Duyuru

Çökme
Henüz duyuru yok.

Bugün Hangi Parfümü/Kokuyu Denediniz / Test Ettiniz

Çökme
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
Yeni Mesajlar

  • Mdci Cuir Cavalier

    Yumuşakça, soğuk bir gül, hemen ardında pudralı, temiz, keskin ve soğuk çiçekler. Diplerde acı mandalina ve portakal kabuğu talaşları. Tüm bunların üzerini tamamiyle kaplayan, biraz soyutça, dikkat edilmediğinde fazla belli olmayan, azıcık reçinemsi ve kirli bir bal mevcut. Buradaki bal biraz laden reçinemsi. Biraz içiçe geçmişlik durumu da var. Metalik bir his barındırıyor burası. Gül kullanımı çok yabancı değil, Isparta üzerinden geçen herkes anımsayacaktır buradaki gülü.


    Balın biraz kuruyup metalikliğin azalmasıyla birlikte hem tatlı hem acı safranlar burna çentik atarak çarpmaya başlıyor, kokunun üst katmanında sıcak bir tabaka yaratıyor. Diğer kuruyan notaların serin, soğuk tabakasına bir zıtlık yaratıyor. Parlak olmayan, kupkuru bir oud, açılıştaki balı da biraz içinde kurutarak kendini gösteriyor. Balın etkisinin azalmasıyla (Açılışından yaklaşık 20 dakika kadar hissediliyor zaten) biraz daha o klasik, burnu kesen oud-gül-safran çizgisine giriyor ama biraz daha farklılar. Rose d Arabie gibi kokular biraz daha sıcak kokularken Cuir Cavalier benzer yapıda olmasına rağmen oldukça soğuk bir duruşa sahip.


    Kapanışında kuru oud hala hissedilirken topraksı, biraz tatlı, biraz dumansı kök vetiver ve güçsüz bir paçuli ile zayıflayarak tenden ayrılmakta.


    “Cuir” nerede derseniz ben o hissi malesef alamadım. İlk birkaç denememde aslında farklı gelmişti. Girişindeki soğuk ve kirli hava, reçinemsi baldan oud geçişi, gerçekçi safranın balın girişteki görevini alması ve sonunda oud-gül çizgisinden çıkıp, topraksı vetiver paçuli ekseninde sonlanması ilgi çekiciydi. Diğer birkaç denememde pek derin bulamadım malesef. Metalik bir havası da var, burnumu kolay uyuşturuyor, belki de ondandır. Gayet güzel ve lüks bir koku sayılır aslında, performansı da iyi gibi, övgü de getirecektir ilgilenenleri için Kesinlikle ama kesinlikle deneyin diyemem ama Ambre Nuit tarzı kokular sevenlere, safran kokuda çok bağırmasın ama hissedilsin ve gerçekçi olsun diyenlere, bir de şöyle bir komp. içindeportakal yağına yakın, gerçekçi bir turunçgil kabuğu koklamak isteyenlere bir denemesini önerebilirim Güzel bir safran referansı da olabilir hatta ama bahsettiğim diğer olumlu yanlarıyla birlikte o da çok kısa sürehissedilmekte malesef

    Bir de Cuir Cavalier ın şişesinin üstündeki resimi ve adındaki “Cuir” ı görünce aklıma direkt senenin güzelliklerinden bir albüm düşmüştü. Çok heves etmiştim Cuir Cavalier ı bu albümle birleştiririm diye ama olmadı malesef. Asil, Orta Çağ Melodileriyle dolu bu albümden bir parça bırakayım. Fransızlar yine yapmış

    Yorum


    • Histoires de Parfums Fidelis

      Tatlı ve biraz yapışkan Ahududu-çilek, biraz sakızsı, nanemsi ferah bir his ile plastiğimsi bir deri akoruyla açılıyor. Deri akorunda bahsettiğim sakızsılık baş etken. Meyveler zaman zaman fazla şekerli hissedilse de, aşağıdan hissedilen adını koyamadığım ferah, nanemsi baharatlarla oluşan sakız havası bunu dengelemekte.

      Meyvelerin de biraz kuruyup tene oturmasıyla, bileğimden yüzeysel nefesler aldığımda pötür pötür, pudralı ve vanilyamsı tatlı bir gül hissedilmekte. Derin nefesler aldığımda alt tabakadaki sakızsı ferahlığın içinde kayboluyorum, pek çözümleyemiyorum.

      Bir süre daha geçtikten sonra bu kısım da netleşiyor. Derin nefeslerle Pudramsı Gülün kırılan pudralığının altında ufakça hissedilen, ama kokuyu farklı bir noktaya taşıyan laden reçinesi alıyorum. Açılışta bahsettiğim ferah sakızsılık, laden reçinesi desteği ile dumansılığa dönüşüyor ve net bir tütsü hissediliyor. Fidelis bu noktada açılışının aksine kuru, reçine hisli, dumansı, sıcak, neredeyse sıcaktan daha çok közsü bir hal alıyor. Hatta biraz daha ileri götürerek, La Curie Incendo daki kömürümsü, közsü yanıklığı neredeyse birebir hissediyorum diyeyim. Birlikte denemedim; ama Fidelis sıkıp da La Curie Incendoyu kapağından kokladığımda her zamankinden daha farklı bir koku alıyorum, bunu da ekleyeyim. Aslında yüzeysel olarak kokladığımda, bu kadar yanık ve dumansı bir koku yok, ama o gülün pudramsılığını kırabilecek kadar derin nefesler aldığımda, güveç içine koyduğum killerin üzerine dökülen tütsülerimin külleri düşüyor aklıma.

      İyice mayışmış ve artık neredeyse hissedilmeyen meyvelerle bir olmuş deri parçaları, daha keskin ve kuru reçineler, sakızsı kıvamından her geçen zaman daha da dumansı yanık hale gelen tütsü bir araya gelerek sıcak, dolgun, kupkuru bir kehribar akoruyla Fidelis sonlanıyor.

      Fidelis genel anlamda meyveli derisi, közsü ve dumansı reçineleri, vanilyamsı gülü ve sıcak, kuru, ferah baharatlarıyla oryantal bir çizgiye sahip. Açılışında ufaktan bir Tuscan Leather izlenimi oluşturdu, ama bu düşünce pek fazla sürmedi. Çok daha farklı noktalara değiniyor Fidelis. Yapaylığın hissedildiğini ve zaman zaman rahatsız ettiğini de atlamayayım. Özellikle açılışındaki meyveler şekerli denecek kadar tatlı, ama o kısım da çok uzun sürmüyor. Meyvelerin fazla tatlılığı, pudralı gülün gövdesine oturuyor. Bunun sonucu kalan meyveli yapı da biraz arada, fazla bayık bulabilir bir çok kişi. Orta kısımdaki La Curie Incendo hissi ile daha bir keyif aldım Fidelisten, orayı da atlamayayım. Kurumadaki kehribar akoru da gayet doyurucu. Bir şişesini almam, ama kenarıda bir 5-10 ml bulundurup, arada anmak isteyeceğim kokulardan artık kendisi

      Baykal Bey bana denemem için gönderdi. Kendisine de çok teşekkür ederim
      Son Düzenleme PPBurn; 30-10-19, 12:21. Tarafından yapıldı.

      Yorum


      • Click image for larger version

Name:	7807_y6xpofvbjq_240.jpg
Views:	770
Size:	14.1 KB
ID:	140242

        Boadicea the Victorious - Provocative

        Yorum


        • Zoologist Squid, deneme amaçlı olarak elimin üzerine sadece 1 fıs sıktım, başlangıçta karanlık yoğun bir hayvansallık ile açılış yapıyor. Hafif tütsü ile yoğun bir hal alıyor koku, çok rahatsız eden türden değil, sonradan yumuşama gösteriyor ama başlangıcı biraz zorlayıcı. Kaliteli, kullanımı biraz zor, ileri yaş isteyen türden bir parfüm çıkarmışlar. Baştan sona misk hakim kokuya. Ben çok beğendim açıkçası, Ambre Russe den daha kullanışlı kıyaslama yapacak olursak, tribünlere oynayan Ursa ya göre kat kat iyi. Bu Zoologist i yapan her kimse kaliteli işer çıkartıyor gerçekten.

          Yorum


          • Orjinal yazı sahibi: KARALARIN_CEMAL View Post
            Zoologist Squid, deneme amaçlı olarak elimin üzerine sadece 1 fıs sıktım, başlangıçta karanlık yoğun bir hayvansallık ile açılış yapıyor. Hafif tütsü ile yoğun bir hal alıyor koku, çok rahatsız eden türden değil, sonradan yumuşama gösteriyor ama başlangıcı biraz zorlayıcı. Kaliteli, kullanımı biraz zor, ileri yaş isteyen türden bir parfüm çıkarmışlar. Baştan sona misk hakim kokuya. Ben çok beğendim açıkçası, Ambre Russe den daha kullanışlı kıyaslama yapacak olursak, tribünlere oynayan Ursa ya göre kat kat iyi. Bu Zoologist i yapan her kimse kaliteli işer çıkartıyor gerçekten.
            Ragıp hocam karışmış olabilir mi, squidde hayvansal olabilecek hiç birşey yok çünkü nerdeyse, hatta zoologistin en kullanılabilir parfümlerinden birisi panda dragonfly ve squid. Squid Acqua di sale benzeri bir marin kokusu, yosunlu tuzlu bir açılıştan sonra farklı olarak tütsü ekleniyor benim sevdiğim tarzda olmuş tütsülü yazlık koku.

            Yorum


            • KARALARIN_CEMAL
              KARALARIN_CEMAL Yorumladı
              Yorumu düzenleme
              Hocam benim hissettiğim misk ten ötürü gelen bir hayvansallık, öyle aman aman bağıran bir şekilde değil. Sonradan zaten çok güzel bir yumuşama gösteriyor, tam sevdiğim tarzda. Ben hayvansallık demeyeyim de ona 'misk' diyeyim. Misk de sonuçta bir hayvan atığı değil mi hocam?

          • Amouage Reflection (UK): Umman üretim ile farklı olduğunu deneyimledim.

            Paul Smith Story: Değişik ve hızlı ilerliyor notaları yakalayamıyorum ama erkeksi ferah sucul karakterde. Keşke biraz daha fazla slajı ve performansı yüksek olsa idi.

            Yorum


            • ali
              ali Yorumladı
              Yorumu düzenleme
              Genelde UK Amouage'larda performas ve koku yoğunluğu problemi gözlemledim. Ancak Reflection ile ilgili kıyas yapma şansım olmamıştı. Sizce ne gibi farklar var hocam?

            • hlttmz
              hlttmz Yorumladı
              Yorumu düzenleme
              Eğer bendeki şişede sorun yoksa;
              Esans oranı düşük, alkol yüksek. Umman başlangıcındaki gibi güçlü değil haliyle koku profilinide biraz etkiliyor. UK da pudramsı hissiyat çok az. Kalıcılık ve fark edilirlikte düşük geldi haliyle. İlk 5 dk dan sonra koku yapısı kendini biraz toparlıyor hocam. Sizde umman varsa boş şişe edindikten sonra UK dekant gönderebilirim sizde deneyip yorumlamanızı isterim

            • ali
              ali Yorumladı
              Yorumu düzenleme
              Bilgi için teşekkür ederim. Şuan için elimde Reflection yok. Ama daha sonra benim de size bir şeyler göndermem karşılığında test edebiliriz

          • Parfums de Marly Kalan
            Geçen hafta Instagram üzerinden Altuğ beyin eşinin yönettiği split sayfasından aldığım parfüm dün itibariyle elime ulaşınca hemen bugün kullanıp deneyimlemek istedim. Son zamanlarda çoğu firma kırmızı renkte ve temada şişelerle beraber parfümler üretmekte. Kalan bu son trendde denediğim ilk parfüm oldu diyebilirim. Kullanmadan önce okuduğum yorumlarda Baccarat benzerliği olduğu söyleniyordu ve acaba ne kadar benziyor diye merak ediyordum. Kutuyu açıp parfümü öncelikle şişesinin püskürtme kısmından koklayınca bunun neyi benziyor alakası bile yok dedim. Sonra boynuma ve el bileğime sabah 9 itibariyle 2 fıs sıktım. Şunu söylemeliyim ki parfümde açılıştan kapanışa kadar ciddi anlamda şişesinin o kırmızı rengini hakkıyla veren kan portakalı kokusu oldukça belirgin. İlk birkaç dakika sonra kan portakalı ön planda olmakla beraber aromatik-odunsu bir tatlılık oluşmaya başladı ve gerçekten bu tatlılık çok kısa sürmüş bile olsa Baccarat'a benziyor. Birebir Baccarat'ın aynısı değil ama o tatlı koku hissiyat olarak benzer. İşin ilginç yanı bileğimi burnuma götürerek kokladığımda bu hissiyat olmadı ama parfüm bileğimden havadan burnuma gelince o hissiyat oluştu. İlerleyen zamanlarda yine kan portakalı hissedilmekle beraber odunsu notaların ve baharatların kendini göstermeye başladığı hem sıcak hem de hafif odunsu bir yapı hakim oluyor parfümde. Birkaç saatin ardından ise parfüm oldukça yumuşayarak daha hafif hale geçiyor. Performans açısından yayılımı bomba diyebilirim. Boynuma sıktığım 2 fıs sonunda koku abartısız ilk 3.5 saat burnuma geldi, sonraki 1.5 saatte de ara ara kendini hissettirdi. Kalıcılık açısından da şu anda tam 8 saat olmasına rağmen bileğimde hala bir ten kokusu olarak ömrüne devam etmekte. Netice itibariyle Baccarat'ın bir kopyası olmayan, çok kısa süre Baccarat'ı andıran fakat kendine has yapısıyla kan portakalı zemini üzerine odunlar ve baharatlar ile inşa edilmiş aromatik tatlı-sıcak-odunsu yapıda maskülen bir parfüm olmuş Kalan. Yaz hariç her mevsim hem çalışma ortamında hem de dış ortamda kullanılabilecek bir parfüm olduğu görüşündeyim. Aromatik tarzda sıcak ve tatlı kışlık parfüm arayanlara mutlaka bir şans verip denemelerini tavsiye ederim.

            Yorum


            • Amouage Overture Man
              Geçen yaz Amouage hakkında iki tane haber okuduğumda markanın geleceği hakkında oldukça meraklanmıştım. Bu haberlerden ilki 2008 yılından bu yana markanın kreatif direktörlüğünü yürüten Christopher Chong'un istifa etmesiyken ikincisi ise sadece Londra Harrods mağazasına özel olarak satışa sunulacak yepyeni bir parfüm çıkıyor olmasıydı. Öyle bir kreatif direktör düşünün ki o koltuğa oturduktan sonra marka çatısı altında ilk piyasaya çıkan kokusu Jubilation Man son piyasaya çıkan kokularından biri de Overture Man (bu sene içinde yine başka bir mağazaya özel Rose Incense ve Love Mimosa kokuları çıktı). Gerçi son birkaç yıldır nispeten iyi sayılabilecek bir kaç koku dışında marka oldukça başarısız bir profil çiziyordu. Yazın Overture haberini okuduktan sonra meraklanmış olmama rağmen son yıllardaki kokuları düşününce beklentim ister istemez çok yüksek olmamıştı. Gerçi Harrods'a özel çıkacak olması içten içe kafamda deli sorular oluşturuyordu. Galiba bugüne kadar böyle bir hamle yapmamış olan Amouage markası niye bu parfüm için böyle bir satış stratejisi belirlemişti acaba?

              Parfüm umarım bir an önce dünya çapında satışa sunulur ve ben de Beymen'de gidip denerim düşüncesindeydim fakat ta ki Bülent abi bu parfümü ülkemize getirene kadar. Nihayetinde ben de evvelki gece Altuğ hocamın eşinin yönettiği sayfadan bu parfümü 25ml bile olsa şişeli alabilme şansına ulaştım ve kargom bugün elime ulaşınca direk şişeyi kutusundan çıkarıp hem boyun çevreme hem de el bileğime 2 fıs sıkıverdim. Sıkar sıkmaz buruk bir alkol kokusuyla karşılaştım. Sanki dinlendirilmeye bırakılmış konyak varilinin içerisine kuru meyveler atmışsınız da o varil öyle yıllarca bekletilmiş ve siz kapağı açtığınızda yüzünüze kuru meyvemsi keskin bir konyak kokusu vurmuş gibi. Yaklaşık 5 dakika sonra bu keskinlik ortadan kalkıyor ve konyak hegemonyası başlıyor. Neden böyle dedim çünkü parfümü ilk sıktığınız andan neredeyse ömrünün sonuna kadar konyak notası çok rahat hissediliyor. Ama bu konyak kullanımı öyle likör ya da şurup gibi bir tatlılığa kesinlikle sahip değil. Sıcak ve balzamsı bir kullanıma sahip. Parfüme hem sıcaklık katarken hem de balzamsı kullanımı parfümü oldukça olgun bir yapıya büründürmüş. Aradan yaklaşık 10 dakika geçtikten sonra da artık Amouage markasının imzası haline gelmiş olan tütsümsü bir yapı ortaya çıkıyor. Açıklanan notalarda tütsü yok fakat büyük ihtimalle mür notasının kullanımı bu tütsü yapısını kokuya kazandırmış. Parfümü sıkmadan püskürtme kısmından kokladığımda buruk ve tozlu bir koku hissetmiştim. Acaba dedim mür kullanımı Guerlain Bois Mysterieux ya da niş hali olan Song d'un Bois d'Ete gibi mi dedim fakat sıktıktan sonra hiç de alakaları olmadığını anladım. Bariz tütsümsü ve hafif gotik bir yapıda kullanılmış. Parfüm uzunca bir süre bu şekilde çok fazla değişim göstermeden kokuyor. Drydown kısmında ise sandal ağacının kokuyu hafifçe yumuşatarak çok az kremsi bir hale çevirdiğine tanıklık ettim.

              Performans açısından değerlendirecek olursak sahip olduğum şişe UK üretimi olmasına rağmen boynuma sıktığım 2 fıs abartısız ilk 3 saat sürekli burnuma koktu. Bugün hatta dışarıda yaklaşık yarım saat yürüyüp terledikten sonra bir kafede oturup terim soğuduktan sonra bile kokuyu aldım. 3 saatin sonrasında da yaklaşık 1-1.5 saat daha koku ara sıra naif bir şekilde kendini hissettirdi. Kalıcılık ise tenimde an itibariyle tam 10 saattir kokmakta ama silik bir şekilde hala kokuyu bileğimi burnuma yaklaştırdığımda almaktayım.

              Bana göre Overture Man eski Amouage parfümleri gibi kompleks ve sert geçişler gösteren bir parfüm değil fakat Amouage markasının kışlık ve özellikle balzamsı yapıdaki kokuları içerisinde günlük hayatta en giyilebilecek ve çevredeki insanlar tarafından da hoş karşılanabilecek kokusu olmuş. Şu anda Harrods'da 260 Euro fiyat etiketiyle satılan bu parfüm heralde dünya çapında satışa çıktığında ve distribütör tarafından ülkemizde satışa sunulduğunda bugünkü kurları baz alırsak tahmini 2400 lira gibi bir satış etiketine sahip olacak. Bu fiyatı hak ediyor mu ya da bu fiyata alınır mı bence hayır. Bence dünya üzerindeki hiçbir parfüm kim tarafından oluşturulmuş ve hangi marka tarafından üretilmiş olursa olsun böyle fiyatları hak etmiyor. Ha bu arada ben de ml'sine 24 tl vererek şişeyi satın aldım fakat bir daha uzun süre bulamama ihtimalinden dolayı kesenin ağzını açtım. Eğer ki fiyatı distribütör tarafından getirildikten sonra Uzay ya da Nokta gibi yerlerde 1400-1500 bandında olursa bundan sonraki hayatımda kış mevsiminde kullanacağım imza kokumu buldum diyebilirim.

              Overture basit yapısına rağmen beni kendisine çektikçe çekip daha ilk kullanımımda bağımlılık yaratan bir koku oldu. Ne diyeyim Amouage seni kullanamadığım ağır ve zengin Arap iş adamı gibi kokan parfümlerine rağmen sevip sayarken Overture ile bir kez daha sana olan aşkımın kabarmasına sebep oldun. Teşekkürler Bay Chong en azından benim burnuma böylesine hoşuma giden bir parfümü kazandırdığın için
              Son Düzenleme xPixa; 11-11-19, 22:56. Tarafından yapıldı.

              Yorum


              • cantona8
                cantona8 Yorumladı
                Yorumu düzenleme
                Fiyatına itirazim var... kokuyu havada birakmis resmen. Yoksa normal Amouage fiyatinda bi koku olsa siseli alinirdi. Cok sevemedim keza tütsü zorlastiriyor isi. Ama uzaktan yayilimi muhakkak daha iyidir.

              • xPixa
                xPixa Yorumladı
                Yorumu düzenleme
                Fiyat olarak bence Bülent abi sadece sınırlı sayıda ülkeye getirdiği için bu fiyattan verdi bence. Distribütör getirdiğinde fiyatı 1500 civarında olacağını düşünüyorum hocam. 2400 fiyat etiketi bence de aşırı çok yukarıda yazıda belirttiğim gibi

              • cantona8
                cantona8 Yorumladı
                Yorumu düzenleme
                Evet Zaten yazınızdan bağımsız kendi eleştirim de o yöndeydi

            • Regalienler geldi. Minik, ufak fikrimi belirtmek istedim.

              Spade of Vetiver; İlk başta topraksı bir vetiver hakim. Ben Elie Saab Vetiver'e çok benzettim. Elie Saab'da herbal bir hava var onu kestirip atarsanız bu parfüm ortaya çıkar gibi. Sonlara doğru biraz ekşiyor. Bu ara Vetiver'e düştüğümden beklentim yüksekti o yüzden biraz hayal kırıklığı yaşadım ama genel çerçevede iyi bir parfüm diyebiliriz.

              Clubs of Iris; Iristen gelen büyük bir tozlu hava hakim. Parfüm ilk sıktığınızda eski kokuyor gerçekten bu havayı sevdim diyebilirim en azından bana farklı ve ilgi çekici geldi. Denediğim bir parfüme benzemiyor. Kesinlikle olgun kadın kokusu gibi kokuyor buna bence deneyen herkes katılır. Seriden en sevdiğim diyebilirim. Kendi üzerimde günlük kullanılabilir bulmadım ama ilginç, deneysel bir parfüm. Bunu tuttum kendi halimde iken dekantı zevkle bitiririm.

              Heart of Rose; Metro, Careffour gibi büyük avmlerdeki temizlik ürünlerinin olduğu bölüme has bir koku vardır. Tam deterjan gibi de değil ve genelde de insana hoş gelir. Ben bunu sıktığımda direkt o bölüme ışınlandım doğrusu. Sonradan gül tahta geçiyor. Kokusu benlik değil, çok çarpıcı da değil. Feminen ve güvenli liman arayanlar deneyebilir. Şahsi düşüncem bana basit bir parfüm gibi geldi.

              Diamond of Velvet; En sevemediğim bu oldu. Menekşeden midir bilemiyorum ama metalik havasından hiç hoşlanmadım burnumu dağlıyor bu metalik nota. Kokusu da maalesef pek kaliteli gelmedi. Bazen açık parfümcülerin önünden geçersiniz o sokağı komple kapatır bir koku. Ben bunda o kokuyu aldım.

              İlk seriden daha iyi diyebiliriz bu seri için. En azından ilk seriden daha kaliteli oldukları kesin. Tabi bu seride başarıyı yakala bilirler mi? Hedef kitlesi forumlardaki gibi hobidaşlar ve yeni işler arayanlar ise ben pek başarılı olacaklarını sanmıyorum. Bence Clubs of Iris harici pek iddialı olmamış parfümler. Özellikle Rose ile Velvet'in ben kimseyi şaşırtacağını düşünmüyorum. Beğenen ben bunu şişe şişe kullanırım diyen de az çıkar. Ve markaya verdiğim şansı tükettim artık. Benim vasat burnumdan bile geçer not alamadı Regalien. Daha şans vereceğimi düşünmüyorum. Tabi bunlar benim için geçerli. Olay subjektif olduğu için herkes denesin. Birinin sevmediği başkasının hayatının parfümü olabilir.

              Yorum


              • protectedsugar
                protectedsugar Yorumladı
                Yorumu düzenleme
                Evet benim için de Clubs of Iris ilginç oldu; çünkü başlangıcı çok garip. "Spade of Vetiver"deki vetiver çok hoş ama..topraksılığın yanında ouda ve turpa benzer bir havası da var limonsu havaya dönüşmeden.

              • vagonlar
                vagonlar Yorumladı
                Yorumu düzenleme
                Elie Saab Vetiver'i denediniz mi bilmiyorum ama Spade of Vetiver ile birbirlerine çok benzerler o yüzden beni şaşırtmadı. Belki başlangıcı benzer olur sonra değişir dedim ama baştan sona onun gibi koktu. Koku kalitesi kötü değil, sadece özgün gelmedi o kadar. Bende şişeli var Elie Saab Vetiver. Akşam duş alıp üzerimdeki parfümlerden iyice arınıp yine bir kıyaslayama yapacağım, burnum 4'ünü denediğim için şaşırmış da olabilir. Ama ilk izlenimim Iris harici parfüm evi pek bir riske girmemiş, farklı bir iş göremedim. Özellikle Rose ile Velvet direkt sınıfta kaldı benim için.

                Tekrar belirtmekte fayda var bunlar benim öznel fikirlerim markaya kin gütmüyorum sadece bir Türk markasının daha güzel işleri olsun istiyorum.

            • Elie Saab Ambre: parfümörü kurkdjian ve aynı şekilde vetiver den sonra markanın denediğim 2. parfümü. Geçen hafta bir kaç kez farklı günlerde denediğimde amber kullanımı bana çok yakın olarak Tauer LLDM i anımsattı, hatta çok bile yakın. Alternatif olarak düşünebilirsiniz derim.

              Yorum


              • Jovoy Psychedelique
                Uzun zaman önce kokladığım fakat sonrasında bir türlü yolumun kesişmediği bu kokuyu tekrardan dekant alarak artık nispeten soğuk sayılabilecek bir İstanbul gününde kullanarak deneyimlemek istedim. Yıllar öncesinden aklımda kalan koku profili çikolatamsı bir paçuli şeklindeydi. Fakat şunu söylemeliyim ki aklımda kalan ile kokladığım koku arasında uzaktan yakından bir ilişki yok.

                5 ml dekant şişesinden boynuma ve el bileğime ikişer fıs sıktım. Sıkmamla beraber burnuma gelen ilk şey oldukça ama cidden oldukça yoğun tozlu ve endüstriyel tarzda tanımlayabileceğim bir paçuli oldu. Bu paçuli kullanımı parfümün o şarabi ve kahverengi tonlarında olan ve "ben ağır abiyim he akıllı ol" modunda takılan rengini cidden çok iyi yansıtmış. Paçuli seven bir kişiyim ama bu tarzda değil, daha çok toprağımsı ve çikolatamsı paçuli kullanımlarını seviyorum (LIDGE, Coromandel, Monsieur vb). Böyle olmasına rağmen bu paçuli kullanımından nefret ettim mi tabiki de hayır. Bence oldukça kaliteli bir kullanımda rafine bir şekilde işlenmiş. Kendi zevkime uygun olmadığı halde ilk sıkışta bile nefret etmedim; birkaç defa daha şans vermeliyim dedim kendi kendime.

                Zaman ilerledikçe bu paçuli geriye çekilir, parfümün diğer ana notaları olan amber ile vanilya kendini göstermeye başlar dedim ama nafile. Parfüm bildiğiniz paçuli egemenliği altında ilerliyor. Öylesine güçlü, öylesine ilacımsı, öylesine kişinin yüzüne vururcasına. Bu tarif ettiğim egemenlik ise ilk iki saat boyunca kendi tenimde sürdü diyebilirim. İkinci saatin sonlarına doğru ise artık amber ve vanilyanın birleşiminin çoğu parfümde tanıklık ettiğimiz o iç ısıtan sıcaklıkta ve dudak yalatan tatlılıkta olan kokusu boy göstermeye başladı ama bilin bakalım ne şekilde? Tabiki de paçulinin kanatları altında sırıtarak. Zaman geçtikçe amber ve vanilya boy göstermesini arttırdı ama paçuli hiçbir zaman onların peşini bırakmadı. Sanki çok uzaklardan duyulan bir çığlık gibi ben hep buradayım nidaları attı.

                Performans olarak ilk yarım saat oda doldurur cinsten diyebilirim. Sonrasındaki 1.5 saat daha oldukça iyi şekilde yayılım gösterip bunun sonrasında yavaş yavaş ten kokusu olmaya başladı. Sabah 9:30'da sıktığım parfüm kalıcılık olarak bütün çalışma gününü çıkardı diyebilirim. Toplamda 9 saatin sonunda kendi tenimde silik bir şekilde bile olsa kokuyordu.

                Sonuç olarak Psychedelique paçuli seven burunlar için bile belki ilk kullanımda aşk yaşanacak bir parfüm olarak değerlendirilmeyebilir fakat kullanıldıkça kişinin üstünde ve burnunda gelişeceğini düşünüyorum. Kişisel tarzım olmadığı halde dekant bitene kadar haftada belki bir ya da iki defa bile olsa kullanacağım bir koku. Övgü almak için eliniz kesinlikle bu parfüme gitmesin zira bizim toplumumuzda çevrenizdeki çoğu kişi başlangıçtaki o paçuli kullanımı için "hacı yağı" yaftasını yapıştırır üzerinize. Özellikle ilk iki saat içindeki paçuli kullanımı dışında (çikolatamsı sıcak kokuları sevmeme rağmen) pek ilgi çekici gelmeyen bu kompozisyonu diğer paçuli severlerin de en azından birkaç kere denemelerini öneririm. Kim bilir belki sizlerden birinin imza kokusu olur

                Yorum


                • cantona8
                  cantona8 Yorumladı
                  Yorumu düzenleme
                  Cok cok saglam bir paculi amber parfumu. Rahat kullanabilecek olsam bol bol stoklardim. Sahane 👍

                • ntmm22
                  ntmm22 Yorumladı
                  Yorumu düzenleme
                  Hocam elinize saglık öncelikle bu güzel yazıyı bizle paylaştıgınız için. Jovoy incident diplomatique psychedelique private label gibi üç baba parfümle kaliteli markalar sınıfında benim için ancak üçünün de ortak özelliği kullanımının biraz zor olması. Kendi adıma şunu söylemeliyim psychedelique bunlar arasında benim favorimdir. Ben çok paçuli seven biri değilim ama psychedelique in açılışındaki paçuli özellikle hoşuma gidiyor sadece koku çok yoğun olduğu için zamanı ve mekanı iyi ayarlamak lazım. Mustafa hocama katılıyorum kullanımı biraz zor olmasa bende çok sık kullanırdım.

              • Areej Le Dore - Siberian Summer.. Oldukça güçlü lime etkisi ve eski kafa açılıyor. Misk baya net hissediliyor, başlarından keyif aldım. Sonrasında hafiften beyaz çiçekler kendini gösteriyor ama genel profili pek değişken değil hatta oldukça tekdüze. Odunsu tarafının kuru ve yer yer kekremsi bir profili var. Kalıcılık çok iyi, yayılım da hiç fena değil. Çok sıcak havalar hariç günlük kullanıma da oldukça uygun denebilir. Ama sürekli kullanımda sıkar mı, ondan emin değilim. Siberian Musk - Siberian Summer ve Russian Musk arasında bir seçim yapacak olsam ikinci sıraya koyardım.

                Beğeni: 7.5/10
                Kalıcılık: 9.5/10
                Son Düzenleme cornelius; 21-11-19, 03:08. Tarafından yapıldı.

                Yorum


                • Kosovic
                  Kosovic Yorumladı
                  Yorumu düzenleme
                  Kaleminize sağlık Can hocam, yorum için Teşekkürler .

              • Frederic Malle Promise
                Niş dünyasına baktığımız zaman özellike son birkaç yılda büyük firmalara satılan parfüm evleriyle beraber, ki bunlardan biri de 2014 yılının sonlarına doğru Estee Lauder'e satılan Frederic Malle, çoğu markanın çıkardığı işler içinde Arap yarımadasına yönelik parfüm üretme durumu oldukça revaçta. Arap kokusu dendiği zaman çoğu insanın aklına sıkıldığı ilk andan itibaren insanın derisinin üzerine yapışıp sanki bir daha çıkmayacakmış gibi gelen o ağır ve yoğun odun temalı ve toplumumuzda "hacı yağı" yakıştırması yapılan kokular gelmekte. Bu furyaya katılan firmalardan biri de 5 sene önce parfümün ismini bile şişe üzerine Arapça yazarak piyasaya çıkaran FM olmuştu. Bu parfümü şirket Estee Lauder'a satıldıktan hemen sonra piyasaya çıkması bir tesadüf mü yoksa Estee Lauder tarafından hemen uygulamaya sokulan bir karar mı bilemiyorum fakat bildiğim bir şey var ki o da The Night isimli bu parfümün 100 ml'sinin 1100 Euro'ya satılıyor olması. Fiyatı gördükten sonra doğal olarak çoğu insanın aklına ilk gelen şey gibi benim de aklıma Napolyon'un da dediği gibi para para para olarak gelmişti.

                Desert Gems adı verilen ve orta doğu pazarına özgü oluşturulan bu serinin ikinci parfümü 2017 yılında Domique Ropion imzalı Promise oldu. İlk parfümden sonra insanın kafasında yine para mantalitesi oluşuyordu doğal olarak. Yine odunsu ya da balzamsı yapıda olup oryantal yönünün baskın olup fiyatının da bir o kadar yüksek olduğu bir parfüm olur gibi düşüncelerim vardı. Fakat notalarına baktığımda hiç de öyle olacağı gözükmüyordu. Elma, cypriol yağı (Türkçe karşılığını bilmiyorum), paçuli ve gül ile aslında oldukça modern ve batılı bir imaj sunuyordu. Ama ilk parfümde olduğu gibi yine şişe üzerine yazılan Arapça yazı insanın aklına ister istemez yine o önyargıyı getiriyordu.

                Bugün itibariyle kendi tenimde ilk defa kullandığım bir parfüm oldu Promise. Her ilk defa kullandığım parfüm gibi boyun çevreme ve el bileğime ikişer fıs sıktım. İlk karşılaştığım koku oldukça baskın bir şekilde yeşil elma kokusu oldu. Sanki elma ağaçlarıyla çevrili bir yere girmişsiniz de o ağaçların hasat zamanı gelmiş ve siz de o hasatları dalından taze taze topluyorsunuz gibi. Öylesine neşeli ve ama biraz da ekşi bir havası var ki yeşil elmayı oldukça seven biri olarak bu kısım oldukça hoşuma gitti. Son zamanların genel beğeniye uygun ve popüler kokusu olan Layton'daki yeşil elma kullanımına kıyasla hiçbir benzerlik taşımıyor diyebilirim. Bunda tabi diğer notalarında faktörü vardır ama Layton böyle daha okaliptüs benzeri bir yeşil elma kokusuna sahipken Promise halis muhlis organik yeşil elma kokusuna sahip. Çok ama gerçekten çok doğal ve temiz.

                İlk yarım saat bariz yeşil elmanın üstünlüğüyle geçerken sonrasında elmaya eşlik eden insanın burnuna yine yeşil renkte bir aura yaşatan koku gelmeye başlıyor. Ne olduğunu kesin olarak anlamadığım bu koku notalara baktığım zaman gördüğüm cyproil yağından dolayı kaynaklanıyor galiba. Bu notayı daha önce sadece bir parfümde koklamıştım o da Amouage Journey Man idi. Amouage bildiğiniz özütü çıkarılmış bir yağ gibi kokarken burada ise hiç öyle olmayan bir yapıda. Bu birleşimin ardından ise ufak çapta baharatlarla beraber işlenmiş olan gül kendini göstermeye başlıyor. Parfümde iki farklı gül kullanılmış. Bunlardan biri Türk gülü iken diğeri Bulgar gülü. Bence farklı iki gülün kullanımı birbirini dengelemiş. Türk gülünün daha sıcak ve oryantal bir hava oluşturduğunu; Bulgar gülünün ise daha soğuk ve metalik bir yapıda olduğunu düşünmekteyim. İki gülün birleşimi ise zıt kutupların birbirini nasıl çekeceğinin çok güzel bir örneği olmuş. Bence sadece Türk gülü kullanılsaydı parfüm çok oryantal bir havaya sahip olacakken hakeza sadece Bulgar gülünün kullanımı da parfümü oldukça metalik ve itici bir yapıya sokacakmış. İkisinin beraber kullanımı ise bütün bu duyguların birleşimi şeklinde elma ile birleşerek inanılmaz bir şekilde işlenmiş. Gül parfümlerini kişisel olarak çok seven bir insan olmamama ve çoğunun bende baş ağrısına sebep olmasına rağmen koleksiyonumda ilk defa yer verdiğim bir gül parfümü beni aşırı keyiflendirdi. Keyiflenmeme sebep olan durumlardan birisi de klasik öd ve gül karışımının dışına çıkılarak oldukça batılı bir şekilde elmayla gül işlenmesi oldu. Parfüm yaklaşık 4 saat boyunca yeşil renginin ve gülün hüküm sürdüğü bir şekilde koktu.

                Drydown kısmında ise ben yukarıda anlattığım kısımdan çok da farklı bir şey koklamadım. Yukarıda anlattığım kısıma ek olarak çok ama çok çok az bir yapıda aromatik-kimyasal şekilde işlenen amber sıcaklığı hissettim. Ama dediğim gibi var ile yok arasında diyebilirim.

                Performans açısından koleksiyonumda yer alan DHP ile birlikte en güçlü parfüm oldu Promise. İlk 4 saat aralıksız bir şekilde koku boynumdan burnuma doğru gelirken sonrasındaki 1-1.5 saat de ara ara kendini hissettirdi. İlk sıkmamın üzerinden an itibariyle neredeyse 14 saat geçmiş (sabah 11'de sıkmıştım) ve bileğim gün içerisinde ellerimi birkaç defa yıkamama rağmen hala kokuyor. Gerçekten performansına inanılmaz demekten başka bir şey düşmüyor.

                Sonuç itibariyle Orta Doğu marketine özgü olarak çıkarılmasına rağmen oldukça batılı bir yapıya sahip olan Promise Frederic Malle isminin hakkıyla verildiği gerçekten niş bir parfüm olmuş. Uniseks olarak piyasaya çıkan bu kokuyu bir erkek oldukça rahat bir şekilde kullanabileceği gibi bir kadın da hiç sırıtmadan kullanabilir. Gül notasının inanılmaz dengeli kullanımı parfümü bu şekilde hem erkeklerin hem de kadınların kullanabileceği bir koku haline getirmiş. Fiyat açısından da diğer birkaç Frederic Malle kokusuyla aynı fiyatta olması da bir artı gibi gözükse de yine de pahalı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Neredeyse dört mevsim her kıyafetinizle gerek gündüz gerek gece kullanabileceğiniz ve batının parlayan yüzünün doğunun oryantal tabanıyla birleşiminden oluşan imza kokunuz haline gelebilecek bir parfüm arıyorsanız Promise göz atmanız gereken ilk adres diyebilirim. Tebrikler Domique Ropion bize gerçekten özgün ve elegant bir parfüm sunduğun için

                Yorum


                • Maison Francis Kurkdjian: Gentle Fludity Silver.

                  Markanın şu ana kadar denediğim 17 kokusundan sonra beni etkilemeyen ilk eseri oldu. Altlardan hafifçe Amouage Beach Hut esintileri geliyor, odunsu nota harici benzeşen notasıda yok halbuki. Aynı notalara sahip Gold versiyonu denedikten sonra bu yazımı alıntı yaparak yazacağım.

                  Yorum


                  • Sisley soir
                    Çok ferah olmayan turunçgillerle açılıp 10 dk dan sonra Gül ü bir süre hissettiğim bir parfüm oldu.gül 20 Dk kadar kendini hissettirdi sonrasında ise baharatlar bir nebze ön plana çıktı.bu kısma kadar parfümü oldukça beğendim ama sonrası benim için vasat idi.meşe yosununun kullanımı hiç ilgi çekici değildi tekdüze ve sıradan. Amberi de henüz hissedemedim bile (4.saate girmek üzere)
                    İristen mi yoksa baharatların kullanım şeklinden ötürü müdür bilmiyorum ama bana buz gibi bir parfüm izlenimi verdi


                    Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

                    Yorum

                    İşleniyor...
                    X