeni bir marka için oldukça büyük bir başarı. Türkiye ise bizim için Avrupa’nın bir parçası ve çok önemli bir pazar. Bizim markamızın konsepti özgür olmak; farklı parfüm bazları ve kokularla, kendi kombinasyonlarınızı yaratarak kendi parfümörünüz olabilmek.
Atomic Rose’un tasarım süreci nasıldı? Nasıl bir koku yaratmak istediniz? Hangi notalardan oluşuyor?
Bizim çoğu kokumuz oldukça sıcak bir kimliğe sahip. Ancak bu sefer daha ferah bir his veren bir koku tasarlamak istiyorduk. Artistik direktörümüz, gülün çok romantik olduğunu düşünüyor. Konseptin ana fikri bir de buydu; romantik bir koku yaratmak. Ancak piyasadaki diğer kokulardan farklı bir şey yaratmayı hedefledik. Atomic Rose’da Türk ve Bulgar gülü, Madagaskar vanilyası, Mısır yasemininin yanı sıra üst notalarında lavanta belirgin. Kokuya baharatlı kimliği kazandıran ise pembe karabiber. Ayrıca yüzde 50’si hedion içeriyor çünkü bu çekicilik kazandıran bir molekül, müthiş bir kalıcılık oluşturuyor. Bilim insanları ile çalışırken baştan çıkarıcı bir etki yaratmak için uğraştık.
Atomic Rose’u kimin kullandığını görmek
istersiniz?
Unisex parfümler satıyoruz, hem erkekler hem de kadınlar kullanabilir. Çekiciliği ve en moda kokuları seven kişiler diyebilirim; çünkü sıradan, alışılmış kokular tasarlamıyoruz biz. Klasiklerden hoşlanan birisiyseniz Initio size göre değil. Initio kendine has ve özgün kokular tasarlıyor. Çekici olmak isteyen kişiler kullanmalı.
Türkiye’de en çok hangi kokunuz tercih ediliyor? Neden?
Side Effect ve Oud for Greatness. Kulağa biraz klişe gibi gelebilir ancak Türkiye gerçekten de Doğu ve batıarasında bir köprü konumunda. Ud Orta Doğu’da sıklıkla kullanılıyor, biraz ağır olabiliyor. Initio Fransız bir marka ve ud kullanarak kokulara oryantal bir şeyler katıyoruz ancak aynı zamanda da ferah bir etki sunuyoruz. Bu kokuların öne çıkan özelliği Fransız udu içeriyor olması. Türkler Avrupa’ya daha yakın; bu yüzden Orta Doğu’daki gibi ağır ud kokularını sevmiyorlar. Piyasada öyle kokular çok var ancak bu kokular biraz daha farklı. Ayrıca parfümlerimizin hepsinde güçlü bir kimlik ve uzun süre kalıcılık var. Belki de bu yüzden Türk insanı çok seviyor. Ancak aynı şekilde Parizyen kadınlar da. Çünkü artık herkes farklı bir arayış içinde.
Günümüzde parfüm sektörü birbirine benzeyen kokularla gittikçe orijinallikten uzaklaşıyor.
Bu konuyla ilgili düşünceleriniz neler?
Niş parfümlerle zincir markalar arasında çok büyük fark var, konseptlerimiz çok farklı. Biz parfümörlere brief vererek başlıyoruz sürece, İsviçre’deki laboratuvarlarla yakından çalışıyoruz. Ardından artistik direktörümüz ile kokusal kimliğine karar veriyoruz. Kokuya karar verdikten, her şeyi finalize ettikten sonra tasarıma başlıyoruz. Daha ticari markalardaki sorun bu. Sektördeki bir boşluğu doldurmaya çalışıyorlar ve şu kesim için bir parfüm tasarlayacağız diyorlar. Bu sebeple birçok parfüm birbirine benziyor. Biz pazardaki ihtiyaçları karşılamak için uğraşmıyoruz.
Parfüm dünyasındaki en yeni trendler neler?
İki tane trend var şu anda: İlki tamamen doğal içeriklerle tasarlanmış kokular isteyen kişiler. Ancak tamamen doğal olanlar uzun süre kalıcı değil. Diğeri ise Amerika ve İngiltere’den çıkan ‘green-trend’. Bu kişiler yalnızca sentetik içerikler istiyor çünkü sürdürülebilirlik, ekoloji, küresel ısınma gibi kavramlar için doğal kaynakların
kullanımının yanlış olduğunu düşünüyorlar. Örnek vermek gerekirse; misk aslında geyiklerden elde edilen, bundan 500 yıl önce yalnızca aristokrat ailelerin kullanabildiği bir içerikti. Ancak 19. Yüzyılın sonunda oldukça fazla parfümör vardı ve bu çok yüksek miktarlarda kullanılmaya başlanmıştı. Ünlü markaların parfümörleri alternatif yollar aramaya ve sentetik versiyonlarını kullanmaya başladı. Bu maddeyi almak için geyikleri öldüremezdik. İnsanlar şu an yine bu trende dönmeye başladı. Bu maddelerin laboratuvarlarda üretilebileceğini düşünüyor. Biz dengeyi kurmayı seviyoruz. En iyi doğal içerikleri kullanıyoruz ancak gerektiği yerde de sentetik molekülleri tercih ediyoruz.
Initio niş bir faaliyet alanına sahip; baştan çıkarıcı, yeni bir marka kesiminde yer alıyor. Markayı beş yıl önce Cannes Film Festivali’nde sunduk, 2015 yılında da satışına başladık. Şimdi 40 ülkedeyiz ve bu yeni bir marka için oldukça büyük bir başarı. Türkiye ise bizim için Avrupa’nın bir parçası ve çok önemli bir pazar. Bizim markamızın konsepti özgür olmak; farklı parfüm bazları ve kokularla, kendi kombinasyonlarınızı yaratarak kendi parfümörünüz olabilmek.
Atomic Rose’un tasarım süreci nasıldı? Nasıl bir koku yaratmak istediniz? Hangi notalardan oluşuyor?
Bizim çoğu kokumuz oldukça sıcak bir kimliğe sahip. Ancak bu sefer daha ferah bir his veren bir koku tasarlamak istiyorduk. Artistik direktörümüz, gülün çok romantik olduğunu düşünüyor. Konseptin ana fikri bir de buydu; romantik bir koku yaratmak. Ancak piyasadaki diğer kokulardan farklı bir şey yaratmayı hedefledik. Atomic Rose’da Türk ve Bulgar gülü, Madagaskar vanilyası, Mısır yasemininin yanı sıra üst notalarında lavanta belirgin. Kokuya baharatlı kimliği kazandıran ise pembe karabiber. Ayrıca yüzde 50’si hedion içeriyor çünkü bu çekicilik kazandıran bir molekül, müthiş bir kalıcılık oluşturuyor. Bilim insanları ile çalışırken baştan çıkarıcı bir etki yaratmak için uğraştık.
Atomic Rose’u kimin kullandığını görmek
istersiniz?
Unisex parfümler satıyoruz, hem erkekler hem de kadınlar kullanabilir. Çekiciliği ve en moda kokuları seven kişiler diyebilirim; çünkü sıradan, alışılmış kokular tasarlamıyoruz biz. Klasiklerden hoşlanan birisiyseniz Initio size göre değil. Initio kendine has ve özgün kokular tasarlıyor. Çekici olmak isteyen kişiler kullanmalı.
Türkiye’de en çok hangi kokunuz tercih ediliyor? Neden?
Side Effect ve Oud for Greatness. Kulağa biraz klişe gibi gelebilir ancak Türkiye gerçekten de Doğu ve batıarasında bir köprü konumunda. Ud Orta Doğu’da sıklıkla kullanılıyor, biraz ağır olabiliyor. Initio Fransız bir marka ve ud kullanarak kokulara oryantal bir şeyler katıyoruz ancak aynı zamanda da ferah bir etki sunuyoruz. Bu kokuların öne çıkan özelliği Fransız udu içeriyor olması. Türkler Avrupa’ya daha yakın; bu yüzden Orta Doğu’daki gibi ağır ud kokularını sevmiyorlar. Piyasada öyle kokular çok var ancak bu kokular biraz daha farklı. Ayrıca parfümlerimizin hepsinde güçlü bir kimlik ve uzun süre kalıcılık var. Belki de bu yüzden Türk insanı çok seviyor. Ancak aynı şekilde Parizyen kadınlar da. Çünkü artık herkes farklı bir arayış içinde.
Günümüzde parfüm sektörü birbirine benzeyen kokularla gittikçe orijinallikten uzaklaşıyor.
Bu konuyla ilgili düşünceleriniz neler?
Niş parfümlerle zincir markalar arasında çok büyük fark var, konseptlerimiz çok farklı. Biz parfümörlere brief vererek başlıyoruz sürece, İsviçre’deki laboratuvarlarla yakından çalışıyoruz. Ardından artistik direktörümüz ile kokusal kimliğine karar veriyoruz. Kokuya karar verdikten, her şeyi finalize ettikten sonra tasarıma başlıyoruz. Daha ticari markalardaki sorun bu. Sektördeki bir boşluğu doldurmaya çalışıyorlar ve şu kesim için bir parfüm tasarlayacağız diyorlar. Bu sebeple birçok parfüm birbirine benziyor. Biz pazardaki ihtiyaçları karşılamak için uğraşmıyoruz.
Parfüm dünyasındaki en yeni trendler neler?
İki tane trend var şu anda: İlki tamamen doğal içeriklerle tasarlanmış kokular isteyen kişiler. Ancak tamamen doğal olanlar uzun süre kalıcı değil. Diğeri ise Amerika ve İngiltere’den çıkan ‘green-trend’. Bu kişiler yalnızca sentetik içerikler istiyor çünkü sürdürülebilirlik, ekoloji, küresel ısınma gibi kavramlar için doğal kaynakların
kullanımının yanlış olduğunu düşünüyorlar. Örnek vermek gerekirse; misk aslında geyiklerden elde edilen, bundan 500 yıl önce yalnızca aristokrat ailelerin kullanabildiği bir içerikti. Ancak 19. Yüzyılın sonunda oldukça fazla parfümör vardı ve bu çok yüksek miktarlarda kullanılmaya başlanmıştı. Ünlü markaların parfümörleri alternatif yollar aramaya ve sentetik versiyonlarını kullanmaya başladı. Bu maddeyi almak için geyikleri öldüremezdik. İnsanlar şu an yine bu trende dönmeye başladı. Bu maddelerin laboratuvarlarda üretilebileceğini düşünüyor. Biz dengeyi kurmayı seviyoruz. En iyi doğal içerikleri kullanıyoruz ancak gerektiği yerde de sentetik molekülleri tercih ediyoruz.
Yorum